Kolay siyaset vatandaşların bilgiyle düşüncesine degil, sloganlarla duygularına hitap edilerek yapılan siyasettir, genel olarak sosyal kimlikler kullanılır…
Bir sosyolojik ve ırksal kimlik üzerine siyaset yapmak kolay siyaset yapmaktır, kendi kimliklerini abart, karşı kimlikleri düşman ilan et, nefreti körükle, vatandaşlık üzerine oluşmuş hukuk, yargı yasaları yok say… Vasat siyasetçiler de olsa bizden olanlar seçilsin diye siyaset yapar hale getirir kolay siyaset…
Karşı tarafı rakip degil düşman ilan etmek ikinci kolay siyasettir… demokratik sistem içinde alternatif seçimler yapabilmek için çeşitli (Liberal, Muhafazakar, Sosyal demokrat, Ulusalcı, Milliyetci, sosyalist) siyasal partiler olacak ki… Biz vatandaşlar içinden birini seçelim ve hükümet etme görevi verelim… Ya seçenek olmasa, tek lider, tek parti, O Zaman Saddam ve Esat ile ne farkımız kalır ki?!?
Kolay siyaset, ama sadece kendi grup çıkarını düşünen, toplumsal yararları, faydaları yok sayan kolay taraftar kazandırır, bu durum uzun vadede toplumsal sorunlara, ekonomik ve sosyal eşitsizliklere neden olur…
Öte yandan taraftarlar karşı tarafı düşman gördükleri için o taraf geçemezler, mevcut tercih ettikleri partilerin mahkûmu olmuşlardır, seçimlerini kendi elleriyle sabitlemişlerdir, bunun dışına cıkamazlar… Kendi oy verdikleri parti yanlış bile olsa imani bir mesele gibi yanlış yapana oy vermeye devam ederler…
Üçüncü kolay siyaset yönteminde hükümet eden siyasiler, yaşanan olumsuzlulardan kendini sorumlu tutmayıp sürekli bir dış güç, dış düşman efsanesi yaratarak yapılan siyasettir… Oysa dış güç her daim vardır, örnegin Kül Tigin Yazıtı 732 yılında yazılmıştır Çinliler o yazıtlarda dış güç olarak tasvir edilir, onlar kendi çıkarı, bizde kendi çıkarımızı korumak için siyaset yaparız… Başarılı olan toplumlar daha çok mutlu, huzurlu, barış içinde, refah seviyesi yüksek bir toplum olurlar…
Dördüncü kolay siyaset yapanlar ise, dini kavramları kullanırlar.. yaşanılan yanlış yönetim kararlarına bağlı kötü ekonomik sonuçları, yasaları kendi çıkarına göre yapmanın sonuçları olan sorunları.. Bize Tanrı yazmış gibi sunarlar, kader derler, sınav, yazgı diyerek sucu Tanrıya atarlar… Oysa çok yüksek inançlı olduklarını da her fırsatta söylerler, Tanrıya/Allaha suç atanlar ne kadar yüksek imanlı olabilirler bu tartışmalıdır… Oysa Kuran Hayrı biz yazarın Şer yaptıklarınızdandır der…
İster hukuk kuralları yapılırken, ister ekonomik kararlar alınırken, ister kamu adına bir iş, hizmet yapılırken, ayrımcılıklar yapmak toplumda fitnenin/karmaşanın kapısını açmaktır… 8-10 Firma, Şirket desteklenirde 800-1000 firma şirket ihale alamaz olursa… Sürekli aynı grubun kişileri işe girerde toplumda liyakat sistemi bozulursa… Sürekli aynı gruplara ekonomik, psikolojik baskılar yapılırsa, vatandaşa hizmet için seçilmiş siyasiler devletin gücünü kendi grupları için kullanırsa.. Böyle yapan hükümeti denetlemekle görevli yargı ve Meclis sadece izlerse… O toplum, gerçek anlamda toplum olamaz, toplumsal aidiyet kuramaz, duygu, siyasal, duygusal, inanç birligi oluşturamaz, siyasal rekabetler sert ve nefret diliyle olur… Bizde nasıl oluyor?? Ekonomik eşitsizliklerin en çok görüldüğü toplum oluruz… Örnek vermek gerekirse.. Ülkemiz Türkiye’de ise 2021’de nüfusun en çok kazanan %10’unun yıllık ortalama geliri, en az kazanan %50’lik kesimden 23 kat fazla. Bu skorla Türkiye, Brezilya, Meksika ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte dünyada gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülkeler arasında yer alıyor… Eşitsizlikleri kim ortaya çıkarıyor, Tanrımı, ülkeyi kim yönetiyorsa, O mu!!??
En çok ekonomik eşitsizlikler yaşayan toplumlar arasındaysak, hukuk sistemine güvensizlik bizdeyse, durup, düşünüp kendimize bir özeleştiri yapmalı, hesap sormalıyız degil mi!!?? Biz ne yapıyoruz da bu sonuçları alıyoruz diye, kolay siyaset, yaşanılan sorunların bir bölümünün nedeni olabilir… Digeri nedir acaba!!!??? Akıl, Bilgi, Bilimsel Yöntemlerle, Düşünmek, Daha İyi Olan Kişisel ve Toplumsal Yaşamı Bulmak Ricasıyla, Dilegiyle… Selam ve Sevgilerimle…
YORUMLAR