Ordinaryus Profesör Gokul

Dünyanın en çok kullanılan arama motoru Google 27 Eylül 1998 tarihinde doğdu. Yaklaşık bir ay sonra 23’üncü doğum günü kutlanacak.

Dünyaya geldiği günden itibaren ilgi çekti, tembel araştırmacılar için sanal danışman oldu ve nihayet kütüphaneleri metruk hale getirdi.

Artık kütüphaneler araştırmacıların (gerçek ilim adamları dışında) dikkatini çekmiyor. Tozlu kitap ve belgeler raflardan pek indirilmiyor.

İleriki yıllarda kitaplara ilgi daha büyük bir hızla azalacak ve bırakın şahsî kütüphaneleri devasa şehir (kamu) kütüphaneleri dahi yok olacak.

Kalanlar da antika (nostalji) kabilinden temaşa edilmek üzere kalmış olacak. Hattâ öyle ki Üniversiteler bile kapanacak. Zira artık tüm ilim adamı payeli eşhas, dünya hâkimi Ordinaryus Profesör Google ve kardeşlerine bırakmış olacaklar yerlerini.

Madalyonun bir yüzü böylesi bir gelecek tasavvuru. Lâkin öteki yüzünde, “hayır, gelecek tam olarak böyle bir ahmaklık devri olmayacaktır” şeklinde düşünen benim gibiler de var.

Tamam Ord. Prof. Dr. Google mevki ve itibarını koruyacak amma ve lâkin asla ilmî araştırmalara mani olamayacak. İlmî araştırmalar saha itibarıyla fevkalâde geniş bir alana şamil olduğu için biriktirdiği sanal malûmat ile hava atan Google ve benzerleri “bilmiyorum” demek zorunda kalacak.

Gerçi bu ordinaryuslar¹ asla “bilmiyorum” demez. Bu ukalâ yapay zekâ kibirinden de kaynaklanmıyor. Arama motorları sanal arşivlerini tarayıp sual konusunun tek kelimesini yakalasa karşınıza bir şeyler koyar çünkü.

Koyar da o sergiledikleri doğru mudur? İşte orası fevkalâde meçhul. Cahil ve akılsızlar hemen “amenna” deyip kabul etse de, çoğu konuda bırakın doğruluğunu bu sözde proflar resmen zırvalarlar.

Öyle ki meselâ bendenizin sanal muhavere zeminleri dediğim sosyal medyada zırcahilin biri konuyla alâkalı bir şeyler yumurtamış olsa, onu bile cevap diye gösterir ve kıymetli vaktinizi ziyan eder yapay zekâ.

İsmiyle dalga geçmek için, Google’a «gokul» diyorum. Lügatimize yabancı kelimeler zaman değirmeninde öğütülerek girer ya, bu google da benden «gokul» olarak çıktı, sonra işlevi itibariyle «dökül» haline gelecek. Açıl susam açıl der gibi, dökül gokul dökül diyecek istikbâlin gençleri.

Fakat ısrarla iddia ediyorum, istedikleri kadar büyütsün, geliştirsinler asla ve kat’a her şeye doğru cevabı bulamayacak insànoğlu sanal zekâ fasafisörlerinde. Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Gokul?

Meselâ, kadîm (en eski) tarihî bilgiler ancak arkeolojik kazılarda ortaya çıkan şeyler yorumlanarak ilme kazandırılabiliyor. Bunun gibi tıp ilminde de yeni virüslerin sebep olduğu hastalıklar ve bunların aşıları laboratuvar araştırmalarını gerekli kılar. Hâkezâ insàn uzuvlarından meselâ beyin hakkında daha yüzlerce yıl araştırmalar yapılacak.

Fotoğraflar çekilecek, gök cisimleri araştırılacak, yeryüzünde bile henüz hakkıyla incelenmemiş hattâ keşfedilmemiş yerler var hálâ.

Google Earth uydu fotoğrafları ile dünya coğrafyasını keşfedersiniz ama ülke halklarının karakteristik özelliklerini, değişimlerini, inançları ve moral yapılarını asla doğru olarak bilemezsiniz.

Hasıl kelâm ilim var oldukça canlı araştırmalar da var olacak. Sanal profesör pardon sanal Ord. Prof. Gokul nice kereler cehaletini itiraf zorunda kalacak, internet hiçbir zaman kitabın yerine alamayacaktır. Dahasını da söyleyim mi?

Aklı olan hiç kimse internete; bilgisayarlara, elektroniğe hattâ elektriğe bile güvenmesin. Bunların hepsinin elden gitmesi Güneş’teki kuvvetli bir patlama yahut fırtınaya bakar… Arif olan anlamıştır. 28.08.2021

———————————————
^[1] Alman Üniversitelirinde “professor extraordinarius” (dışarıdan atanmış profesör) olup, bizde ise tam aksine “nizami profesör” anlamında, beş yıldan fazla Türk Üinversitelerinde görev yapmış ve bir kürsünün yönetimi ile görevlendirilmiş hocaların titri idi. YÖK ile lağvedilmiştir.