Rusya Pres Altında
Rusya federasyonu !
Dünya nükleer haritasında baş sırada yer alan ve yarı başkanlık sistemi ile yönetilen bir ülke!
Güneyde Çin, denizden ABD ve Japonya, Karadeniz’den de Türkiye ile sınır komşusu.
17.098.246 km² ana topraklarına Sivastopol ve Kırım’ın tanınmayan bölgeleri de eklendiğinde 17.125.191 km²’lik yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesi konumundadır.
Geniş toprakları ile dünya yaşam alanının sekizde birini oluşturur.
Rusya 2021 yılı itibarıyla 145,9 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık dokuzuncu ülkesidir. Kuzey Asya’nın tamamına ve Doğu Avrupa’nın büyük bir kısmına uzanan Rusya, dokuz saat dilimine yayılır ve üzerinde çok çeşitli çevre ve yer şekilleri bulunur.
Rusya güçlü bir boksördür.
En güçlü yanı sol aparkatıdır.
Yani nükleer gücü !
Ayakları, mide kasları ve karaciğeri çok zayıftır.
Yani ekonomisi ve demografik yapısı nakavt olacak bölgeleridir.
Doğrusu bugün Rusya hem ekonomik, hem de askeri olarak ağır bir kuşatma altındadır.
Rusya’nın toplam nükleer başlık sayısı her ne kadar 6 bin 255 olarak açıklanıyor ise de gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğu bilinmektedir.
Ki bunların arasında Fransa büyüklüğünde bir kara parçasını tek başlıkla kül edebilme gücüne sahip 10 bin kilometre menzilli “termonükleer” füzesi “Satan 2’nin” aktif olduğu bilinmektedir.
“Satan 2”, ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombasından 2000 kat daha güçlü olduğu askeri otoritelerce ortaya konulmaktadır.
Diğer taraftan ABD, 6-9 Ağustos 1945’te Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı “Şişman Adam” lâkaplı nükleer bombalarla 220.000 kişinin ölümüne neden olan ve muhtelif tarih ve bölgelerde özellikle Müslüman kadınların ırzına geçip çocukları öldürüp bu ülkelere “demokrasi ihraç eden” dünyanın en başat ve barışçıl ülkelerinden biridir.(!!!)
Dünyanın şekillenmekte olan jeopolitiğinde Rusya ile Batı ve ABD arasındaki yeni çekişmelerin özellikle Ukrayna’da içine düştüğü sıcak iklim ateşlenirse geniş bir çevreyi etki altına alması kaçınılmaz olacaktır.
Ukrayna çekişmesi ile dünya ciddi bir jeopolitik paradigma yaşamakta, tarih sayfaları bu gibi değişikliklerin küçük kıvılcımlarla sıcak ve büyük savaşlara evrildiğini gösteren örneklerle doludur.
Özellikle Avrupa söz konusu çekişmeden çok büyük tedirginlik duymaktadır.
NATO on binlerce askerini Avrupa’ya nakletme kararı alırken ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’da ki diplomasi heyetlerini geri çekmesi soğuk duş etkisi yarattı.
Bu gibi diplomatik hareketlilikler her ne kadar sıcak çatışma işareti sayılabilecek ise de aynı zamanda diplomatik kart ve psikolojik savaşında bir manivelasıdır.
Bölge ülkelerinde de Türkiye dahil çok ciddi hareketlenmelerin olduğu görülmektedir.
Türkiye Cumhurbaşkanı R Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ukrayna krizi çerçevesinde Türkiye’ye davet etmesi akabinde Kremlinden yapılan açıklamada Putin’in daveti kabul ettiğini ve Türkiye’ye geleceğini duyurması manidardır.
Putin, Deli Petro’dan sonra Rusya’yı ayağa kaldıran ve yayılmacı hale getiren dünya ve Rus tarihine adını altın harflerle yazdıran bir liderdir.
NATO’nun “bölgeye ilave Hırvat askeri takviyesi talebinin” duyulduğunu hatırlatan Hirvatistan lideri Zoran Milanovic, “Ben Hırvat ordusunun başkomutanıyım, Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın alevlenmesi durumunda Hırvat ordusunun tüm üyelerini geri çekeceğiz. Bölgede Hırvat ordusuna ait bir askerin bulunmasını istemem.” diye konuştu.[1]
Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Kay-Achim Schönbach, Rusya-Ukrayna krizi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in gerçekten istediği şeyin “eşit düzeyde saygı” olduğunu söylemesi üzerine onu öven bu sözlerinin ardından gelen tepkiler akabinde görevinden istifa etmek mecburiyetinde kaldı.[2]
Almanya-Rusya ilişkileri istifa eden generalin dışında da Batı kulübüne mugayir diplomasi ile yürümekte ve bu politikaları ile Almanya ve peşinden sürüklediği bir çok AB üyesinin Rusya ile genel bir çatışmanın içinde yer almak istemedikleri aleni olarak dillendirilmektedir.
İngiltere’nin Ukrayna egemenliğine verdiği desteği yineleyen Boris Johnson, “Rusya, Ukrayna’ya hangi ölçekte olursa olsun herhangi bir saldırı yaparsa bu sadece Rusya için değil, dünya için de bir felâket olur.” açıklamasında bulundu.[3]
Diğer taraftan Biden, ABD’nin başa çıkamadığı son yirmi beş yılın en yüksek enflasyonu, yüksek sosyo ekonomik istikrarsızlığını, iç ve dış dünyadaki prestij kaybını örtebilmek için Ukrayna krizini aşırı derecede sahiplenmekte, iç siyasetteki oy kaybını mezkür krizle örtmeye çalışmakta ve iç kamu oyunun dikkatini Amerika dışında tutmaya gayret ettiği gözden kaçmamaktadır.
Ukrayna krizi paralelinde eş zamanlı ortak düzenlenen tatbikatta Rusya, İran ve Çin Halk Cumhuriyeti Basra Körfezi civarında ortak deniz tatbikatı yapacak.
Açıklama Rus ordusuna ait Pasifik Filosu’ndan yapıldı. Tatbikata katılacak kruvazör ve gemiler de İran’ın Çabahar Limanı’na demir attı.[4]
Batıdan ABD, doğudan Çin’in ipek böceğinin dut yaprağını tırtıklaması gibi kıtır kıtır yiyerek Rusya’ya yaklaşmalarının altında son derece zengin ve geniş Rus coğrafyasının yattığını sağır sultan bile bilmektedir.
ABD ve Çin ya pasifikte geniş bir savaşa tutuşup yandaşları ile kendilerini ve dünyayı kaosa sürükleyecek ya da ikisi birlikte Rusya’yı ekonomik olarak çöktürüp geniş Rus topraklarını ve zenginliklerini birlikte paylaşmak cihetine gideceklerdir.
Böyle bir durumda “Rusya nükleer gücünü” kullanma konjonktür ve mentalitesini uhdesinde barındırabilecek midir.
Kim bilir?
Ya da bu gün olduğu gibi Rusya ve Çin birlikte hareket ederek ABD’nin ekonomik çöküşü ile Çin’in 2030’ lar da yükselen ekonomisi ve askeri gücü öne çıkartılarak dünya ekonomik yollarını ABD’nin elinden alıp hakimiyeti ele geçirmesi ile güç dengesini değiştirip yeni bir dünyanın başlangıcına imzamı atacaklardır.
Birinci ve ikinci dünya savaşlarında savaşan her iki tarafa kredi sağlayan batılı finansör aileler bugün Çin’e destek vererek yeni bir dünyanın temellerini atmak istiyor olabilirler.
Gidişat bu yöndedir!
Saldırı ve kuşatma altında olan Ukrayna’dan ziyade Rusya’dır.
Rusya kendisini saran bu kuşatmayı çok iyi gördüğünü anlamış olduğunu İngiltere’nin yanı başında konuşlandırdığı askeri birliklerinden, Ukrayna ve çevresine yığdığı ciddi askeri gücünden, İran’ı yanından ayırmayıp Doğu Akdeniz ve çevresinde meydana gelebilecek muhtemel çatışmalarda İran ordusunu özellikle kara gücü olarak kullanmak isteyeceğinden, Çin ile yaptığı ortak tatbikat ve yeni ticari ve boru hatları antlaşmalarından, Akdeniz’deki Lazkiye üssünü her geçen gün daha da genişleterek vaziyet almasından anlaşılmaktadır.
Batı’nın Rusya ile süren Ukrayna çekişmesinde her iki tarafın da süreci askeri kartlara dökmelerinin ardından düçar oldukları kuyudan diplomasileri ile tedrici olarak çıkmaya çalışmaları en doğru yol olarak gözükmektedir.
Batının Ukrayna’da atacağı bir hovarda adımdan etkilenme oranının azami %30’lar seviyesinde kalacağı, Rusya’nın Ukrayna da atacağı bir yanlış adımdan ise etkilenme oranının % 70’ler seviyesinde hissedileceği ve hatta Moskova’nın bile sarsılabileceği Rus diplomasisi tarafından düşünülüp öyle icraata konulmalıdır.
Batının Avrupa ve Ukrayna’ya kaydırdığı kuvvetlerden doğacak maliyetin Batı zenginliği ve savaş bütçeleri üzerinde bırakacağı etki ile Rusya’nın yanı başındaki Ukrayna’ya sevk ettiği 100 bin kişilik ordunun olmayan Rus ekonomisi üzerinde bırakacağı maliyet ve tahribat birbiri ile asla mukayese götürmez oranlarda etkiye sebebiyet vereceği aşikâr olmakla birlikte fakir Rus halkının bu maliyeti karşılayacak ve absorbe edecek güç ve takat da olmadığı aleni olarak bilinmektedir.
Savaş çıkarmı çıkmaz mı tahmini bir tarafa sahada çok ciddi bir gerçekliğin somutlaştığını söylemek asla abartılı olmayacaktır.
Saygılarımla.
Kaynakça.
1)https://www.evrensel.net/haber/453522/hirvatistandan-nato-aciklamasi-ukrayna-rusya-savasi-cikarsa-askerlerimizi-cekeriz
2-) https://www.yenisafak.com/dunya/alman-komutan-putini-oven-sozleri-nedeniyle-gorevinden-istifa-etti-3731465
3-)https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ingiltere-basbakani-johnson-rusyanin-ukraynaya-saldirisi-felaket-olur/2480776
4-)https://www.youtube.com/watch?v=4-A1EfHCIjE
YORUMLAR