Kazakistan Son Olsun
Amerika ile Rusya’nın Ukrayna’da bir sonuca varamayıp hareketsiz kalan diplomasilerinin ardından Rusya’nın ABD’den ültimatomu andırır taleplerde bulunması ve eş zamanlı olarak mezkür bölgede tatbikatlar yaparak adeta Ukrayna benim enstrümanımdır, onu ben akort yapar, ben çalarım deyip asker yığmaya başlaması her iki tarafın askeri danışmanlarının ve dünyanın “keman yayı” gibi gerilmesine neden olmuştur.
Bütün bunlar yaşanırken dünyanın yüksek derecede silâhlanma gayreti içinde olması akıllara savaş tamtamlarını çağrıştırmaktadır.
Yeni yüzyılla birlikte bozulan eski dengelerin yeniden şekillenme aşamasında hegemon devletler atomize olan güçlerini yeniden takviye ederek yollarına kaldıkları yerden devam etmek istemeleri manidardır.
Ancak bu 20. Yüzyılda ki gibi kolay gözükmemektedir.
Çünkü 20. Yüzyıl tek kutuplu, 21.Yüzyıl ise çok kutupludur.
20.Yüzyılın hegemon güçleri dünyanın uç bölge ve başkentlerinden merkezi dünyayı yönetme gayretlerinin inkıtaya uğradığını görmelerinin ardından başarısızlıklarını 21.Yüzyıla taşımadan uzak bölge ve başkentlerden dünyayı yönetmenin mümkün olmadığı tecrübesi ile bugün merkeze doğru kuvvet kaydırma projesini aktive etmektedirler.
Bu ciddi bir gerilimdir.
Ukrayna krizi henüz bir barış diplomasisine bağlanmadan dünya Kazakistan krizi ile karşı karşıya kalmıştır.
Batı-Rusya çekişmesinde “sıkışan gaz” Kazakistan’da patlamıştır.
Kazaklar öteden beri büyük sıkıntılar çeken ve zulümler gören, sömürgecilikle mücadele eden bu uğurda milyonlarca insanını kaybeden, milli ve manevi değerlerini koruyarak günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başaran bir halktır.
1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Kazakistan, geçen 20 yıl zarfında ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızla gerçekleştirerek, birçok önemli siyasi ve kültürel olaya imza atarak uluslararası ve bölgesel bir çok kurum ile kuruluşa üye olan, çok sayıda uluslararası politik, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda etkinlik gösteren Kazakistan, siyasi istikrarı hızla gelişen, ekonomisi ve sosyo-kültürel kalkınması ile Orta Asya’da parlayan bir yıldız olma yolunda hızla yükselen lâyık bir ülkedir.
Batının Ukrayna’da Rusya’nın ültimatomlarını umursamaması Rusya’nın ABD’den ve NATO’dan barış için yazılı “garanti belgeleri” istemesine yol açmıştır.
Putin, “aksi taktirde askeri danışmanların getireceği teklifleri” aktive edeceğini ilân etmiştir.
Kazakistan’ın geniş toprakları, zengin petrol ve maden yataklarının çekiciliği, demografik yapısındaki çeşitlilik ve omurgasız devlet yapısı yıllardır çeşitli istihbarat örgütleri tarafından aşındırılarak bölgede öne çıkan yeni oluşumlardan başta Türk Devletleri Teşkilâtının sağlayacağı müspet etkiler ülkeyi ayağa kaldırmadan ısmarlama bir terörle Kazakistan kaosa düçar edilmiştir.
Aynen Arap baharına benzer bir plan Kazakistan’da uygulamaya kondu.
Kazakistan’ı avucuna alıp kaosa sürükleyen söz konusu rüzgar acaba Kazakistan’la son bulacak mı?
Kazakistan’ın içine düştüğü bu kaos karşısında Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in derhâl “Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü” davet ederek Rusya’nın asker göndermesi ile bir sükunet yakaladığı söylenebilir.
Ancak, geçmiş tecrübeler bu usullerle bu yolların hiçbir devleti huzura kavuşturmayacağını ortaya koymaktadır.
2021 yılı ile dünyada artan “gıda”, “enerji fiyatları” ve bununla birlikte yükselen “enflasyon” “pandemi” ile birleşip piyasaları kasıp kavururken, anılan kaosun 2022 yılında da artan bir ivme ile yoluna devam ettiğini üzülerek yazmak durumundayım.
Bu durum dünyanın geniş kesimlerini etkilemeye devam ederken yeni kaosları da tetiklemektedir.
Kazakistan bir istisna olmayabilir.
Etki alanını genişleten kaos ABD, AB, Afrika ve Asya’yı da etkisi altına alabileceği öngörülmelidir.
Rusya, Ukrayna’da gösterdiği “askeri dişini” çağrıldığı Kazakistan’da da aktive ederek pozisyonunu bir üst konuma yükseltmeyi başarmıştır.
Yani Rusya, Kazakistan kaosunun sunduğu fırsatı ıskalamamıştır.
Rusya’nın Kazakistan’da elde ettiği pozisyon Batı kulübü ve NATO ile yapacağı muhtemel görüşme ve karşılaşmalarda elindeki kartları güçlendirecektir.
Zengin Kazakistan petrolleri ve madenleri Rusya için olduğu kadar ABD, AB, Çin ve Türkiye için de vazgeçilmezdir.
AB’nin Kazakistan ve Orta Doğudaki güçlü jeoekonomi çıkarları asla terk edemeyeceği büyüklüktedir.
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ile Orta Doğu ve Asya’da bıraktığı boş alanı Rusya, Çin ve TDT’nın domine etmeye çalıştığı açıkça görülmektedir.
Afganistan’a sessiz, yavaş ve emin adımlarla yerleşen Çin Taliban yönetimi ile ilişkilerini genişleterek Afganistan’ı Asya ve Avrupa’ya olan yayılımında hızını artırmada bir köprü ve manivela olarak kullanmaya devam etmektedir.
Kazakistan Çin içinde bir jeoekonomik alan olup Rusya’nın müdahalesini şimdilik düşük profilli bir diplomasi ile gözetlemektedir.
Çin ve Rusya Kazakistan ve Orta Asya’dan jeoekonomik olarak beslenemezler ise asla varlıklarını sürdüremezler.
Bölgede ne Rusya’nın ilerlemesine Çin, ne de Çin’in ilerlemesine Rusya asla rıza göstermez!
Çin ve Rusya’nın bölgede birlikte ilerlemelerine ne ABD, ne AB ve ne de TDT müsaade etmez!
Görünen odur ki bölgeye Rusya, Çin, ABD ve merkezi bir güç olan Türkiye ağırlık koymak istemektedir.
Kazakistan’da meydana gelen iç karışıklıktan Rusya’nın haricinde hiç bir devlet memnun değildir.
Türkiye ve TDT kendi özel diplomasilerini sahada aktif tutmaya devam etmektedir.
Kazakistan alev alıp yanan bir arka bahçe konumunda olup bahçenin önüne kimin hakim olacağı netleşene kadar “çalkalanmaya” devam edecektir.
“Evrensel kaosun” önüne kattığı Kazakistan’daki iç karışıklığın bölge ve kıtalar arasında domino etkisi yaratıp yaratmayacağı ciddi olarak irdelenmeli ve AB, Afrika ve Asya’yı da etkisi altına almadan daha geniş alanları etkilemeden önü kesilmelidir.
Saygılarımla.
YORUMLAR