Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Tevânâ buved, her ki dânâ buved

Bin yıllık millî öz Türkçe yazımızın (Osmanlıca diyoruz şimdi) yasaklanması eğitimi kolaylaştırmak için yapılmamıştı. İşin doğrusunu yıllar sonra bizzat İsmet İnönü itiraf etmiş, “biz bu inkılâbı kolaylık için falan yapmadık, tarihle (Osmanlı ile) irtibatı kesmek için yaptık” demişti.

Yàni muhterem okur, İslâmî kimliğin ve kültürün belini kırmak, büyük bir kopukluk meydana getirmek için yapılmıştı o devrimbazlıklar…

Bin yıllık yazımızı ve dilimizi yeniden okullarımızda okutalım dediğinizde kıyametler koparan bir gürûh-i lâ yüflihûn vardı. neyse ki veya çok şükür ki onları hâlâ dinliyor değiliz. Osmanlıcanın okullarda okutulması konusundaki olumsuz tartışmaların tamamında kötü niyet vardı çünkü.

Birileri Müslüman çoğunluğun kültür bakımdan bilgilenmesini, kalkınmasını, eski kitapların, arşivlerin halk tarafından okunmasını, arızî dönemin ebediyyen kapatılıp “devamlılığa” dönülmesini istemiyor!.

Halk Osmanlıcayı öğrenince elbette bir gün gelecek millî yazımızla gazeteler, dergiler, kitaplar yayınlanacaktı. O mendeburlar bunu isterler mi hiç? Lâkin istemeseler de oldu.

Osmanlıca karşıtları, faydalı bilginin güç, kuvvet olduğunu, Türkiyeyi ilerleteceğini neden kabul etmiyor, anlamak istemiyor? Beyinsizler mi yoksa hainler mi?

Ülkemizde yaşayan Rumlar asırlar boyunca Türkçeyi Grek alfabesiyle, Ermeniler Ermeni alfabesiyle yazıp okumuşlardır.  İlim ilimdir, bilgi güçtür. Yazımızın resmindeki kitap ne kadar da manidardır.

Yunanistanlı araştırmacı Evangelia BALTA hanım, Karamanlidika Bibliographie Analytique isminde bir eser yazarak Karamanlıca (yâni Grek harfleriyle yayınlanmış Türkçe) kitapların kataloğunu hazırladı ve yayınladı. Böyle bir araştırmayı bir Müslümanın yapmış olsaydı çok daha iyi olurdu.

Bir grup vatandaş, Göktürk alfabesini öğrense, sonra ilmî araştırma yapsa kötü mü olur, iyi mi olur?

Mehmed Şevket Eygi üstad yazmıştı, bir zamanlar İran’da bütün ders kitaplarının kapağında Firdevsî’nin “Kim ki, bilgili oldu, o güçlü oldu” (Farsça orjinalı: Tevânâ buved her ki dânâ buved- Güçlü olur her kim bilgili ise.) sözü yazılıydı.

Bizim kitaplarda M. Kemal paşa resmi vardır. Gûya putperest değil Müslümanız.

Türkiyede Müslümanlar çoğunlukta ama faşist baskılar sonunda cahil ve yetersiz bırakıldık. Dinimize aykırı şeyleri bile benimser olduk.

Vesayetçi egemen azınlıklar yüzünden (Allah topunu kahretsin) yavrularımıza medenî ülkelerde, Avrupa’da, Japonya’da, Çin’de, Tayvan’da, Singapur’da, Yeni Zelanda’da olduğu gibi iyi ve güçlü bir eğitim veremedik, verdirtmediler.

Müslümanları şifahî toplum statüsünde bıraktılar. Bu saatten sonra Şifahi toplum (sözlü toplum) seviyesinden «Yazılı Toplum» (yalnız konuşmayıp yazabilen, esaslı eserler üretebilen bir toplum) seviyesine nasıl çıkacağız?

Karamanlıca, Göktürk yazısı seçimlik ders olabilir ama bin yıllık millî yazımız olamaz. Bu yazıyı öğrenmek Müslüman olsun, çağdaş olsun, dinsiz olsun her Türkiyeliye şarttır, öğrenmemek büyük ayıptır.

Osmanlıca (asıl gerçek öz, zengin Türkçemiz) konusunda cahillerinin protestoları, demagojileri, ucuz muhalefetleri yersizdir, temelsizdir.

1928’de bin yıllık millî yazımız yasaklanırken halka soruldu mu?

Osmanlıca serbest bırakılıp öğretilmesinden Müslüman çoğunluk razı ve memnundur. Muhalifler buna katlanacaktır. Osmanlı düşmanları ise kahrolsunlar, yok olsunlar.

Şu hususları da beyan etmek isterim ki:

(1) Çok zor, çok çetrefil, çok eciş bücüş Japon yazısı Japonyayı geriletmediği gibi Osmanlıca da Türkiyeyi geri bırakmaz, aksine kafaları çalıştıracağı için ilerletir…

(2) M. Kemal paşa ve avanesinin 1928 Latin yazısı devrimi insan haklarına aykırıdır…

(3) Latin harflerine «Türk alfabesi» demek gülünçtür…

(4) Bir ülke ve bir toplum bir yazıyı bin yıldan fazla kullanmış ise, o yazı yabancı bir yazı değil, millî bir yazı olur…

(5) Türk dilinde yapılmış olan zoraki sadeleştirme, arılaştırma, özleştirme kültürümüzün ve eğitimimizin belini kırmıştır…

(6) 14 Mayıs 1950’de Adnan Menderes’in Demokrat Partisi iktidara geçince, zorlama Türkçeyi kaldırmış, 1920’lerin Türkçesine dönmüştü. Bugün de aynı şey yapılmalıdır…

(7) Kemalistlere bir şey demem, onlar zaten kafayı yemiştir. Lâkin lise ve üniversite bitirmiş Müslümanlar zengin, edebî, kültür Türkçesini Kemalistleri boşverip mutlaka öğrenmelidir…

(8) Latin harflerine geçişte ve Türkçenin yozlaştırılması ve fakirleştirilmesinde zorba ve faşist metotlarla başarılı oldular, kültürümüzün ve medeniyetimizin belini kırdılar… Bana inanmayan olursa Geoffrey Lewis’nin «Trajik Başarı» başlıklı kitabını okumalarını tavsiye ederim.

Okuyanlar bilir haysiyetli Batı alimleri bile yazı ve dil konusunda başımıza gelenlere ağlıyor. Hem ağlıyor, hem gülüyor, hem şaşıyor. Bu konuda bizim başımıza gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.

NETİCE: Osmanlıca öğrenmek faydalı bir bilgidir, bilgi güçtür, aydınlıktır… Buna karşı çıkmak cahilliği ve karanlığı savunmaktır, ayıptır, yazıktır, günahtır, şu ülkeye şu millete en büyük fenalıktır. 29.01.2024

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Osmanlıcayı ecdadımıza düşman olanlar istemiyor.. Zengin Türkçe yerine yanıt, kanıt, olanak, olasılık, sel’li sal’lı uyduruk bir sürü kelime türetiyorlar ama halk kabul etmiyor, kullanmıyor. Kullananlar sadece ezik entelektüel müsveddeleri

  2. Atatürkçülük bitmeden bu ülke biterse sevinecekler mi? Bırakın artık şu putçuluğu. Dünyada benzeri yok bunun. Bu ülke bir İslâm diyarıdır, milletimiz Müslümandır. Bu millete ve bu devlete hizmet etmiş bir tek paşa mı var? İsimsiz kahramanlar var nice nice. İsimli olanlar da var paşanın yüz katı hizmet etmiş. Müslümanların düşmanları onları öne çıkarmak istemezler elbette. Bunu biz yapmalıyız.

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER