SAKSISEVERLER

Bay Ekrem saksıyı çalıştıramadı. Teröristler çalıştırdı.

Saksıya bomba gömdüler ve İstiklâl Caddesi’ni kana boyadılar.

Bu durumda tenkidler, kem sözler Ekrem’e söylenir değil mi?

Hayır onlar saksı polemiği yapıp durdular, el’ân da yapıyorlar.

Bu saksısever baylardan biri var ki iflah olmaz bir polemikçidir.

Yazı başlığı bile SAKSI…

Saksı deyip geçmiyin. Aslında önemli bir şey.

Yalnızca çiçek dikilmez saksıya.

Terörist bomba da eker, sonra booom diye patlar, bir sürü çiçek (!) açar…

Saksı deyip geçmiyin. Aslında önemli bir şey.

Yerli – yabancı kıyamet gibi turistiyle, alışveriş merkezleri, konsolosluklarıyla fevkalâde kıymetli bir caddeyi daraltmaya, insàn bunaltmaya da yarar saksılar…

O konsolosluk binaları, Osmanlı saadet devrinde payitaht (başşehir) İstanbul’da büyükelçilik binalarıydı.

Cumhuriyet bozkırın ortasındaki Engürü kasabasını başşehir yaptı, Engürü oldu Ankara, güzelim payitaht İstanbul hatıralarıyla birlikte tarihe gömüldü.

O ucube saksılar büyükelçiliklerin de asabını bozmuştu. Hem güvenlik zaafiyeti yaratıyor., hem payitahtın hatıralarının içine ediyorlardı.

Ekrem’den rica ettiler ama Ekrem taş duvar. Duymadı, görmedi, dinlemedi. Saksı şarttı. Saksıyı çalıştıramayan Ekrem, saksılarıyla meşhur olmak istiyordu.

Başarılı da oldu. Artık meşhur tarihî İstiklâl Caddesi yerine SAKSI CADDESİ diyebiliriz…

Geçenlerde bir sade vatandaştan işittim. “Ağabey, o saksılı cadde eskinin Pera dedikleri semtindeydi değil mi?” diye sordu bana.

Aferin Ekrem. Aferin Yılmaz. Saksıseverliğinizi tebrik ederim…

Argoda “saksıyı çalıştırmak” kafayı çalıştırmak, şuurlu, akıllı işler yapmak demek. Ekrem’le Yılmaz; bu lafı işitmiş ama mánâsından gafil kalmışlar.

Saksıyı çalıştıramıyorlar. Yılmaz “ben ondan daha saksıseverim” diyor ama onun saksısı da fasafiso ile dumur olmuş vaziyette.

Yahu şu memlekette bir tane aklı başında saksısever çıksa, vallahi şu takma dişlerimi kıracağım. Yuh yàni, yuh be.

* * *

Saksısever Yılmaz’ın gazetesinden başka bir isim (Necati Doğru) bütün iktidar karşıtlığına rağmen oldukça dürüst yazmıştı:

“Batının aklına bak! Peşinen hata bekliyor. Alman televizyon kanalı Phoenix muhabiri İstiklâl Caddesi’nden “terörle ilgili” yayın yapıyordu. Almanya’daki stüdyodan haber sunucusu İstiklâl Caddesi’ndeki muhabire; “Patlama oldu 6 kişi öldü, 81 yaralı var. Türkiye’nin iç siyaseti için şimdi bu ne anlama gelir? Yetkililerin Kürtlere karşı daha sert adımlar atacağını düşünebilir miyiz?” diye sordu.

Muhabir cevap verdi: “Evet bunu öyle görebiliriz. 2015 seçimlerinde de maalesef benzer senaryolar görmüştük. Hem Meclis’teki Kürt partisi hem PKK terör örgütüne karşı iç siyasi çatışmanın yaşanabileceğini düşünebiliriz, bu oldukça kesin.”

Bekliyorlar. Bölünme olsun! İktidar akıllı olmalı! Başka Türkiye yok.”

Sayın Necati Doğru’ya tek itirazım, son cümleyi “îktidar (akıllı olmalı)” yerine, “hepimiz çok akıllı olmalıyız, başka Türkiye yok” diyerek yazmamasıdır.

Keşke şu kin ve nefreti bir kenara koyup hakikaten akıllı şuurlu olabilsek. Hasseten şu kötü günlerde. 17.11.2022