Nöbetçi Eczaneler
Önce kısa bir hatırlatma. Hasseten yeni nesiller için. Zira bizim için taze lâkin yeni nesiller için bu «Postmodern Darbe» de tarih olmak üzere…
Bugün, yàni 28 Şubat 2022 tarihi; «Postmodern Darbe» sürecinin 28 Şubat 1997’de, merhum Erbakan’ın hükûmetini istifaya zorlayan MGK toplantısı ile başladığı kabul edilerek, 25’inci sene-i devriyesindeyiz.
O tarihe çok yakın dünyaya gelen oğlum 25 yaşını ikmal etti. Allah cümle evlâtlarımıza hidayet ve afiyet üzere, hayırlı ve uzun ömürler ihsan eylesin. Demem o ki bu çeyrek asır az bir zaman değil.
Ve bu süreçte Müslümanlar büyük bir imtihan verdiler. Vermeye de devam ediyorlar aslında. Yàni herşey süt liman olmuş değil. Su uyur (denizler, göller süt gibi, çarşaf gibi olur) lâkin düşman uyumazmış.
Hakikaten de İslâm (Müslüman) düşmanları, dışarıdan idare edilen vatandaş gâvurlar, içten içe hesaplar yapmaya devam ediyor, verilen süflelerle rollerini icra ediyor, fokur fokur kaynatıyorlar tencerelerini…
Bendeniz ne zaman bunları anlatacak, okurlarımı düşmana karşı uyaracak olsam, İstiklâl Marşı şairimiz, merhum Mehmed Akif Ersoy’un Kurt ile Merkep hikâyesi aklıma gelir:
Şimdi sizlere hem bu manzumeyi hem de yine 28 Şubat «Postmodern Darbe»si ile alâkalı ve gazeteniz «Başkent Postası»na verdiğim ilk yazım (Bir değil iki değil…) ile devam edeceğim. Hülasa olarak şöyleydi yazım:
Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi,
Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi,
Lakin aşk olsun ki, aldırmaz da otlarmış eşek,
Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı,
Hasmı derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!. [1]
Yakın tarihimizde Türkiyemiz, bazıları siyasî, sosyal, kültürel; bazıları da jeolojik (99 depremi) ve biyolojik olmak üzere (hepsi Allah’ın dilemesiyle ve hak ettiğimiz için) ágâh olmamıza sebep olması gereken vartalar atlattı. Bunlar bir değil, iki değil -en mühimleriyle zikretsek- tam dört büyük varta…
Lâkin intibah ve ágâh olmak yerine -kimse kusura bakmasın, mırın kırın edilmesin- hálâ büyük şair Mehmed Akif’in manzumen ifade ettiği yukarıdaki «Merkep İle Kurdun Hikâyesi»ndeki haldeyiz… Eski tas eski hamam yàni…
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz” buyurmaktadır. Fesada uğrayan, inancı zayıflayan bir toplum elbette faziletli, yüksek, âdil bir idareye kavuşmaz.
28 Şubat 1997’de postmodern bir darbe yapıldı iktidarı denetleyen (!) Millî Güvenlik Kurulu ile. Hain darbeci Çevik Bir paşa müsveddesi, milletle (aslında Müslüman çoğunlukla) alay eder gibi “balans ayarı yaptık” dedi.
Hadiseden ne ricâl-i devlet, ne de millet tarafından yeterli ders alınamadığı için, ardından yine ABD destekli FETÖ darbesi geldi 2016 yılı 15 Temmuz’unda… Bu ikincisinin ucu iktidara da dokunduğundan, devlet olarak peşi bırakılmadı ve el’ân da Fetoculara karşı operasyonlar sürüyor. Ne günlerdi o 28 Şubat (puslu) günleri…
Kerli ferli profesörler, çocuklar gibi BÇG brifinglerine koşuyor, başörtülü kızlar ağlaya ağlaya, başlarını açıp kampüse ancak o şekilde girebiliyor, ya da geri evlerine dönüyorlardı. Başını açıp girenler de tesbit edilip İkna Odaları’nda Üsküdar Amerikan Lisesi menşeli (sonradan ödül olarak CHP milletvekili yapılan) Nur Serter[2] gibilerden özel fırçalı ders alıyorlardı!
Muhterem okurlarım, bu memlekette yaşayan halkın dominant yàni ezici çoğunluğu Müslümandır. Lâkin CB Erdoğan’ın da itiraf ettiği üzere “davul bizde tokmak onlarda!” durumu hâl-i hâzırda (20 yılın sonunda) bile devam ediyor!
Yazı uzun, tekrar edip uzatmayım, dileyen okusun. Allah müstehaklarını versin o rezillerin. Daha cezalarını bile veremedik hakkıyla. 28.02.2022
———————————————
[1] Safahat, 5. kitap, Hatıralar. 26 Haziran 1913’te Sebilürreşat dergisinde yayınlanmıştı.
[2] Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Başkan Yrd. görevlerini yürüttü. 23. ve 24. Dönem CHP İstanbul milletvekili.
YORUMLAR