Trajedi, çok acıklı olayların, sonucu feci olan durumların, fâciaların adıdır. Tarihîn büyük trajedyaları fevkalâde ibretamiz olaylardır.
Türkiye tarihine bu gözle bakmakta fayda vardır.
Zira büyük bir tarihin ibretamiz sayfalarını yeni nesiller doğru okuyamamış, tarihlerinden nefret etmekle sonuçlanan bir vartaya yuvarlanmışlardır.
Oysa tarih nefret için değil ibret için vardır. Tarih geçmişin kayıt altına alınması, gelecek nesillere ibretamiz olayları nakletmek için vardır.
Türk çocukları tarihlerinden faydalı dersleri çıkaramamış, dahası kendi tarihleri adeta onlardan gizlenmiş, en azından yalan bir tarih olarak nakledilmiştir.
Meselâ yakın tarihimiz…
İstiklâl Harbi yıllarımız ve netayici doğru nakledilmemiştir.
Resmî tarih, bir tek adam hikâyesi, daha doğrusu bir abuk ideoloji aktarımı gibidir.
Trajedi de burada başlamaktadır.
Bundan daha acı bir şey olabilir mi? Binlerce büyük ders çıkarılabilecek hadiseler içimizdeki hainlerce bir tek adam hikâyesi yapılmıştır.
Atatürkçülük bir zehirdir bu anlamda. Türk çocuklarını zehirlemek için Mustafa Kemal Paşa’nın ölümünden sonra fabrike edilmiştir.
Bu zehirin panzehiri doğru tarihtir.
Yalan söyleyen tarih atılacak, doğru kaynakların aktardığı doğru, tarafsız bir tarih yazılacaktır. Bu yapılmadığı takdirde binlerce ibretamiz hadisenin zerre miskal kıymeti kalmayacaktır. Netekim kalmamıştır…
M. Kemal paşa tarihimiz içindeki önemli bir şahsiyettir. Osmanlı zabitidir. Lâkin devrin neredeyse tüm entelektüellerini zehirleyen Avrupa (Batı) zehri onu da zehirlemiş, kendini ve ceddini inkâr ettirmiştir.
19. Yüzyıl nasyonalizm zehri ile milletlerin birbirine düşman edildiği bir asır olmuştur. Osmanlı’yı bu zehir parçalamış ve öldürmüştür.
M. Kemal Paşa bunu idrâk edememiş miydi yoksa bilerek mi yanlışta ısrar etti. Kendi şahsi ikbâli uğruna binlerce ibretamiz dersin çıkarılacağı bir tarihe, bir cedde sırtını dönmek akıl işi midir?
Paşa o kadar akılsız olmadığına göre bu işte bir iş var demektir.
İşte bütün mesele o «iş» nedir onu bulabilmektir.
Bugüne değin yüzrce tarihçi bu yönde kafa yordu. Merhum Kadir Mısıroğlu üstâd bunların başında gelir.
M. Kemal’i (Atatürk’ü) Araştırma Enstitüsü kurulmalıydı. Belki bir şeyler ortaya çıkar, yakın tarihin doğru değerlendirilmesi yapılabilirdi. Ancak bunu yapmak yerine “ulu önder”, “kurtarıcı” teraneleriyle yeni nesiller uyutuldu, zehir yayıldı ve nihayet çok fecî bir noktaya gelindi.
Bunları değiştirmek için önce cesaret gerekir. Sonra da bilgi.
Bakalım ümitsiz değilim ama cesur yürekler lazım çok cesur… 02.08.2023
YORUMLAR