Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Terbiyesiz atasözü (!)

İnsan yaşadıkça neler görüyor… Her hayat (hele uzun hayatlar) cilt cilt kitaplar gibidir. Bu yüzden bendeniz hâtırát kitaplarını severim. Büyük adamların, münevverlerin hâtırátında nice faydalı bilgiler ve hikmetler var.

Atasozünde terbiyesizlik olur mu? Düşünmedim düne kadar lâkin olsa bile bizim dünkü yazımıza başlık yaptığımız “mal canın yongası” sözü hiç de terbiyesiz ya da çirkin, mantıksız, insana hayá ettirecek cinsten değil, hattâ dün de belirttiğimiz gibi doğruluk payı fevkalâde yüksek bir söz.

Düne kadar kimi sivri çıkışlarına sabrettiğim biri, önce damdan düşer gibi “atasözleri ikiyüzlüdür sevmem, Türk atasözleri tekrar ediyorum iki yüzlüdür, birbirini naks eden bir sürü atasözü… Nefse uygun olanını seç” cümleleriyle girizgah yaptı ve sonra yazımdaki başlıktan “mal canın yongası” atasözünün dini olarak da yanlış olduğuna dair ahkâm kesmeye başlayıverdi.

Anlaşılan ya yazımızı tam okumamış, ya da hiç anlayamamıştı…. Geçenlerde tarihçi bir meşhur hoca da, cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Han hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) devleti iyi yönetemediğinden bahsediyordu. İz’ân bir tarafa, adamda insaf da yoktu…

Dinî cihetiyle de yanlışı şöyle anlatmaya çalıştı o kişi: “mal canın yongası olsa sahabelerin meşayihin haletini nasıl.açıklayacağız? Müthiş.terbiyesiz bir atasözü…”

Biçim olarak (muhteva değil) zındık Ali Şeriati’nin “Muhammed’i Tanıyalım” kitabında háşa sümme háşa Allah için “Allah iki yüzlü bir Janus” derken pekiştirmek içün “hakiki Janus” demesini hatırlattı bana.

Bu arkadaş da atasözlerimize iki yüzlü dedikten mâadâ bir de bizimkine “müthiş” pekiştirmesiyle “terbiyesiz atasözü” diyor, literatüre de yeni bir tâbir katıyordu…

Devam edelim: “Ayrıca örnek de olmuyor. İnsan canından verir mi? Para mal rezil şeyler. Efendimiz dedi ki, beni seven fukaralığa hazır olsun.” (Biraz para ver şu fakire desen bakalım ne der böylesi?)

Bendeniz yazdıklarını sabırla okuyordum ama demek ki nefsimiz hálâ ham ki, sonunda kırıcı oldum; “…..iyi misiniz?” dedim. Mukabele olarak, “Şöyle sorayım Sahabeler meselâ mallarından verince acı mı çekiyorlardı? Veya meşayih efendilerimiz? Atasözü bunu ima ediyor… Veya bilerek fukaralığı seçenler?”

Ona bahsekonu dünkü yazımı bir kez daha okumasını salık verip mükerreren ihsandan bahsettim. Yàni zengin olmanın Ehl-i Sünnet itikadında  kötü olmadığını, zenginlerin ihsanda bulunabileceğini, söyleyip ardından da atasözünün anlamını şerh sadedinde,

“yonga, talaş gibi cisimlerden koparılan kırıntılardır, mal da insan nefsinden (canından) koparılan küçük parçalara teşbih edilmiştir. İnsan para kazanmak için (haramzade değilse) bir sürü emek harcar, sonra meselâ arabası bozulur yedek parçaya, tamircilere para vermek zorunda kalır, veya evine hırsız girer hîn-i hâcette lazım olur diye biriktirdiklerini çalar, bunlar nefse ağır gelir. Atasözünün muradı da o ağırlığı anlatmak. Zira hiçbirimiz evliya değiliz, elbette zátıâlilerini bilemem” falan dedim.

Cevaben, “Sadaka malûm iyidir hoştur ama hedef; ver(il)ecek sadakanın gülümsemeden gayrısının elinde kalmamasına kadar vermektir. Mehmet Şevket Eygi ağabey sadaka verirken Allah’ın rızasını ummak bile derece düşüklüğünü işaret eder… der, isar kavramını işaret buyururdu… Bir de bu kavramla ilgili makale buyursanız. Bol sadaka verenler utansalar” dedi.

Ismarlama yazmıyorum ve bendeniz bir hocaefendi de değilim. Merhum üstad Mehmed Şevket Eygi ağabey gibi derin bir dinî bilgim de yok. Bu yüzden haddimi bilir, hangi konularda ahkâm kesip kesemeyeceğimi kestirebilirim… Amma ve lâkin madem ki konu buraya geldi birkaç cümle ile bahseyedeyim,

İSAR, sözlükte bir şeyi veya bir kimseyi diğerine üstün tutma, tercih etmek mânasına gelir. İslâm ahlâkı menşeli bir tâbirdir. Dini cihetiyle de, güzel ahlâkta ve takvada «vera derecesine» ulaşan bir mü’minin, kendi muhtaç olsa bile sahip olduğuklarından başka Müslümanların ihtiyacını karşılaması, diğergamlık, nefsinden (başkası için) fedakârlık” demektir.

Büyük İslâm şairimiz Nâbî ne güzel der:

Sâyîde olsa çerhe ser-i tûde-i günâh
Düşmez gubâr-ı naks yem-i rahmet üstüne

Yàni, “Ne kadar günah işleyip isyan etsen de Allah’ın rahmet dairesinde bir nakısaya sebebiyet veremezsin” O hâlde ey nefs gel yeter artık, şu gidişatına bir çeki düzen ver…

Kardeşlerimle tartışmak, tartışırken nefsimi savunmak istemem, bundan Allah’a sığınırım. Lâkin yazılarımdan hiç de kasdetmediğim bir mánâ çıkarılmasına, hele hele bunun gayrisamimi yapılmasına çok içerlerim. Hakkımı helâl etsem de üzülürüm, gönül koyarım. 08.01.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER