Dünyanın ve Türkiye’nin geleceğine dair fikir sahibi olabilmek için ekonomik ve teknolojik gelişmeleri, iç ve dış politikayı, uluslararası ve toplumsal olayları, ulusal ve uluslararası istihbarat dünyasını anlık takip etmek zorundasınız. Ayrıca bütün bu olayları ve gelişmeleri irdeleyebilmek ve analiz edebilmek için de tarihi, kültürel, siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri ve istihbarat vs. yönden de donanımlı olmanız gerekiyor. Peki, yeterli mi, hayır! Çünkü gelişmeleri ve olayları İRDELEME ve ANALİZ ETME YETEĞENĞİ olmadan da herhangi bir sonuca gidemezsiniz.
Geçmişte yazılı ve görsel medya (gazete ve televizyon) üzerinden dünyada neler olup-bittiğinden haberimiz oluyordu. İçinde yaşadığımız yüzyılın sonuna doğru teknolojik gelişmeler (cep telefonu, bilgisayar, yazılım ve internet vs. gibi) sayesinde iletilişim/haberleşme, bilgi edinme ve bilgiyi paylaşma daha ileri bir boyuta taşınmıştır. Sosyal medyada facebook, twitter, youtube, instagram, telegram platformlarından yazı, ses ve görüntü içerikli fotoğraf, video ve masaj paylaşımı haberleşme ile insanlık çağ atlamıştır.
Bütün bunlar insanlığa yararlı güzel gelişmeler olsa da bir de bu gelişmelerin sebep olduğu bilgi kirliliği sonucunda oluşan yanlış ve çarpık algıya ne diyeceğiz?! Sözkonusu yanlış ve çarpık algının yol açtığı küresel paradigma ve epistemolojik mantık yozlaşmasının insanlığa verdiği zarar!.. Çağımızda iletişim/haberleşme anlık/saniyelik (an içinde an/saliselik) olduğu için insanın edindiği bilgilerin doğru veya yanlış olduğu konusunda irdeleme ve analiz etme zamanı bile kalmıyor! İnsanın tecrübe ve mahareti neticesinde elde etmiş olduğu kabiliyet ve uzmanlık melekesi bile buna yetişemiyor!
Günümüzde insanlık, iletişim ve ulaşımda sınır tanımayacak bir hıza erişmiştir. Bilgi edinme ve paylaşımda adeta ses ve ışık hızı ile yarışır hale gelen insanlığın geleceği konusunda iyimser düşünebildiğimiz kadar kötümser düşünmek de zorundayız. Bütün bu teknolojik gelişmelerin insanlığa büyük hizmeti ve faydası olduğu gibi bir o kadar da zararı vardır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin faydasını ve zararını ayrıt edebilmek için bireysel olarak insanın, toplumsal olarak da devlet iradesinin devreye girmesi gerekiyor! Yani bireysellikte ahlak, vicdan ve inanç devreye girerken toplumsallıkta da gelenek/töre, kültür ve yasa devreye girmelidir demek istiyorum.
Bilim ve teknoloji, insanlığa hizmet amaçlı kullanılırken aynı zamanda insanın genetik/doğal yapısını bozmaya yönelik de kullanılıyor! Burada suçu bilimde ve teknoloji de aramamalıyız. Suçu insanın kendisinde aramalıyız! Bunu basit bir örnek ile de izah edebiliriz. Bilim ve teknolojiyi ‘bıçak’ kabul edelim! Bu bıçakla katil insan öldürüyor cerrah da insan kurtarıyor! Önemli olan bıçağı kullanan kişinin niyeti/ameli… Aynı şekilde önemli olan bilim ve teknolojiyi kullanan insanın/insanlığın niyeti ve amelidir…
Yazımın başında da belirttiğim gibi bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan iletişim ve haberleşme araçları arasına sosyal medya ağları da katıldığı için anlık bilgilerin paylaşımında basın-yayın organlarının, iletişim araçları direktörlerinin, sivil toplum örgütlerinin, devletlerin veya uluslararası teşkilatların amacı ve niyetine göre ‘sonuç’ ortaya çıkar!.. Yani, amaç ve niyet doğru ise insanlığa ‘faydalı’, amaç ve niyet doğru değilse insanlığa ‘zararlı’ bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu konuya yakın bir tarihte yaşadığımız birkaç küresel olayı örnek verebilirim. Dünyayı kasıp-kavuran koronavirüs salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel gıda/tahıl krizi, Türkiye-Yunanistan gerilimi, uluslararası ‘göç sorunu’ üzerinden yapılan algı operasyonları, küresel paradigma ve epistemolojik mantık yozlaşmasına yol açtığını çok rahatlıkla ifade edebilirim.
YORUMLAR