Ozon tabakasında yıllar sonra umut verici gelişme: Kendini onarıyor ama tehlike henüz geçmedi
Ozon tabakası yıllardır insan faaliyetleri nedeniyle zarar görse de, bilim insanları son verilerle atmosferin üst katmanındaki bu koruyucu katmanın yavaş yavaş iyileştiğini belirtiyor. Ancak bu toparlanma süreci oldukça hassas ilerliyor ve insanlık bazı alışkanlıklardan vazgeçmezse tüm kazanımlar kaybedilebilir.

Ozon tabakası nedir?
Ozon tabakası, Dünya’yı Güneş’ten gelen zararlı ultraviyole (UV) ışınlarına karşı koruyan, stratosferin üst katmanlarında bulunan ince bir gaz tabakasıdır. Ozon molekülleri (O₃), bu ışınları emer ve canlı yaşamı için hayati bir filtre görevi görür.
Ozon tabakasına ne oldu?
1970’li yıllarda bilim insanları, kloroflorokarbonlar (CFC'ler) gibi insan kaynaklı kimyasalların ozon tabakasına zarar verdiğini keşfetti. Bu maddeler, buzdolapları, spreyler ve bazı sanayi ürünlerinde kullanılıyordu. 1985 yılında Antarktika üzerinde büyük bir ozon deliği tespit edildi. Bu delik, UV ışınlarının daha doğrudan Dünya yüzeyine ulaşmasına neden olarak, cilt kanseri, katarakt ve ekolojik dengelerde bozulma gibi ciddi sorunlara yol açtı.
Montreal Protokolü ve iyileşme süreci
1987 yılında imzalanan Montreal Protokolü ile CFC gibi ozon tabakasına zarar veren maddelerin üretimi ve kullanımı büyük ölçüde yasaklandı. Bu küresel çevre anlaşması, dünyanın dört bir yanından ülkelerin iş birliğiyle yürürlüğe girdi. Son yıllarda yapılan gözlemler, ozon tabakasının yavaş da olsa kendini onardığını gösteriyor. Özellikle Antarktika üzerindeki ozon deliğinde belirgin bir daralma gözlendi.
Kendi kendine düzeliyor mu?
Bilimsel raporlara göre, ozon tabakası 2040’lı yıllarda eski haline büyük ölçüde dönebilir. Ancak bu süreç, sera gazı salımları, iklim değişikliği ve bazı yasaklı kimyasalların hâlâ kaçak yollarla kullanılması nedeniyle tehdit altında. Ozon tabakasının tamamen iyileşebilmesi için küresel çevre politikalarının kararlılıkla uygulanması gerekiyor.
Olası sorunlar neler?
Ozon tabakasındaki incelme, güneşten gelen zararlı UV-B ışınlarının artmasına neden oluyor. Bu da başta cilt kanseri ve bağışıklık sistemi sorunları olmak üzere insan sağlığını tehdit ediyor. Tarım ürünlerinin verimliliği düşebilir, deniz ekosistemlerinde bozulmalar yaşanabilir ve iklim sistemi daha da dengesiz hâle gelebilir.
Kaynak: CUMHA - CUMHUR HABER AJANSI
Tepkiniz Nedir?






