-100 yıl önce nasıl vefalıydık, 100 yıl sonra nasıl vefasız olduk!
Asıl mesele bu…
Kahraman Doktorumuz 1887 yılında Tosya’da doğar. Saatçi ailesine mensuptur.
İstanbul’da tıbbiyeyi bitirince İstiklal Savaşı yıllarında İnebolu Devlet Hastanesi’ne tayin olur. Çok kısa zamanda başarılı işler yapıp başhekimliğe yükselir.
O yıllar zor yıllardır.
Savaş yılları, kıtlık yokluk yıllarıdır.
Kalabalık ve kontrolsüz bir liman şehri olan İnebolu her türlü hastalığa açıktır. İlaç yoktur. Tıp ise daha birçok ilacı henüz keşfetmemiştir.
Ankara’da askeri birlikte bit salgını baş göstermiştir. Ankara’daki hekimler bir türlü bit salgını ile baş edemezler. Tıp adına yaptığı çalışmalardan dolayı namı kısa sürede büyük kentlere yayılan Tosyalı Dr.İsmail Hakkı Bey , bit salgını ile mücadele etmek üzere Ankara’ya çağrılır. Cephane çeken kağnı kolları ile birlikte tam 16 gün süren bir yolculuğun ardından Ankara’ya giden Tosyalı Dr.İsmail Hakkı Bey burada yaptığı çalışmalarla bit salgınını kısa sürede sonlandırır ve Gazi Mustafa Kemal tarafından bizzat teşekkür edilerek görev yeri olan İnebolu’ya geri gönderilir.İnebolu’da halk tarafından çok sevilen Dr.İsmail Hakkı bey eldeki imkarlar dahilinde halkın her derdine derman olmaya çalışır.
Bu dönemde Kolera bir salgın olarak yayılır.
Doktorumuz hayatı pahasına bu hastalıkla mücadele ederken, düşmanlar da boş durmazlar ilçenin içme suyunun karşılandığı kuyulara dahi Ermeni çeteleri zehir katarlar.
Ankara için hayati mesele haline gelen İnebolu’nun zayıf düşürülmesi için iç ve dış düşmanlar boş durmaz. İnebolu’daki kuyulara zehir dahi atan Rum ve Ermeni çeteleri kısa süre içinde Dr.İsmail Hakkı bey tarafından suçüstü yakalanır ve hastane bahçesinde bizzat kendi tabancası ile öldürülür.
Ancak Doktorumuz görevini yaparken yakalandığı hastalıktan kurtulamayıp henüz hayatının baharında koleraya yenik düşerek 34 yaşında şehit olur.
Tosya’daki ailesi çok isteseler de İnebolu halkı şehidini vermez. Hastane bahçesine defnedilir. Mezarı başına da; “Yaşadığı sürece vazifesi uğruna hayat sürüp, sonsuzluğa erişti,” diye başlayan bir abide dikilir.
Gencecik idealist bir doktor.
Dönem istiklal savaşı dönemi, tarihin şekillendiği yazıldığı devir.
Salgın hastalıklar, casuslar, ajanlar cinayetler.
Ve tüm bunların içinde vazifesi uğruna şehit bir doktor.
Şehit Doktorumuz Tosyalı, ama sonsuza kadar İnebolu’ya emanet…
Gazi Mustafa Kemal Paşa, İnebolu’daki bu talihsiz olayı öğrenir. Kastamonu Valiliği’ne şifreli bir telgraf çeker; “Ordumuzdaki bit salgını ile mücadele de Ankara’daki hekimlerimize büyük katkı sağlayan ve kısa sürede sonlanmasına vesile olan Dr.İsmail Bey’in şehit düştüğü haberini üzüntü ile öğrendim. Şahsınız nezdinde ailesine ve tüm Kastamonu halkına başsağlığı dilerim. Vatan sağ olsun.”(13 Ekim 1921 tarihli ve 397 sayılı şifreli telgraf)
Yukarıda okuduğunuz bu yaşanmış gerçek hikaye Türkiye tarihine “İlk Tıp Şehidi” olarak altın harfle yazılmıştır.
Bu yaşanmış hikayeyi neden bugün anlatma ihtiyacı duydum.
Şimdi gelelim asıl konumuza;
Aslen Zonguldak’ın Kozlu ilçesinden olan daha önce babasını ve 8 kardeşini kaybeden tam tamına 17 yıldır Kastamonu Devlet Hastanesi ve son olarak da Anadolu Hastanesi’nde çalışan Uzm.Dr.Vedat Gök, tüm insanlığın büyük bir savaş verdiği Covid-19’a ( Koronavirüs) yakalanarak maalesef tıpkı 100 yıl önce İstiklal Savaşı’nda görevi uğruna şehit verdiğimiz Dr.İsmail Hakkı Bey gibi hayata genç yaşta gözlerini yumdu.
Ankara Şehir Hastanesi’nde vefat eden Uz.Dr.Vedat Gök’ün cenazesi memleketi Kozlu’ya getirilerek dün sevenlerinin göz yaşları arasında toprağa verildi.
17 yıl hizmet verdiği Kastamonu’dan Devlet Hastanesi ve Anadolu Hastanesi’nden çok az sayıda! meslektaşı ve sağlık çalışanı katılabildi.
Ha pardon unutmadan birde Kastamonu-Çankırı Tabip Odası Başkanı Dr.Yusuf Öztürk katıldı.
Dr.Vedat Gök’ü tanırdım… Halk arasında sevilen ve sayılan bir hekimdi. Tabiri caizse adamın dibiydi.
O’da tarihe ‘Kastamonu’nun ilk Covid şehidi’ olarak geçti.
Dün özellikle ailesini ve görev yaptığı hastane yönetimini arayarak sordum… Kimler geldi kimler telefonla taziyede bulundu diye;
Geldiği günden beri halkın içinde halkla beraber görüntüsü veren , daha birkaç gün önce Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret ederek sağlıkçılarla fotoğraf çektiren ve Covid ile mücadelede onlara moral veren Sayın Valimiz Avni Çakır , Kastamonu’nun Covid’e verdiği ilk doktor şehidine üzülmediniz mi?
Dahası ne Kastamonu Belediye Başkanı Opr.Dr.Galip Vidinlioğlu nede şehit doktorumuzun amiri pozisyonunda olan Kastamonu İl Sağlık Müdür Vekili Dr.Yüksel Kutlu bile ne ailesini aramış sormuş nede iki satır taziyede bulunmuşlardı!
Her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakmıştı…
100 yıl önce İstiklal Savaşı yıllarında İnebolu’da şehit düşen bir hekim için telgrafla taziyede bulunan Gazi Mustafa Kemal Paşa, diğer tarafta sıradan bir vefat gibi öylece ortada bırakılan gencecik bir doktor.
Eleştirince eleştiriyor diye kızıyorlar!
Hadi gel de şimdi eleştirme…
Madalyanın ön tarafı parlak! Peki ya arka tarafı?
Pandemiden dolayı hadi cenazesine katılamadınız! Ailesine yada çalıştığı kurumun yönetimini telefonla arayıp neden taziyede bulunmadınız? Hadi onu da yapmadınız yardımcılarınıza veya memurlarınıza emir veripte yerel basına iki satır taziyede mi zor geldi?
Kabul edilebilir gibi değil de; hadi diyelim Sayın vali yeni geldi ve yabancı biri ve iki gün sonra gider diyelim.
Eyyyy Kastamonu’nun hekim belediye başkanı Opr.Dr.Galip Vidinlioğlu, şehit olan senin meslektaşın ve (oyunu da) sana vermiş olan bir seçmenindi!
Hadi protokol unuttu diyelim!
Coronaya şehit verdiğimiz Uz.Dr.Vedat Gök’un amiri pozisyonunda olan uzun süre birlikte mesai yaptığı Kastamonu İl Sağlık Müdürü Dr.Yüksel Kutlu, sen nasıl kendi mesai arkadaşını ve Covit ile birlikte savaştığınız meslektaşınızı unutursun?
Yazıklar olsun…
Ülkemin kurtuluşu içen 100 yıl önce şehit düşen Tosyalı Dr.İsmail Hakkı Bey gibi Covid’e şehit verdiğimiz “Kastamonu’nun ilk tıp şehidi” Uz.Dr.Vedat Gök. Vatan size minnettardır…
Ruhunuz Şad, mekanınız cennet olsun…
YORUMLAR