Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Halit Korkmaz

NATO Zirve ve Sonrası

NATO Zirve ve Sonrası

NATO, AB, G7 zirveleri, ikili görüşmeler; küresel burjuvanın Batı kulübü ile planladığı çok amaçlı bir pavyon, yeni dünya siyasi akışında önemli bir nehir.

Görüş mesafesi kısa olanlar yeni dünya mücadelesini NATO, Rusya çatışması olarak algılamakta ve oluşumların bu yönde şekil alacağını   zannetmektedir.

Oysa dünyanın yeni aktörü Çin’dir.[1]

Bu durum; Batı kulübünde, çok yönlü sıkıntıya sebebiyet vermektedir.

İlki, Çin ile nasıl mücadele edilecek?

İkincisi, Çin’le kurulacak ilişkiler konusunda Batı kulübü içinde daha şimdiden derin çatlakların oluşmaya başladığının görülmesi.

Zira, yakın ilişki içerisinde olmalarına karşın, Rusya’nın da Çin’i tarif etmede zorlandığını görüyoruz.

Kritik nokta da burası!

ABD, yeni dünyada tek başına siyaset geliştiremiyor.

İnce güç diplomasisini kullanamıyor.

Siyasetin üzerine abanıyor, kabalaşıyor ve mecbur olmadıkça onunla kimse iş tutmak istemiyor.

Avrupa, Biden’li ABD’yi iyi niyetli görmüyor.

İngiltere, Brexit ile irade kullanabilen bir ülke olduğunu ortaya koyuyor.

İngiltere’den artık kimse kaçmıyor.

Kıta Avrupası; Fransa ve Almanya, Donald Trump yönetiminden kurtulmuşçasına davranıp Biden yönetimine karşı pazarlık yapma azmi geliştiriyor.

Zirve esnasında Emmanuel Macron, ‘Avrupa şirketlerinin, Amerika şirketlerine meydan okuması meşru bir mücadeledir.’ şeklinde beyanat veriyor.

Almanya ve Fransa bir taraftan Çin’le aktif ticaret yaparken diğer taraftan da NATO toplantısında Çin’e karşı duydukları kaygılarını yüksek sesle dile getiriyor.

Bir tarafta korku, diğer tarafta ticaretin dayanılmaz çekiciliği el yakıyor.

ABD, Çin’i kuşatmak için Rusya’ya ihtiyaç duyarken Rusya’ya; sert pazarlıklarla, adeta haddini bildirerek yan yana gelme arzusu içinde olduğunu söylüyor ve kanalları açıyor.

NATO toplantısı sonrasında Washıngton Post muhabiri Biden’a çok kritik bir soru sordu.

Soru;  Sayın Biden, 6 Ocak günü [Capitol] Amerikan Kongre Binası basıldı ve biz görüyoruz ki Cumhuriyetçi Parti’de Trump etkisi artmakta ve Cumhuriyetçiler Amerikan toplumunda oy oranlarını günden güne yükseltmektedir; bu durum, bugünkü toplantıda partnerlerinize verdiğiniz vaatlerde size inanılması konusunda sıkıntı yarattı mı?

Amerika da 2022’de yapılacak Senato ara seçimleri için yapılan anketlerde, Trump’ ın kısa sürede yükselme trendine geçmesi ve büyük bir zafer elde edeceği durumunun sorulması Biden’ı sinirlendirdi.

Çünkü, Trump ve Biden’in Avrupa ve NATO’ya dair tahayyülleri farklı.

Biden, Avrupalılara gelin güç birliği yapalım Batı ittifakının değerleri üzerine inşa edilmiş  bir birliktelikle orta vade de Çin ile karşılaşalım diyor.

Trump ise, ben Avrupalılarla pazarlık yapmaya kalkarsam bunlar benden çok şey koparır, onlara sizi Rusya’nın insafına terk ederim dersem bana daha çok yaklaşırlar ve asil olan anlayış  güçlü Rusya ile anlaşmak; o zaman,  Çin ile daha kolay mücadele ederim çünkü, hakiki güç Rusya’dır diyor.

Bu iki duruş, NATO’ya ve Avrupa’ya karşı  ABD’nin çifte standardıdır.

Amerika’nın kafası çok karışık!

Politika geliştiremiyor.

Yakın zamanda, Çin’i çevrelemek için Rusya’ya ciddi tavizler verirse hiç şaşırmayın.

Çünkü Biden; açık açık, ‘Çin’e karşı, Rusya’ya ihtiyacımız var.’ dedi.

Biden’a bir gazeteci; Putin, Amerika’ya dair ne düşünüyor sorusuna Biden: ‘Çin ile binlerce km sınırı olan bir ülke Rusya, tabii ki bize ihtiyaç duyduğunu biliyor.’ dedi.

Biden’a; eski dostunuz, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping,  ‘Covit-19’zun yayılımı konusunda sizinle neden görüşmüyor.’ sorusuna Biden: ‘O benim dostum değil.’ diye cevap verdi.

Bunlar, dünya siyasetine ayna tutan çok net açıklamalar.

Amerika; dünya vücut ikliminim kan dolaşımına, aortuna, narkoz vermeden müdahalede bulunmak istiyor; damar kesmeye kalkıyor, bu durum ABD’yi tarihin kara deliğine itmek için önemli bir sebep.

Başka bir damar yolu önermiyor, Bypass düşünmüyor!

ABD’nin dış siyaset çıktılarına bakıldığında: Caatsa yaptırımları, ambargolar ve yasaklamalarla çıkar elde etmeye çalışırken dünyanın en ilkel ve gerici ülkesi olduğu aleni bir şekilde sabitleniyor.

Yeni üretim merkezlerine müdahale ediyor, hizmet sektörlerini engellemeye çalışıyor, küçük ve basit algı operasyonları ile  modern ülkelere müdahale ediyor.

Demokrasinin, insan haklarının, teknolojinin, üretimin, tüketimin ve bilimin öncüsü olan ABD’den eser kalmadığını görmekteyiz.

Hatırlayalım, 1980’lerin sonuna kadar dünya ticaret hacminin % 80’ini ABD ile AB üretiyordu.

Bu gün, ABD ile AB’nin üretim yüzdesi yalnızca Çin’e karşı bile açık veriyor.

Görelim artık; ABD zayıflıyor, Amerikan yüzyılının perdesinin erimeye ve kapanmaya yüz tuttuğunu bilelim.

ABD geçmişte olduğu gibi ekonomik katkıları ile değil; AB’yi, Rusya’yı ve Türkiye’yi Çin’e ortak düşman ve ortak korku oluşturarak NATO ve Amerika birliğini sağlamaya çalışıyor.

Bu durum, Amerika’nın sahnede son perdelerini oynadığını gösteriyor.

ABD yıkılmasına yıkılacak fakat yıkılırken kendi içine mi, yoksa dışına mı yıkılacağını iyi anlamak gerekiyor.

Şu andaki en büyük  boşluk bu.

Bu boşluk bakalım ne şekilde dolacak?

NATO toplantısının öne çıkardığı en önemli anlayış devletlerin yeni jeostratejiye göre yollarını belirlemesi olacaktır.

Sonunun geldiğini gören ABD lideri Biden panik fakat dinamik yapıları ile yükselen Türkiye, Rusya ve Çin ise rahat duruşları ile göz doldurmaya devam ediyor.

Yeni aktörler: ABD, Rusya, İngiltere ve  Çin.

Dört nükleer güç.

Türkiye kimin yanına ekleşirse orası ağır basacak.

Çekilecek yeni filmde roller nasıl paylaşılacak?

Şu an bunu kimse bilmiyor.

Amerika eski çoraplarını NATO eliyle müttefiklerine tekrar giydirmek peşinde.

Soğuk savaş sonrası NATO’ yu ayakta tutabilmek için seçilen düşman İslam coğrafyasıydı.

Rusya, ABD’ye evet derse yeni düşman Çin.

Demez ise yeni düşman, Rusya ve Çin olacak.

Soğuk savaş sonrası İslam’ın düşman seçildiği dünya ile bugün Çin’in düşman seçildiği dünya arasında ABD aleyhinde ciddi jeopolitik ve jeostratejik farklar vardır.

O zaman iki kutuplu, şimdi ise çok kutuplu bir dünya ile yaşıyoruz.

Islah edilip NATO’ya alınan ülkeler, kullanıma uygun kaldıkları sürelerde baş tacı yapılacak ve Amerika’nın jeopolitik yaptırımlarından kurtulabileceklerdir.

Zirvede  iki baş başa görüşme gerçekleşti:

Biden- Erdoğan ve Biden -Putin görüşmesi.

Bugün ABD’nin ısrarla ve kaba bir şekilde Rusya’yı Çin’e karşı kendi tarafına çekmeye çalışması; Türkiye ve Rusya’nın kurduğu diplomasi, ticaret ve stratejik diyalogların her iki ülke bakımından ne kadar yerinde ve stratejik diyaloglar olduğunu net olarak ortaya koymaktadır.

Türk diplomasisi zirvede çok güzel bir sınav verdi.

Türkiye: Amerika’nın, NATO’nun ve Avrupa’nın bütün çatlaklarını gördü ve aralarını uygun pasellerle doldurdu.

Türkiye’nin Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Karabağ politikalarına ortak olmak isteyenler oldu.

Kâbil Havalimanı işletmesinin Türkiye’ye verilmesi önemli ve özelliklidir.

Türkiye’nin Afganistan’a, Macaristan ve Pakistan ile yerleşme isteği sahada farklı hareketlenmelere neden olacaktır.

Fakat Türkiye’nin bu konumundan memnun olmayacak iki ülke: Çin ve İran olacaktır.

Amerika ve Türkiye, problemlerini zamana bırakmayı her iki ülkenin selameti için uygun görmüşlerdir.

 

Saygılarımla.

 

 

Kaynakça:

1-) https://tvnet.com.tr/akil-odasi

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER