Güzel memleketim bir yandan orman yangınları ile mücadele ederken bir yandan sel felaketleriyle uğraşıyor, nereye gidiyoruz?. Ah mı aldı? Bedduamı ettiler? Neler oluyor bize? Felaketlerin biri bitmeden bir diğeri başlıyor, Karadeniz sele teslim oldu, ormanlarımızın biri sönerken diğeri yanıyor neler oluyor? Bir yandan kuraklık, bir yandan Corona virüs salgını devam ediyor, ekonomik kriz, alım gücü ve yokluk. Millet olarak kul olmayı beceremedik, ibadetler gösteriş için, fakir doyurmuyoruz, yetimin hakkını gözetmiyoruz, yalancı şahitlik, iftira almış başını gidiyor. Bu Ülkede insanlar adaleti Müge Anlı’dan, yardımı Haluk Levent’ten, eğitim için tableti Acun’dan sağlıyor…Kimse bana adaletten bahsetmesin!!! (Birce Akalay)… Birce bence konuyu özetlemiş.
Arabistan’da bir imam altın kaplı mikrofon ile Afrikalı aç çocuklara dua etti, duada geldiğimiz son nokta bu işte. Kur’ân-ı Kerîm’de riya kavramı üç âyette isim (el-Bakara 2/264; en-Nisâ 4/38; el-Enfâl 8/47), iki âyette fiil (en-Nisâ 4/142; el-Mâûn 107/6) olarak yer almaktadır. İlk iki âyette ibadet niyeti taşımadan, Allah rızasını gözetmeden, sadece gösteriş olsun diye sadaka verenler, üçüncü âyette gösteriş ve şöhret için savaşa katılanlar, diğer ikisinde gösteriş için namaz kılanlar kınanmıştır. Hadislerde hem riya kelimesi hem türevleri geçmektedir. Hz. Peygamber, “Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum” demiş, “Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?” sorusuna, “Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar” cevabını vermiştir (Müsned, IV, 124). Bir kutsî hadiste Cenâb-ı Hak, “İşlediği bir amelde benden başkasını bana ortak koşan kişiyi de onun şirkini de reddederim” buyurmuştur (Müsned, II, 301, 435; Müslim, “Zühd”, 46; İbn Mâce, “Zühd”, 21). Resûl-i Ekrem riyayı “küçük şirk” diye nitelemiş, Allah’ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, “Ey riyakârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?” şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştir (Müsned, V, 428, 429). Diğer bir hadiste, dünyada Allah’ın kendilerine nimetler ihsan ettiği kimselere uhrevî hesap sırasında bu nimetlere karşılık ne gibi ameller işlediklerinin sorulacağı, bunlardan bazılarının şehid oluncaya kadar O’nun uğrunda savaştıklarını, bazılarının O’nun rızası için ilim öğrendiklerini, Kur’an okuduklarını, bazılarının da O’nun rızası için cömertçe hayırlar yaptıklarını söyleyecekleri, ancak bu amelleri gerçekte gösteriş için yaptıklarının kendilerine bildirileceği ve sonunda hak ettikleri cezaya çarptırılacakları belirtilmektedir (Müsned, II, 322; Müslim, “İmâre”, 152; Nesâî, “Cihâd”, 22). Bir hadiste de ibadet ve hayırlarıyla şöhret peşinde olanların gizli kötülüklerinin Allah tarafından teşhir edileceği, riya ile amel edenlerin riyakârlığının açığa vurulacağı ifade edilmektedir (Müsned, V, 270; Buhârî, “Riḳāḳ”, 36, “Aḥkâm”, 9; Müslim, “Zühd”, 47, 48). Daha niye Riya yaparız, açıkça riya yapanların durumu belliyken neden samimi değiliz?
Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi bir insan gerçekten vatanını çok seviyorsa, işini de en iyi biçimde yapar. Zaten vatanı sevmek, görevimizi en iyi şekilde yapmayı ifade eder. Son olarak görev bilinci içinde çalışan biri, vatanı en çok seven, görevini en iyi yapan kişi demektir. Her kes görevini iyi yapsa Müge Anlı’ya da gerek kalmaz, Haluk Levent’te de. Hak ve hukuku gözetsek, insan haklarına saygılı olsak, kadına kadın olduğu için kıymet versek, doğayı, yeşili sevip korusak, hayvanlara ve çocuklara şevkâtli olsak koruyup gözetsek, riya yapmasak, ibadetlerimizi gereğince ve içten yerine getirsek, yani gerçek Müslüman olsak Yüce Allah bu afetleri verir miydi?. Yüce Allah’a dua etmek için aracıya ihtiyaç yok, ellerimizi semaya kaldırıp toplu yada ferdi olarak halis hane gönülden Vatanımız için dua edelim, inşallah bu musibetler vatanımızın üzerinden gider. Hoşça kalın….
Aydın Benli
Siyaset Bilimci. Araştırmacı Yazar
YORUMLAR