Yazıyı okurken tavsiyem, güftesi Cemal Cümbüş’e ait Mehter marşlarımızdan «Zafer Marşı»nı bulup dinleyin bir yandan. Kulak pasınız gitsin, ruhunuz şâd olsun merhum ecdadımızla birlikte.
Tarihi çevir nal sesi kısrak sesi bunlar,
Delmiş Roma'nın kalbini mızrak gibi Hunlar.
Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler,
Türkün yüce tarihine bin bir zafer ekler.
Dünya atının nalları altında ezildi,
Kaç Haçlı sefer göğsüne çarpınca kesildi,
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.
Geçen günkü bir AA haberi şöyleydi: İngiliz müzayede evi Christie’s, Orhan Gazi’nin padişahlığı döneminden (1326 yılından) II. Selim’in 1574’teki vefatına kadar 250 yıllık dönemden «altı Osmanlı padişahı»na ait portreleri satışa sunacak.
AA dikkat çekmemiş fakat benim dikkatimi çekti. Bakınca mutlaka sizin de dikkatinizi çekecektir. İsa Çelebi’ye ait bir portre de (bu isimde padişah olmamasına rağmen) diğer beş Osmanlı padişahıyla birlikteydi.
İsa Çelebi (d. 1380 − ö. 1406) Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’in oğludur. Ankara Savaşı’ndan sonra 1402–1413 döneminde ortaya çıkan Fetret Devri başında Bursa ve civarlarında Timur beratı ile (fitneci, konumda) o da çok kısa bir süre “sözde hükümdarlık” yapmıştı.
Fakat o vakitler bünye güçlüydü. Fitne büyüyemedi. Kardeşi Mehmed Çelebi tarafından 1403 yılında İsa’nın etkisiz hale getirilmesi ile bitiverdi.
İngilizler İsa Çelebi’yi neden Osmanlı Padişahı diye müzayedede sergiliyor dersiniz? Cahillerin cehaletiyle dalga geçmek ve aslında aba altından sopa göstermek için yapıyorlar bunu. Yàni diyorlar ki, “bizimle iyi geçinmez iseniz başınıza nice İsa Çelebi çorabı öreriz…”
Doğrudur. Meselâ yalnızca Ak Parti’ye baksak, Abdüllatif Şener ile başlayan, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi isimlerle devam eden nice İsa Çelebi vakaları var. Gerçi bunlar AK Parti için safra kabul edilebilir.
Mesele bağışıklık sisteminin durumu. İnsàn bünyesi de, bir kuruluş yahut siyasi parti bünyesi de bağışıklık sistemine (korunmaya) muhtaç.
Biyolojik bünye için bu, immünolojinin konusu. Sosyal hadiselerde ise, bendenize göre dâva bilincidir.
Ak Parti’yi dâva bilinci kurdurdu. Lâkin aynı bilinç ve heyecan sürüyor mu, bunu söylemek hayli zor. Siyasi partilerin mukadder akıbetidir: Kitle partisi olduğunuzda birçok farklı görüşü (eyilimi) bünyenize alırsınız.
Artık bağışıklık sisteminin çok daha güçlü olması gerekir. Fakat bu yönde bir gayret çoğu kere gerçekleşmez ve parti yozlaşır, dâva (hikâye bile değil) masal olur.
Bu hale geldikten sonra da ya Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur takılır ya da içki içmeyen muhafazakâr takımdan iseniz,
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.
Diyen mehteranı dinleyerek avunursunuz… Yok eğer “dâva bilinci masal değil” iddiasında iseniz ölene kadar Allah için çalışacaksınız demektir. Velev ki kıymetiniz bilinmesin… 29.09.2021
YORUMLAR