Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Probiyotiklerin Arılar Üzerinde Sakinleştirici Etkisi Var

Probiyotiklerin Sakinleştirici etkisinin olduğu

Probiyotiklerin Sakinleştirici etkisinin olduğu söyleyen Biyolog Dr. İhsan Soytemiz, bundan faydalanmanın önemine dikkat çekti ve arılar , arıcılar için huzurlu bir ortam sağlanabileciğini kaydetti.
Türkiye Biyologlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı – Türkiye Biyolojik Bilimler Akademisi Yürütme Kurulu Üyesi – Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı Koordinatörü İhsan Soytemiz, Arıların Saldırgan Davranışlarının Nedenleri ve Çözüm Önerileri:  Probiyotiklerin Sakinleştirici Etkisi olduğu açıklandı.
Biyolog Dr. İhsan Soytemiz,  Arıların normalde sakin olan doğasına rağmen bazen saldırgan davranışlar sergilemeleri çeşitli faktörlere bağlı olabilir. Bu saldırganlığın nedenlerini anlamak ve probiyotiklerin sakinleştirici etkisinden faydalanmak, hem arıcılar hem de arılar için daha güvenli ve huzurlu bir ortam sağlayabileceğini kaydetti.
Arıcılara önemli uyarılarılarda bulunan Biyolog Dr. İhsan Soytemiz,  Köşe yazısında arıcılara maddeler halinde çözümleri ile birlikte sıraladı.

*1. Kovanın Rahatsız Edilmesi:* Ayılar, fareler, karıncalar gibi hayvanlar veya evcil hayvanlar tarafından rahatsız edilen kovanlardaki arılar, kendilerini tehdit altında hissedebilir ve saldırganlaşabilirler.

*Çözüm:* Kovanların etrafını güvenli hale getirerek, hayvanların kovanlara yaklaşmasını engelleyici önlemler almak önemlidir. Ek olarak, probiyotik takviyesi, arıların stres seviyelerini azaltarak, rahatsızlıklara karşı daha toleranslı olmalarına yardımcı olabilir.

*2. Kraliçesiz Kovanlar:* Kraliçenin yokluğu veya yetersizliği, kolonide huzursuzluğa neden olabilir. İşçi arılar, kraliçenin önemini bildikleri için bu durumda saldırganlaşabilirler.

*Çözüm:* Kraliçesiz kovanlara hızla yeni bir kraliçe verilmeli veya mevcut kraliçenin durumu kontrol edilmelidir. Probiyotikler, kraliçe arının sağlığını destekleyerek koloninin genel dengesini ve huzurunu korumasına yardımcı olabilir.

*3. Irk ve Genetik:* Bazı arı ırkları genetik olarak daha saldırgan olabilirler. Bu tür kolonilerde saldırganlık daha sık görülebilir.

*Çözüm:* Daha sakin ırklardan kraliçeler kullanılarak veya mevcut kraliçenin değiştirilmesiyle koloninin genetik yapısı üzerinde çalışılabilir. Probiyotikler, arıların bağırsak florasını düzenleyerek genetik yatkınlıktan kaynaklanan saldırganlığı azaltabilir.

*4. Varroa Akarları:* Yüksek seviyede Varroa akarları, arıların sağlığını olumsuz etkileyerek onları daha savunmacı ve huysuz hale getirebilir.

*Çözüm:* Düzenli olarak Varroa akarlarının kontrol altında tutulması ve gerektiğinde tedavi uygulanması önemlidir. Probiyotikler, arıların bağışıklık sistemini güçlendirerek Varroa akarlarına karşı dirençlerini artırabilir.

*5. Nektar ve Polen Kıtlığı:* Gıda kaynaklarının azalması, arıların stres seviyesini artırarak saldırgan davranışlara yol açabilir.

*Çözüm:* Kıtlık dönemlerinde arılara ek gıda takviyesi yapılması veya kovanların daha zengin kaynaklara sahip bölgelere taşınması düşünülebilir. Probiyotik takviyesi, arıların sindirim sistemini destekleyerek besinlerden daha iyi yararlanmalarını ve stresle başa çıkmalarını sağlayabilir.

*6. Kışlatma Öncesi Dönem:* Kışın yaklaşmasıyla birlikte arılar yiyecek stoklamak ve kolonilerini korumak için daha agresif davranışlar sergileyebilirler.

*Çözüm:* Kışlatma öncesi arıların yeterli bal rezervine sahip olduğundan emin olunmalı ve kovanların kış şartlarına uygun şekilde hazırlanması sağlanmalıdır. Probiyotikler, arıların kış döneminde daha sağlıklı kalmalarına ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

*7. Yağmacılık:* Nektar kıtlığı dönemlerinde, özellikle yaz sonunda, arılar diğer kovanlardan bal çalmaya çalışabilirler. Bu durum hem yağmacı arıları hem de yağmalanan kolonideki arıları saldırganlaştırabilir.

*Çözüm:* Kovan girişlerini daraltarak ve kovanları sıkı kontrol altında tutarak yağmacılığın önüne geçilebilir. Probiyotikler, arıların kendi kovanlarını daha iyi savunmalarına ve yağmacılara karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olabilir.

*8. Koloni Nüfusu:* Büyük kolonilerde daha fazla bekçi arı bulunduğu için saldırganlık riski artabilir.

*Çözüm:* Koloni nüfusunun kontrol altında tutulması ve gerektiğinde kolonilerin bölünmesi düşünülebilir. Probiyotikler, büyük kolonilerdeki arıların arasındaki sosyal etkileşimi düzenleyerek saldırganlığı azaltabilir.

*9. İklim, Hava Durumu ve Zamanlama:* Sıcak, güneşli günlerde arılar daha aktif ve savunmacı olabilirler. Kovan kontrolleri serin ve bulutlu günlerde yapıldığında arılar daha sakin olabilirler.

*Çözüm:* Kovan kontrollerinin uygun hava koşullarında ve günün doğru saatlerinde yapılması önemlidir. Probiyotikler, arıların değişen hava koşullarına daha iyi adapte olmalarına ve stresle başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

*10. Kovan Stres Seviyeleri:* Çeşitli stres faktörleri (hastalık, parazitler, çevresel değişiklikler vb.) arıların saldırganlığını artırabilir.

*Çözüm:* Stres kaynaklarını belirleyip ortadan kaldırmak ve arılara uygun bakım sağlamak önemlidir. Probiyotikler, arıların stresle başa çıkma mekanizmalarını güçlendirerek genel sağlıklarını ve davranışlarını iyileştirebilir.

*11. Kovan Yerleşimi:* Kovanın konumu, güneş ışığı alma durumu, çevresindeki bitki örtüsü gibi faktörler arıların davranışlarını etkileyebilir.

*Çözüm:* Kovanların uygun yerlere yerleştirilmesi, yeterli güneş ışığı alması ve çevre düzenlemesine dikkat edilmesi önemlidir. Probiyotik takviyesi, arıların yeni ortamlarına daha kolay adapte olmalarına ve stres seviyelerini düşürmelerine yardımcı olabilir.

Arıların saldırgan davranışlarının altında yatan nedenleri anlayarak, uygun çözümler üreterek ve probiyotiklerin sakinleştirici etkisinden faydalanarak, hem arıların sağlığını hem de arıcıların güvenliğini sağlamak ve daha verimli bir arıcılık deneyimi yaşamak mümkündür.

Duran ATAK/CUMHA