Ülkemizin birçok sorunun yanında bir tanesi de kontrolsüz çoğalan sokak hayvanlarının oluşturduğu tehlike.
Uzun zamandan hem şehir hayatında, hem de kırsal kesimde tartışılan başı boş köpek sorunu ile ilgili nihayet TBMM de yasa çalışmaları başladı. Doğal olarak konu hassasiyeti dolayısıyla hem hayvan hakları savunucuları, dernekler ve sivil toplum kuruluşları ile siyasi partiler arasında yoğun tartışmalar yaşanıyor.
Bir yandan başı boş köpek saldırıları sonucu zarar gören aileler, diğer yandan yaşam hakkının kutsallığına vurgu yapan hayvan hakları savunucuları arasında ve TBMM de konuşulmaya devam ediyor.
Sahipleri tarafından terk edilen evcil hayvanlar ile halk tarafından sokağa bırakılan hayvanların kontrolsüz üremesi, sayılarının her geçen gün artması, ayrıca gözle görülür bir şekilde çevreye zarar vermesi, sağlık açısından tehdit oluşturması, insanlara saldırması büyük bir sorun haline geldi.
Ayrıca virütik hastalıkların hayvanlardan da insanlara geçmesi, aşılamanın yapılamaması sonucu toplumumuzda ciddi sağlık sorunlarının oluşmasına, kötü muameleye maruz bırakılan hayvanların hayvan hakları savunucuları tarafından çeşitli haklı protestolar yapılması durumu göz önüne alındığında bir an önce önlem almayı zorunlu hale getirmektedir.
Son zamanlarda çocuklara, kadınlara, yaşlılara saldıran sokak köpeklerinin videolarının sosyal medyada yer alması, birçok trafik kazalarına sebebiyet vermeleri dolayısıyla insanları korkuya sevk etmekte ve soruna bir an önce çare bulunması için hükümete çokça baskı yapılmaktaydı. Bu baskılar sonucu Hükümet kolları sıvayarak bir yasa taslağı hazırlattı ve TBMM de gündeme alınarak tartışılmaya başlandı.
Şehir yaşamının başıboş hayvanlara uygun olmadığı bir gerçek. Aç hayvanların çöp kutularından yiyecek aramaları sebebiyle bir çok sağlık sorunun ortaya çıkması, çevresel faktörler açısından olumsuzluk meydana getirmeleri, hijyen ve taşıdığı çeşitli hastalıkların topluma zarar verme ihtimali bir yana diğer taraftan insaların bir kısmının hayvanlara kötü muamele göstermeleri, insanlık suçu işlemeleri de başka bir sorun.
Peki ülkemizde sorun haline gelen bu konuda çözüm üretmek niçin bu kadar keskin hatlarla bizleri ayrıştırıyor? Hayvan severler, bazı hayvan haklarını savunan dernek ve sivil toplum kuruluşları ile hükümetle beraber muhalif siyasi partiler orta noktada niçin buluşamıyorlar?
Sebeplerden bazısı; çözüm üretme taraflısı olmayan müzmin muhalif ”istemezükçüler” anlayışının yanında sosyal medyada hükümete yakın hesapların iddia ettiği gibi olayları organize ettiği söylenen mama fabrikalarının olması, öteki tarafta uyutarak ötenazi uygulayarak kökten yok etmek isteyen iktidar cenahının olması.
Bu iki kesimin durduğu yeri değiştirerek ortak noktada buluşma zamanı.
Çözüm önerisi olarak ileri sürülen yaygın ve sürdürülebilir kısırlaştırma iyi bir çözüm olamazsa da uyutmaktan daha insaflı bir tutum olabilir. Ancak sokak hayvanlarının kontrolsüz üremelerin önüne geçmek için kaçınılmaz bir gerçek olarak orta yerde duruyor.
Merkezi hükümet, Belediyeler, hayvan hakları savunucuları iş birliği yaparak, barınaklarda sağlıklı koşullarda can dostlarımızı muhafaza edebilirler. Ayrıca toplum eğitici materyallerle bilgilendirilerek endişeler giderilebilir. Aklımızı kullanıp akılcı çözümler üretmek o kadar da zor değil. Yeter ki iyi niyet olsun.
Saygılarımla…
YORUMLAR