Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Kirli Gazeteciler Yüzkarasıdır

Uğur Dündar, Sezgin Baran Korkmaz ile konuştuğunu, kendisinde 12 gazetecinin kaydı olduğu iddiasını sorduğunu belirterek, aldığı cevabı da paylaştı. Habertürk yazarı ve tv programcısı Fatih Altaylı, mafya babası Sedat Peker’in salvo videolarıyla gündeme getirdiği tv enkırmeni Veyis Ateş ile ilgili iddiayı aktarmış, yine Habertürk yazarlarından Sevilay Yılman da 15 Haziran tarihli ve “Veyis Ateş’in o ses kaydında ne var?” başlığıyla kaleme aldığı yazıda işin tafsilatını paylaşmıştı.

Fatih Altaylı dine alerjili biridir, lâkin bu konuda yazdıkları doğru ve yerinde. Bahsekonu yazısında “Veyis Ateş’in de bu iddialara verecek bir cevabı var mı bilemem! Keşke ilk gün çıkıp, “Bunlar külliyen yalandır” diyebilseydi. Keşke hem kendisinin hem de kendisine güvenenlerin onurunu koruyabilseydi” diye yazmıştı.

Gazeteci, fikriyatı ne olursa olsun Cem Yılmaz’ın tâbiriyle “tamamen duygusal” olan para işlerinde tertemiz kalabilmelidir. Zaten nohut kadar beyni olan bir gazeteci karanlık işler ve ilişkilerde gazeteci kimliği yüzünden açık vereceğini bilir, büyük meblağlardaki paraya iştahlansa da, en azından doğrudan işe karışacak kadar gözünü kör etmezdi.

Aslında derdim başka. Bendeniz dikkatimi, bu türden hadiselerde asıl önemli ve neredeyse hiçbir gazetecinin ilgisini çekmeyen bir alana teksif ediyorum. Nedir o alan? Devlet alanıdır, devlet…

Adam ünlü, etkili bir gazeteci, yahut televizyon programcısı, enkırmeni ve saire. Olabilir. Pekâlâ, «olamaz» olan nedir? Şudur: Bu herifin devletle münasebeti, devleti biri yahut birileri hakkında etkileyip suçlu iken suçsuz yapabilme, aklayabilme gücü… Bu hal tek kelime ile «korkunç».

İnsanoğlu okuduğu bir romandan, seyrettiği bir filim yahut tv dizisinden bile etkilenir ve bu gayet tabiîdir. Ricâl-i devlet de elbette gazeteler ve sair yayınlardan etkilenir. Hattâ gazetecilik biraz da bu yüzden yapılır. Mesele bu gücün hususi bir alanda yoğunlaştırılıp, bir ücret (yüklü bir para) mukabilinde sanık olacak kişileri kurtarma operasyonuna dönüşmesi.

İşte bu «KİRLİ GAZETECİLİK»tir. Ve Türkiye’de değil, dünyanın hemen her ülkesinde böyle (ahmak) gazeteciler ya da basın mensupları var ve olacak da. Zira insanoğlunun gözünü ancak toprak doyuruyor malûm.

Basın (medya) sahası kamu için fevkalâde mühim. Haber almak kadar doğru haberi almak toplumun hakkı ve genel beklentisi. Lâkin yine dünyanın hiçbir yerinde temiz bilgiye, net hakikate salt basın tarikiyle ulaşılamiyor. Kimi zaman yıllar sonra bir romanda buluyorsunuz hakikat izlerini. Kimi zaman birinin itiraflarıyla faş oluyor veya kahramanlardan birileri öldükten sonra hatıratlardan çıkıyor izler…

Yine de ergeç çıkıyor. Yalancının mumu yatsıya kadar sönmüş oluyor yàni. O hâlde pilotluk nasıl dinç ve sağlıklı elemanlar istiyorsa, gazetecilik de akıl sağlığı yerinde, mürüvvet sahibi ve akîl insanlar işi olmak gerekir.

Merhûmu yeni nesiller pek tanımaz Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu (D: Taşoz; 1901, v: İstanbul 1970) «Ordu ve Politika» eserini çok sevmiştim bir subay olarak. Tepedelenli Ali Paşa’nın (1744-1822) torunudur.

Daha önce de yazmıştım. «Ordu ve Politika» okunması gereken bir eser. Dili bugünkü kısır, özürlü dil değil, zengin Türkçe, lâkin okuması kolay. Kitapta etkilendiğim, yazarını da etkilemiş cümle şöyleydi: (…….) «Silk-i Celîl-i Askerî gerçi Sultan-ül mesâlik ise de…» (Maişet yollarının en güzel ve üstünü olan askerlik, her ne kadar mesleklerin sultanı ise de…)

Muhterem okur, gazetecilik de bir yönüyle aynen askerlik gibi Sultan-ül mesâliktir. Zira gazeteciler namuslu, dürüst, gayretli ve kahraman insanlar olobilirlerse toplum da sayelerinde hakikatie vakıf ve binaen’aleyh doğru yolda olacak, devlet de sağlam kalacaktır!. 17.06.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER