Kürdüm, yamuğum, tembelim…

Türkiye Cumhuriyeti, İstiklâl Harbi zaferinin akabinde, çok geçmeden “aslî kurucu gazi kadronun felsefî zihniyeti böyle olmasa da” Osmanlı’nın çok dinli, çok kavimli mirası tamamen reddedilerek kurulmuştur…

Aslî kurucu ricâl-i devlet (dinibütün erkânıharp ve sarıklı mebuslar) kısa süre sonra dışlanmış, bazılarının bugün bile hálâ kafasının basmadığı bir tepeden inmecilikle, faşizan ve seküler bir T.C zuhur edivermiştir.

Yeni devlet, bu vatan yalnızca Türk kavmininmiş, Türkler dışında güvenilecek, vatan için bu topraklara kanı akmış başka bir kavimden şühedası yokmuş gibi, yàni diğer etnik kökenliler has değillermiş gibi, Alman faşizminin Türkî hali bir sapık ideoloji üzerine inşa edilmişti.

Türkiye artık bu tarihî gerçeği kabul etmeli ve mazinin vahim yanlışları tek tek temizlenerek atiye sağlam adımlarla ilerlemelidir.

Türkiye’de, misâk-ı millî sınırları içinde yaşayan tüm kesimleri kuşatan değil, birçoğunu dışlayan bir ideoloji, T.C’nin resmî ideolojisi olmuştur.

Günümüzün gevezelik ve zevzeklik dışında, mánâ yüklü ciddî bir tartışması dahi yapılamayan meşhur «andımız» dâvası böyle bir zihniyetin ürünüdür ve bir faşizm göstergesidir meselâ.

«Türk üst kimliği» diyorlar. Faşizm değil de nedir bu? Yàni Türk etnisitesi dışındakiler «alt kimlik»tir, hor görülecek, aşağılanabilecek insanlardır mánâsı çıkmaz mı bundan?

Bu nasıl bir utançtır ki, çağdaş dünyada yalnız ABD değil, Almanya bile terketti de bizde hálâ revaçta?

Bu yüzkızartıcı politikalarla; ülkemizde yaşayan, askerliğini kına yakarak yapan, vergisini kuruşunu eksiltmeden veren, şehitliklerde sayıcı en fazla yatan, meselâ Kürtler ve sair kimlikler göz ardı edilmiş ve çeşitli kültürel hak ve talepler siyasî, (darbe dönemlerinde askerî) ve akademik elitlerin “gûya bölünme” korku ve endişeleriyle ertelenmiş, hattâ yasaklanmıştır.

Men dakka dukka demişler. Yàni birinin kapısını çalanın kapısı çalınır. Kim ne ederse onu görür! Ferdî yönü olduğu gibi içtimâî ciheti de vardır bunun.

Kürt kimliğini inkâr eden, hattâ uç faşistlerce düşman olarak gören zihniyet nihayetinde Ermenistan ve İsrail terör devletlerine yaradı.

Halk birbirinden soğutuldu ve bizi elli (50) senedir uğraştıran PKK terör örgütünün kolayca oluşturulmasına imkân sağlamış oldu…

Türkiye’de Kürt Kimliği’nin Kürt Meselesi’ne dönüşme vetiresi yalnızca seküler ve faşizan politikaların neticesidir, lafı uzatmaya gerek yok.

Cumhuriyet faşizm yerine İslâm ile devam ettirilseydi, o iklimde ırk ayrımı binaen’aleyh bölücülük asla olmayacaktı. Haliyle PKK da, onun ahmaklarca TBMM’ne sokulan uzantısı HDP de vücut bulamayacaktı…

Kur’ân’da bize emredilen düstur neydi hatırlayalım. Hucurât Sûresi 13. âyette; emredilen değil, bilakis reddedilendir kavmiyetçilik:

“Ey insanlar, hakıykat biz sizi bir erkekle bir dişiden yaratdık. Sizi, (sırf) birbirinizle tanışmanız için büyük büyük cem’iyyetiere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şübhesiz ki sizin Allah nezdinde en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır. Hakıykaten Allah her şey’i bilen, her şeyden haberdar olandır.”

Tarih ibret alınırsa tekerrür etmez. Ünlü Alman şansölyesi Bismarck, “akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden yararlanır, ahmaklar ise kendi üzerinde denerler” demişti. Ne güzel bir tesbittir bu.

19. yüzyılda (taamüden içimize sokulmuş) «Nasyonalizm (kavmiyetçilik) kasırgası» altı asırlık dev Osmanlı çınarını köklerinden söküp devirmişken, ucube bir Kemalist Cumhuriyeti mi yıkamayacak sanıyoruz?

Osmanlı ile mukayese kabul etmeyecek (zayıf temellere sahip) T.C sağlam ve ebedmüddet olmak istiyorsa behemahal şu bozuk ateist ve ataist düzenden kurtulmalı, dominant din olan İslâm ile tezyin olmalı ve faşizm Anayasal bir suç olarak ilân edilmelidir.

“Türküm, doğruyum çalışkanım.” Ya öyle mi? Memleket neden bu halde o zaman? Hem sen öyle diyeceksin de öbürü “Kürdüm, yamuğum, tembelim” mi diyecek? Behey nádân… 22 Mart 2021