Otoriter Liderlik mi Hizmetkâr Liderlik mi
Liderler, süzüldükleri yamaçlardan akıl, irade ve karakterlerini neşv-ü nema buldukları toprakların en ücra zirvelerinden, gönül kâşanelerini kültürel genetiklerinden besleyerek kötülüklerden arınmış, iyiliği düstur edinmiş olarak yola çıkmalıdır.
Düşecekleri şelaleler, sulayacakları ovalar, taşıyacakları besinler, ulaşacakları enginlerde aşkla beklenir.
Adaletle davranmalıdırlar.
Cesaret sahibi ve kararlı olmalıdırlar.
Liderler olayları, olaylar da liderleri doğururlar.
Ben geldim deyip halkın önüne atlayan lider olamaz.
Lider, halkın toplanıp ardına düştüğü insandır.
Rastgele lider olunmaz.
Rastgele de lider kalınmaz.
Yönetme bilinci ve sorumluluğu ile çevrelerini etkilerler.
Liderlik, çok boyutlu ve girift olaylar karşısında kabiliyetini cesaretle ortaya koyabilen kişiliktir.
Böylece lider olur.
Böylece lider kalır.
Lider kalmak yasalarla değil, gönüllerin takdirini kazanmakla oturulabilen bir makamdır.
Lider, gelenekte köklü değişiklikler yapan feraset ve bilgiye dayalı kararlar alıp uygulayan, az imkanla hedefe ulaşabilendir.
Problem çözme, karar verme, mukayese ve örgütlenme kavramları liderlerin ana karakterleridir.
Kısa vadeli kararlarla ilkelerini bozmazlar.
Halkla aynı kaynaktan beslenmeyen liderler fikir ve uygulamalarını ancak devrim yolu ile kabul ettirebilir.
Devrim, toplumlara ne düşündükleri, neye inandıkları sorulmadan istenmeyene inandırma zorbalığıdır.
Diktatör liderler kalabalıklara sürü muamelesi yaparlar.
Güç kullanarak otoriter liderlik sergileyen şahsiyetlerin insani değerlerden uzak çağ dışı kaldığı, yerine bilimsel ve insani yaklaşımla hizmetkar liderlik anlayışının ikame edildiği görülmektedir.
Bir topluma liderlik yapabilmek için o toplumun temel değerleri ile liderin aynı kaynaktan beslenmesi şarttır.
Aksi taktirde, o toplumda kargaşanın sonu gelmez.
Anadolu halkı bu tenakuzu dikte edilen ilkelerle iliklerine kadar yaşamaktadır.
Modası geçmiş lider mottoları ile yürümeye ısrar eden toplumlar, hayata yeni bilgi ve fikir katamayacaklarından olduğu yerde sayarlar.
Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok ses çıkarttıkları için ortalığı toza ve gürültüye boğarlar.
Topluma uymayan yabancı fikir ve düşünceleri dikte etmek, bir bünyede çift inançla yaşama mecburiyeti doğuracağından kişide yarılmayı meydana getiren şizofreniyi doğurur.
Zamanında kıymetli fakat tarihin gerisinde kalmış lider ilkeleri ile bilim ve teknoloji çağında yarışmaya kalkmak, ayağı protez atletle yüz metreyi on saniyenin altında koşan rekortmen atleti yarıştırmak gibidir.
Ancak, yaşayan liderler toplumları ileriye taşıyabilir.
Ölüler, insanları yalnızca anatomi laboratuvarlarında eğitebilirler.
Çünkü, hayat dinamiktir.
Doğru, daha doğru doğuncaya kadar doğrudur.
Yeni doğruları ölüler değil, yaşayan liderler ortaya koyarlar.
Bilim, 1900’lü yılların başında takribi 50 yılda bir iki kat ilerlerken, bugün 72 saatte bir iki kat ilerlemektedir.
Bu hıza ayak uydurabilmek için inançları ve mottoları laboratuvarın kapısına asıp, siret insanı var eden özgür irade ile bilimsel araştırma yapmak şarttır.
Otoriter lider mahiyetinde ki araştırmacılar aklın sınırlarını özgürce zorlayamayacakları için patent yarışında başarı elde edemezler.
Aklın yükümlülüğü bilmekle kaimdir.
Bilen gelişir, gelişen büyür.
Aksi taktirde, sizinle ilgilenen yalnızca tarih bilimi olur.
Her düşünceyi tarihe dayandıranlar bir gözlerini, tarihi unutanlar ise iki gözlerini birden kaybederler.
Medeniyetlerin gelişmişliği, içindeki zayıf üyelere davranış biçimi ile ölçülür.
Otoriter liderler yalnızca kendini destekleyen söylem ve düşüncelerin önünü açmakta, kendini övmeyen bilime ve özgür düşünceye kapalı kalmaktadır.
Liderin asıl gayesi insana ve hayata katkı sağlamak olmalıdır.
Kendini tatmin etmek değil.
Ahlaklı insan, ahlaklı toplum, ahlaklı örgütlenme ve ahlaki bütünlük hizmetkâr liderlik anlayışı ile mümkündür.
Hizmetkâr liderlik, sahip olduğu misyon ve kabiliyeti güvenilir mahiyet oluşturup devrettiği yetkilerle takım çalışması yaparak hedefe ulaştıran organizasyondur.
Hizmetkâr liderler gönüllerde özgür, diktatör liderler kurdukları rejimlerde kilitli kalırlar.
Otoriter ve önyargılı insanlar öğrenemezler.
Öğrenip de değişmek istemezler.
Öğrenmek değişmektir.
Bilim ve akıl kullanmakla eksilmez.
İnsana yakışan uygulamaların en güzelidir.
Saygılarımla.
YORUMLAR