Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Dr. Muharrem Avcı

SEKSEN BEŞ MİLYONUMUZU YASA BOĞAN DEPREM

ON ÜÇ MİLYON VATANDAŞIMIZI DOĞRUDAN ETKİLEYEN VE SEKSEN BEŞ MİLYONUMUZU YASA BOĞAN DEPREM

Başkent Postası’ nın saygıdeğer izleyicileri, öncelikle hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Mart-2023 haftasının ortasındayız. Istırabımız daha da derinleşiyor… Zaman dendiği gibi ilaç olmuyor yaramıza. Ders alıyor muyuz derseniz olup bitenden? Hiç zannetmiyorum. Her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakıyor.
Belki bu depremin akılda kalıcı en somut ifadesi; moloz yığını haline gelmiş binanın önünde ateşin etrafında ısınmaya çalışan ev sahibi ile kiracının ortak duası;
“ çok şükür canımız sağ Allah’ım” dı..
Büyük bir korku içerisinde uyandık 06 Şubat 2023 Pazartesi sabahına. Gerçi saat 04.20 civarı evimizin cam ve çerçevesiyle kapılarımız şangır şangır sallanmış, bir yerlerde bir deprem olduğunu anlamıştık ama nerede ve nasıl olduğuna dair bir fikir sahibi değildik.
Koştuk TV.’ nin başına büyük bir heyecanla. Kahramanmaraş merkezli bir deprem olduğunu, gün henüz ağarmadan öğrenmiştik.
Olayın büyüklüğü bizi çok tedirgin etmiş fakat on bir ilimizi etkileyecek düzeyde olabileceğini asla düşünememiştik.
Hava aydınlandıkça, ilk görüntülerde korkunç yıkım manzaraları yansıyordu ekrana, deyim yerindeyse, taş taş üstünde kalmamıştı koca şehir merkezinde…
Allah yar ve yardımcımız olsun sabırlar ve baş sağlığı dileriz sözleri döküldü dilimizden.
İlerleyen saatlerde öğrendik ki nerdeyse Güney doğunun Akdeniz tarafındaki tüm illeri, ilçeleri ve köyleri göçük altında kalmıştı.
Büyük bir felaketti. Belki de milenyumun en büyük deprem faciasıydı.
Elbette uluslararası yardım kuruluşlarına çok iş düşüyordu ama Türkiye öncelikle kendi yaralarını sarmak için seferber olmalıydı.
Oldu da…
Bütün illerimiz, resmi ve gönüllü tüm kaynaklarını seferber etmişlerdi. Ama…
Ana problem; yollar ve yaşanan kaostu.
Yollar perişan haldeydi, yer yer çökmüştü. Bir hikâye anlatılıyordu kulaktan kulağa;
“ Sakarya ve Düzce depremlerinde de gördük; bütün yollar fay hattı üzerine yapılıyormuş dolayısıyla çöküşler bundanmış.”
Öte yandan herkes aynı anda yardıma koştuğundan olmalı, trafik felç durumda. Yardımlar yerine ulaşmada gecikiyor gibi.
Yaşanan kargaşa ise, hat safhada…
Mağduriyetin yaşandığı alan çok geniş, nüfus çok kalabalık.
Evi başına yıkılmayanlar ile canını sokağa atabilenler kurtulma şansına sahip olabilmiş.
Bir de, arama kurtarma timlerinin fedakârca mücadeleler sonucu hayata kazandırdığı göçüklerin altından canlı çıkarılanlar…
Herkes panik içerisinde ne yapacağını bilemeden sağa sola koşuşturuyor…
Ağıtlar, ağlamalar ve çığlıklar havayı daha da kasvetli hale getiriyor…
Kriz yönetimi ve afet yönetimi ise sadece kitaplarda…
Gönül dostlarımız var, arkadaşlarımız var bu on bir ilimizde; onların, sağlık haberlerini aldıkça mutluluktan uçuyor, ulaşamadıklarımızdan umut dolu haberler almayı bekliyoruz.
Her şeyden önemlisi ise, bu topraklarda bin yıllık birlikte yaşamışlığımız, bedeller ödemişligimiz ve müşterek kıymet hükümlerimiz var.
On üç milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen ve seksen beş milyonumuzu yasa boğan bu depremden birbirimize sımsıkı sarılarak kurtulacak dimdik ayağa kalkacağız inşallah…
Özellikle yaşadığımız coğrafyanın her metre karesinin deprem kuşağı üzerinde olduğunu düşünerek, depremle yaşama bilinci içerisinde davranmayı öğreneceğiz.
Bu travmayı çarçabuk atlatıp, hayata yeniden dört elle sarılacağız.
Sağlık ve huzur dolu günler dileklerimle…

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER