Komikliklerle şaklabanlıklarla olmaz

Ankara BBB sayın Mansur yavaş, (benim hiç kullanmadığım) TikTok nâm sosyal medya hesabından müzikli bir paylaşımda bulunmuş. Bol bol ulumezar fotolarının altına şunu yazmış: “Atam, gördüğünüz gibi Ankara emin ellerde artık bundan sonra”

Yàni bu adamcağıza göre ulumezardaki kişi orada salon salomanje bir mekânda oturuyor ve gelenleri hattâ kendisi gibi gelemeyip sosyal medyadan seslenenleri bile duyuyor!

Kimilerinin ünlü maç spikeri Orhan Ayhan’a hattâ bazılarının canavar uzmanı Sadettin Teksoy’a atfettiği bir ünlü söz vardır hani “vay anasını sayın seyirciler” diye. Mansur’un TikTok haberini okuyunca bilâihtiyar ağzımdan çıkıverdi, “vay anasını sayın seyirciler” dedim.

«Ölümsüz» denilmesine veya fotoğrafının altına “1881 – ∞” yazmalarına falan alışmıştık, gülüp geçiyorduk zaten. Lâkin bu Mansurî laf hakikaten komiklikte zirve yaptı.

Öyle ki böylesi işlere Anadolu halkımız şaklabanlık derler. Yàni yaranmak için, bir kerteden (fırsattan, aralıktan, boşluktan) yararlanmak için velev ki komiklik olsun her şeyi yapmak, mübah görmek…

İnsàn bari gider Anıtkabir ulumezarının içinde söyler, veya özel deftere yazar bunu. Sen evinde veya makamında otur oradan sosyal medyaya yaz. Acaba whatsappa niye yazmamış da TikTok? Bak şimdi bu da takıldı kafama…

Ulu paşaya birçok meziyetler verip hattâ bunların bazılarını tanrısal boyutlara çıkardıklarını biliyorduk da sosyal medyayı TikTok’una kadar yakinen takip ettiğini bilmiyorduk… Vah zavallılar vah…

Yahu içinizde bunca ileri zekâlı varken bari ikidebir sorup durmayın “Türkiye neden geri kaldı, Batı ülkelerinin teknolojik seviyesine neden yetişemedi?” diye. Böyle pürzekâ yetiştiren bir bozuk düzen, sersemleten Kemalist sistem varken nasıl ilerleyebiliriz ki?

Bir fıkra geldi aklıma, hemen onu da arzedeyim: Trabzon’da bir camide münferit namaz kılan dört kardeşimizin aralarında geçiyor hadise. Bunlar namaz kılarken Temel’in aklına düşüyor, “camilerde her vakit cemaatle namaz kılınır, biz girer girmez cemaati beklemeden kılıveriyoruz” diye düşünüyor.

Tam o sırada caminin müezzini de içeri giriyor. Temel bilâihtiyar “müezzin, ezanı okumuş mudur, yoksa vakit var mı?” diyiveriyor…

Dursun da namaz içinde olduğu halde “Sus yahu, konuştun, namazın bozuldu” diye Temel’i ikaz ediyor.. Üçüncü hemşehrileri de Dursun’u ikaz ediyor, “Ula Dursun, Temel’i ne kınıyorsun sen kendi derdine bak, sen de konuştun seninki de bozuldu” diyor. Dördüncü de “Hamd olsun ben, üçünüz gibi bu vartaya düşmedim” deyince onun namazı da fasid oluyor tàbi.

Kıssadan hisse, başkalarına çamur atmadan önce kendimize bakalım. Aksi halde böyle komik durumlara düşeriz.

Mansur Bey ve hamen tüm CHP’li ve sair muhaliflerin durumu da aynen böyle. Ak Parti’ye, Erdoğan’a laf atacağız derken kendilerini unutuyor, daha beter vaziyete kendileri düşüyor!

Mahalli Seçimleri kazandınız. Biriniz şehr-i İstanbul’un, diğeriniz başkent Ankara’nın, öbürleri de yine birçok metropolün idaresini eline aldı. Pekâlâ geçen şunca zamanda ne iş yaptınız, laf üretmekten başka.

Sayın Mansur Yavaş, “Kim gelirse gelsin, ‘Ya bize diz çöker, ya ortak olur gözlerini yumdururuz’ dönemi bitti artık. Yetim hakkı yedirilmeyecek” demişsiniz TikTok’ta.

Ne güzel. Pekâlâ soralım Ankara’lılara, İstanbul’lulara “hakikat bu mu?” diye. Onların yerine ben söyleyim, emekli bir sade vatandaş olarak:

Bayım, “fakirler, yetimler anca toplu taşımaya zar zor ulaşabiliyor, onlar da arızalı. Birçok sefer ya aksıyor, ya hiç yapılamıyor. Zavallılar işe geç kalıyor, belki de bu yüzden işten çıkarılıyorlar buna ne diyorsunuz?”

Allah aşkına söyleyin, başta İstanbul olmak üzere mahalli idarelerde neler yaptınız vatandaşın yüzünü güldürecek? Üç beş şey sayın yeter.

Bendeniz birçok İstanbul’ludan “elim kırılaydı da bunlara oy vermeyeydim” diye işittim de o yüzden soruyorum. 21.11.2021