KASTAMONU'DAN BİR ÂŞIK GEÇTİ
19. yy sonlarında Kastamonu Hisarardi Mahallesi'nde doğan Hakkı Çavuş, gençliği memleketin zor zamanlarına denk gelmişti.
19. yy sonlarında Kastamonu Hisarardi Mahallesi'nde doğan Hakkı Çavuş, gençliği memleketin zor zamanlarına denk gelmişti. 20. Yüzyılın başlarındaki Birinci Cihan Harbindeki askerlik hayatı boyunca Dünya Savaşı’nın hemen hemen bütün cephelerinde katıldığı rivayet olunur. “ Şu dağlar olmasaydı, Yaprağı solmasaydı, Ölüm Allah'ın emri sunam, Ayrılık olmasaydı” dizeleri ile hafızamıza kazınan ayrılık türküsü de aşığın bu yıllarda yazdığı eserlerdendir.
Mısır’da İngilizlere esir düşmüş, savaş sonunda imzalanan antlaşmayla esaretten kurtularak memleketine dönen Hakkı Çavuş daha sonra Kurtuluş Savaşı’na da katılmıştır. Savaşların bitiminde “Başçavuş” rütbesi ve “Gazi” unvanı ile memleketine dönmüştür. Kendisine “Hakkı Çavuş” denmesi bu nedenledir. Cephelerde çoğu zaman yorgansız yatmak zorunda kalmış ve daha sonra bunu da alışkanlık hâline getirdiği için kendisine “Yorgansız” denmiştir. Aşağıdaki mısralar aşığın vatanına verdiği hizmetlerin gurur nişanı olarak ondan bize kalmıştır.
…
Ey vatan, uğrunda kıldım canımı her an feda,
Ben seninçün çok çalıştım borcumu ettim eda.
…
Gezgin bir âşık olan Yorgansız, hem kendisini geliştirip tanıtmak hem de para kazanmak için yılın belli dönemleri saz omuzunda yurdun birçok yerini dolaşmış ve âşık meclislerinde bulunarak fasıllara katılmıştır. Yorgansız, kendi hâlinde yaşamayı seven, gösterişten uzak bir kişi olarak hayatını sürdürdüğü, halk gibi gezen, halk gibi düşünen, haksızlığa ve menfaatçiliğe tahammülü olmayan bir kişiliğe sahip olduğu rivayet olunur. Hayatı boyunca da bunun mücadelesini vermiş, yeri geldiğinde de sözünü esirgemeden eleştirmiştir.
Kulak ver birader dinle bu sözüm,
Arz-ı hal edeyim beyanı gözle.
Al içinden eğer var ise lüzum,
Hem kör hem sağır ol zamanı gözle.
Geçmişi düşünme, gelene bakma;
Kâr, zarar ne ise işi bırakma,
Peşin al, peşin sat, veresi bırakma
İdareni düşün, mizanı gözle.
Almak ister isen bir yerden ibret,
Alem bir kitaptır; tecrübe, hikmet,
Gençliktedir her şey, himaye, himmet,
Irak’ta kalırsan kervanı gözle…
Siyasete aman karışma sakın,
Asalet rütbesin göğsüne takın,
Elinden gelirse kalp kırma sakın,
Atına binmeden meydanı gözle…
Bir sanatkarı en güzel sanatı anlatır. Kastamonu da yaşan son âşıklardan olan Yorgansız Hakkı Çavuş sanatı ile bizi Kastamonumuzu anlatıyor…
...
Ormanı mubandır, suları berrak,
Lâtiftir havası Kastamonu’nun.
Yeşillik, çemenlik def eder merak
Bağ, bahçe safası Kastamonu’nun.
Tepeler arası mevkii vardır;
Asâr-ı atika kalesi vardır,
Civarı fabrika, değ(ir)men, hızardır
Münbittir ovası Kastamonu’nun
Meşhurdur elması, üryani erik
Arpa, buğday, mısır, kendir ve çeltik
Yumurta, pastırma, kereste, tiftik
Biçilmez pahası Kastamonu’nun.
Mantar, çilek, kiren salep de biter
Ahalinin çoğu rençberlik eder
Yaz çalışır, eker, kışın da yatar,
Zükûr ve üna’sı Kastamonu’nun.
Tavşan, tilki,porsuk, keklikle sansar,
Zerdavayla kunduz, geyik, canavar
Bir haftada dört gün pazarı durar
Fazladır kurası Kastamonu’nun.
Ilgaz, Yaralıgöz ve Ballıdağlar
Her birinde ayrı ırmaklar çağlar
Elekdağlı kasnak, süpürge bağlar,
Vâsidir merası Kastamonu’nun
Balında, yağında hep kekik kokar,
Ortasından ufak bir de çay akar
Dörtte biri ise hep urgan yapar
Azdır avaresi Kastamonu’nun.
Ersil ile Toklu, İnci, Temeli
Yollarında söğüt, kavakla servi
Çokları da çalar on iki telli
Bulunur efesi Kastamonu’nun
Üç yazı, üç kışı, altı muhtelif,
Evleri sıkışık, üst üste girif
Odunu, kömürü olunmaz tarif
Bolcadır çırası Kastamonu’nun.
Çifte havuzlarla kayada evler
İsfendiyar, Sinan, Koçhisar Beyler
Cami kapıları hünerli derler
Yaptırmıştır ustası Kastamonu’nun.
Devrekâni’de bez, Germeç’te urgan
Daday’da yağ, yoğurt, Araç’ta soğan,
Tosya’nın ipliği şehrin sahtiyan
Yedidir kazası Kastamonu’nun.
Haddimce dolaştım Mısır’ı, Şam’ı
Dokuz tek, iki de çifte hamamı
Söylesin dillerde şöhreti, nâmı
Olunsun senâsı Kastamonu’nun.
Altı yüz on beştir tarih-i fethi
Vatan olduğundan değildir methi,
Sekiz yüz elli mesâha-i sathı
Şirindir yaylası Kastamonu’nun.
Bir hatıra olsun benim destanım
Okusun dinlesin ahbab, yâranım,
Doğdum ve büyüdüm anavatanım
Eğrek art yakası Kastamonu’nun.
Ahalisi sahi hem gözü toktur,
Zengini, ağası esnafı çoktur,
Benden başka da avanağı yoktur
Hakkı budalası Kastamonu’nun
...Vessalam...
- Halim Şekerlioğlu
