Küresel Örümcek Ağları
Örümcekler ihtiyaçlarına binaen muhtelif esneklik ve mukavemette ürettikleri ipliklerle avlarını yakalamak ve dış tehlikelerden korunmak için ağlar örer. Ağlar, ne kadar çekilirse çekilsin yine eski konumlarına dönecek şekilde esnektir. Ördükleri ağlar, kurşun geçirmez çelik yeleklerde kullanılan ‘’Kevlar’’ adlı sentetik malzemeden on kat daha darbe emici, çelikten iki kat daha güçlüdür. Örümcekler, üç boyutlu düşünüp matematisyen işlem gerçekleştirebilme özelliğine sahiptir.
Bu üstün yetenekleri uhdelerinde bulunduran örümcekler, böcek dünyasının emperyalistleri konumundadır. Fakat, kendilerinden kat kat daha küçük ve güçlü çeneye sahip ‘’Böğü Böceği’’ (Galeodes Graceus) karşısında bir varlık gösteremez. Bölgesel bir güç olan Böğü böcekleri örümcekleri yer.
Uluslararası alanda devletler arası ilişkilerin doğuracağı sonuçları hep iyi veya kötü olarak beklemek toptancı yaklaşımdır.
Diplomasiye yol açmak dış politikanın temel taşıdır.
An itibari ile dünyada diplomaside yaşanan somut değişimin küresel güçlerce içinden çıkılamayan konusu ‘’Türk Devletinin yeniden konuşlandırma biçimidir.’’ ABD’nin Türk devleti içindeki aparatları eksildikçe kendileri fiilen rol üstlenmek mecburiyetinde kalmakta, bu durum çatışma ortamına zemin hazırlamaktadır.
ABD, uluslararası hukuka aykırı, diplomasiden uzak, aleni ve fili tacizleri ile ülkemizin yaşam hakkını elinden almaya çalışmaktadır.
Türkiye’de; 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat süreci ve 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan askeri darbelerin sebepleri Atlantik ötesini işaret etmektedir. Yeni ABD Başkanı Biden, 15 Temmuz 2016 darbesini planlayan ekibin içinde olup, Türkiye muhalefetine destek vermek sureti ile meşru Türk Hükümetine son verme faaliyetlerine baş vuracağını beyan etmiştir.
Türk hükümetlerine haşhaş ekmeyeceksin, Sovyetler Birliği ile ilişkileri keseceksin gibi her türden baskıyı yapan ABD, 1971’de verilen bir Muhtıra ile Nihat ERİM hükümetini göreve getirdiklerinde, ABD’ye çağrılıp, seçilmiş Demirel hükümetinin Ülke için direndiği ne kadar konu varsa hepsini kabul ederek yurda dönmüştü.
Tarihsel perspektiften bakıp Türkiye’deki ihtilallerin arkasındaki gücün ABD olduğunu görmek gerekir. ABD sünepe bir Türkiye’mi istemektedir. Türkiye, Suriye’de Esad’a karşı ABD adına savaşsaydı PKK/PYD’ ye giden silahlar Türkiye’ye verilirdi.
ABD’de Başkan iradesi ayrı, devlet iradesi ayrıdır. Donald Trump, Barış Pınarı operasyonu döneminde Türkiye için ABD’de kıyametler koparken’ ’Kürtlerde melek değildir’’ ve ’’ Patriot konusunda Türkiye’ye hata yapılmıştır’’ diyerek buna rağmen Patriotları verememiştir. Kendi bakanlarını, medyayı, Pentagonu karşısına alarak Barış Pınarı operasyonuna sessiz kalabilmiştir.
Diğer taraftan, belli bir bölümünü Türkiye’nin ürettiği F-35 Projesinden ülkemizi çıkartarak S-400 projesiyle ilgili Türkiye’yi haklı gören beyanatlar verebilmiştir.
Trump ABD derin devletine aykırı bir ses ve kişiliktir.
Biden’na, ABD derin devletince yüklenen Türkiye’yi felakete götürecek bir misyon mu yüklendi.?
ABD müesses nizamı ile kavgalı olan Trump, Türkiye’yi kontrol edilebilir bir aktör olarak yanında tutmak istiyor, S-400 Projesi ile ilgili ambargoyu engellemek için Beyaz sarayla adeta bilek güreşine giriyordu. Türkiye ise, 2011 yılından beri ABD’ye alternatif diplomasi ortaya koyuyordu. Türkiye’nin Suriye harekatları öncesi çekilin vururuz mesajlarına “biz orada petrol bölgesini elimizde tutmak için varız’’ deyip ülkemize alan açan Trump ekibi, sonunda Türkiye’nin önünden çekiliyordu. Kimi yorumcular ise ABD çekilmiştir fakat, Türkiye’yi Rusya ile baş başa bırakmıştır yorumunu yapıyordu.
Türkiye Suriye politikaları ile birlikte ABD kontrolünden çıkmıştır.
Bu meyanda; ABD Yönetimi PKK/PYD’ ye desteğini hızla artırarak bölgede yeni güç dengeleri oluşturmaya ve bu güçlerle projelerini aktivite etmeye çalışmaktadır. ABD’nin Irak’ı işgal ederek Kuzey Irak’ta kurduğu Barzani yönetimi ve kuracağı kanton yapılarla Suriye’yi istikrarsızlaştırarak Kerkük ve çevresi petrollerini Doğu Akdeniz’e akıtacaktı.
İkinci İsrail olarak ihdas edilecek kanton Kürt Devleti planı yıkılmıştı.
Örülen bu örümcek ağına takılmak istemeyen Türkiye, ABD ve Atlantik ile aile içi bir çatışmaya muhatap olmadan gerekirse, yeni bir aile ihdas edebilme istek ve arzusunu aleni olarak politikaları içerisine koymuş ve asya politikalarını efektif hale getirmiş, Rusya Federasyonu ile dostluk, Afrika’da Çin Halk Cumhuriyeti ile rekabet ve iş birliği umdeleri ile ikame politikalar üretmiştir.
Mesuliyet varsa mecburiyet yoktur. Mecburiyet varsa mesuliyet yoktur.
Dünya nükleer haritasında yer alan Çin ve Hindistan, S-400 alma aşamasında ABD tehdidi ile karşılaşınca, tedarikçi Hindistan Türkiye’nin başına gelecekleri görüp alım istikametini ona göre tayin etme kararı almıştır. Türk Ana muhalefetin Dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısının S-400’lerin alınmasının hatalı olduğunu beyan etmesi, Yavru Muhalefet Liderinin ‘’Sarayı korumak için alınmıştır’’ şeklindeki talihsiz açıklaması ciddiyetten uzaktır. Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdense mücadeleyi kaybederiz. S-400’ler yalnızca iktidarın projesi olmaktan çıkarılıp, İktidar-Muhalefet ve STK’ların birlikte vücut bulduğu önemli bir alan haline dönüştürülmelidir.
Aldınız ama kuramazsınız, depolarda çürüyecekler beyanatı, S-400’leri domates-soğan ve biber zanneden görüşlere aittir. Ülkemiz, can alıcı yaşam hükmünde olan S-400’ler gibi önemli projelere uygulanacak yaptırımları yok hükmünde saymalıdır.
Türkiye’nin ne nükleer gücü nede yüksek hava savunma sistemi vardır.
ABD ile yaşanan tezatlarda kimi yorumculara göre Türkiye’nin düğmeyi yanlış iliklediği yer Suriye’dir. Yüksek hava savunma sistemini S-400’ler ile ikame eden Ülkemiz, F-16’lar yaşlandığında kendi uçağını üretmemiş Türkiye, bu ihtiyacını ‘’İhalarımızdan çok daha büyük, daha fazla ve ağır mühimmat taşıyan, havadan havaya füze atan yeni ihalarımız ile karşılayacağı’’ savunma sanayi başkanlığımızca açıklanmıştır. ABD Politikaları ile hareket etmesi halinde destekleneceği taahhüdünü veren ABD ve Nato, kendi politikaları ile Suriye’ye giren Türkiye’yi düşmanca muameleye tabi tutmuştur.
Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşüren savaş uçaklarımız, müttefiklerimizin düşman olduğunu anlamamıza sebebiyet vermiştir.
Türkiye’ye konulan tepki Nato tepkisi değil ABD tepkisidir. Amerika kendini NATO’nun yerine koyarak, kendi parlamentosunda kararlar alarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptırım uygulamaya hakkı yoktur. Türkiye Nato üyesi bir devlet olup, Amerika’nın bir eyaleti değildir. İri cüsseleri ile ülkemize ayar çekmeye çalışmaları için geç kaldıklarını ve karşılarında artık ayar çekilecek bir Türkiye olmadığını göreceklerdir.
Türkiye en kötü senaryoda bile yolundan dönmeyecektir.
Selam ve saygılarımla.
Kaynakça:
1.http://www.tarimkutuphanesi.com/bogu_(galeodes_graecus)_prof._dr._abdullah_bayram_01824.html
2.http://www.tuicakademi.org/gecmisten-gunumuze-turk-amerikan-iliskileri/
3.https://www.youtube.com/watch?v=YhyX1aQjME0
YORUMLAR