Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
MURAT GENÇ

Sosyolog Yazar Süleyman Uğurlu ve   “Teslimiyette Acele Etmek “

 Sosyolog Yazar Süleyman Uğurlu ve   “Teslimiyette Acele Etmek “

Yazar aylık İslami ve siyasi dergileri için bu ay kaleme aldığı makalede “hayırlı İşlerde neden acele etmeliyiz ” konusunu irdeledi. Bu yıl  “Ramazan Teslimiyettir” teması üzerinden çalışmalar, konferanslar , iftar davetleri ve etkinlikler düzenleyen yayınevi için bir makale kaleme alan deneyimli yazar Uğurlu çok önemli bir konuya değindi. 

Genelde yazarlardan kısa kısa alıntı yaparak asıl siteye yönlendirdiğim makalelerin aksine , konunun önemine ve Ramazan ayının atmosferine uygun olduğu için yazardan ve yayınevinden izin alarak tamamını paylaşmak istedim.

Sosyolog Süleyman Uğurlu’nun kaleminden …

TESLİMİYETTE ACELE ETMEK

Hayatımız boyunca farklı karakterdeki insanlarla karşılaşıyor bazılarıyla birlikte yaşıyoruz. Aynı anne-babadan olan aynı eğitimden geçmiş olan çocuklar dahi birbirinden farklı karaktere sahip.

Ancak tüm insanların insan olması hasebiyle ortak özellikleri de vardır ki biz buna “fıtrat” diyoruz. İçgüdülerin tezahürleri ve kişi üzerindeki etkisi farklı olmuş olsa da içgüdüler, insan fıtratını yansıtmaktadır. Bununla birlikte Allah Subhanehu ve Teâlâ bize insanın bir takım özelliklerinden de bahsetmiştir. Mesela; insan, acelecidir.

[وَيَدْعُ الْاِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَٓاءَهُ بِالْخَيْرِؕ وَكَانَ الْاِنْسَانُ عَجُولاً] “İnsan, hakkında hayırlı olacak şeylerin gelmesi için dua ettiği gibi şer olacak şeylerin gelmesi için de dua eder. Çünkü insan, çok acelecidir.”[1]

Garip değil mi? Hayrı anladık da şer için kim dua eder ki?

Şer için dua etmenin acelecilikle bağlantısını kurduğumuzda aslında resim ortaya çıkmaktadır. O fıtrattan gelen seslere kulak verdiğinde bir şeyin hemen yapılmasını hemen elde edilmesini ister. Çünkü içgüdüler tıpkı bir bebek gibi doyurulmayı bekler. Doyurulmadığı zaman huzursuz olur ve insanın dengesi bozulur. Bu tür durumlarda fikir ile içgüdüler şiddetli bir mücadeleye girer. Bazen fikir kazanır bazen içgüdü ya da içgüdülere fısıldayan şeytan!

Bir işte acele etmek mi yoksa temkinli davranıp şartları değerlendirdikten sonra davranışa geçmek mi gerekir? Ayet ve hadisleri inceleyen kimse aslında her ikisini de bulabilir. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bazı durumlarda aceleci olmayı yermiş iken bazı durumlarda acele edilmesini emretmiştir. Tirmizi’nin naklettiği hadiste Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Dikkat ve temkinle hareket etmek Allah’tan, acele etmek ise şeytandandır.”

“Acele işe şeytan karışır.” atasözü de sanırım bu hadisten ilham alınarak söylenmiştir. Yani acele etmek iyi bir şey değil; bunu anladık. Ancak her işte aynı durum söz konusu değildir. Nitekim Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bazı işlerde de acele edilmesi gerektiğini söylemiştir ki en meşhur hadis; “Hayırlı işlerde acele ediniz!” hadisidir.

Bir şekilde bu hadis evliliğe indirgenmiş ve evlilik harici kullanımdan kaldırılmıştır. Oysa “hayr” İslâm’ın tüm emir ve yasaklarını kapsar; sadece evliliğe hasredilemez! Haram olan bir şeyden uzaklaşmak, onu terk etmek hayrdır. Dolayısıyla onda acele etmek elbette gereklidir. İçkinin haram kılındığını öğrenen sahebenin tutumlarını hatırlayalım… İbn-u Cerir, Ebu Burayde’den rivayet etti:

“Biz üç dört kişi, Ramle’de şarap masasında şaraplarımızı yudumluyorduk. Derken ben kalktım ve Rasulullah’ın yanına gittim. Yanına girdiğimde içkiyi haram kılan ‘Ey iman edenler hamr ve kumar… Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?’ ayeti nazil oldu. Hızlı bir şekilde şarap masasında bıraktığım arkadaşlarımın yanına döndüm ve onlara yeni inen ayeti “Artın bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” kavline kadar okudum. Beni dinleyen arkadaşlarımdan kimisi bardaktaki şarabın yarısını içmiş diğer yarsını içmek için de dudağına götürmüştü. Beni duyar duymaz içki içmeyi bıraktılar, bardaklarındaki içkileri döktüler ve ‘Rabbimiz vazgeçtik’ dediler.”

Güzide sahabe “artık bundan sonra şarap yok, bari şu son yudumu da alayım sonra vazgeçeyim” demedi. Şarap bardağı dudağındayken onu terk etti ve döktü. Hayırda acele etmek işte böyle olmalı.

Allah’ın emirlerini yerine getirmek de hayırdır ve acele edilmesi gerekir.

[يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ] “Onlar Allah’a ve ahirete inanırlar, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde birbirleriyle yarış ederler. İşte bunlar salihlerdendir.”[2]

İnsan hayatı sandığının aksine çok kısa. Dönüp geçmişe bir bakın; geçmez dediğiniz yılların nasıl hızla akıp gittiğini göreceksiniz.

[قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْاَرْضِ عَدَدَ سِنٖينَ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْماً اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَسْـَٔلِ الْعَٓادّٖينَ قَالَ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا قَلٖيلاً لَوْ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ اَفَحَسِبْتُمْ اَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَاَنَّكُمْ اِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ] “Allah, ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye soracak. Onlar da: ‘Bir gün veya bir günden daha az bir süre kaldık; istersen sayanlara sor’ diye cevap verecekler. Allah şöyle buyuracak: ‘Doğrusu siz, çok az bir süre kaldınız. Keşke bunu vaktiyle bilseydiniz! Yoksa bizim sizi boşuna yarattığımızı, sonunda bizim huzurumuza geri döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?’”

Bir gün ya da bir günden daha az bir hayat için ahiretimizi kaybetme riskimizin olduğunun farkında mısınız? Dünya hayatını nasıl görüyoruz; vazgeçilmez mi?

[اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزٖينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِؕ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهٖيجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَراًّ ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماًؕ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَدٖيدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌؕ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ] “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.”[3]

Ramazan ayını yarıladığımız şu günlerde hayatımızı bir kez daha gözden geçirmemiz gerekir. Önceliklerimiz, Allah ve Rasulü’nün bildirdiği öncelikler mi? Acele ettiğimiz şeyler gerçekten acele edilmesi gereken şeyler mi? Acele etmemiz gereken işlerde gerçekten acele mi ediyoruz yoksa tehir mi ediyoruz? İbrahim gibi teslim olabiliyor muyuz?

[اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ] “Hani Rabbi ona (İbrahim’e) ‘teslim ol!’ demişti. İbrahim de ‘Teslim oldum âlemlerin Rabbine!’ demişti.”[4]

İbrahim Aleyhi’s Selam gibi olabilmek…

Hiçbir tereddüt göstermeden, hesap yapmadan, geleceği düşünmeden “teslim oldum” diyebilmek…

Teslimiyette aceleci davranmak…

İşte mesele bu!

Son nefesimizi ne zaman vereceğimizi bilmiyoruz. Yarın ne ile karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz. Unutmayalım ki Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi “Yarıncılar/erteleyenler helak oldu.”

Biz de helak olmak istemiyorsak o zaman tüm hayırlarda acele edelim. İbrahim Aleyhi’s Selam gibi teslim olalım ve teslimiyetin gerekliliklerini yerine getirelim. Acele edelim…
___
#RamazanTeslimiyettir
#RamazanTeslimiyetZamanı

[1] İsra Suresi 11
[2] Al-i İmran Suresi 114
[3] Hadid Suresi 20
[4] Bakara Suresi 131

Aktif link : https://kokludegisim.net/makaleler/teslimiyette_acele_etmek

060633 img 20220422 055457

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER