Merhûm üstad Mehmet Şevket Eygi, “Topyekûn Islah Seferberliği” başlıklı ve 04.01.2019 tarihli yazısında Müslümanların gözlerini iyi açması, uğursuzların tiyneti konusunda ágâh olunması gerektiğini anlatmış, yazı sonunda da bunlarla alâkalı, fevkalâde ibretamiz bir hatırasını anlatmıştı:
“1950’li yılların hangisiydi? Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere Heyeti üye muavinlerinden Mustafa Runyun Ezherî Ankara Hacı Bayram cami-i şerifinde Cuma hutbeleri okuyordu.
Yılbaşı arefesinde okuduğu bir hutbede yılbaşı eğlencelerini kötülemiş, Müslümanları uyarmış, dinsizlerin yıldırımlarını üzerine çekmişti. Zamanın Diyanet Başkanı Eyüb Sabri Hayırlıoğlu da Runyun’a söylenmişti. Birkaç gün sonra Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur [uğursuzu] Diyanet’e kocaman bir M. Kemal resmi göndermiş, Başkan çar nâ çar onu tepesine asmak zorunda kalmıştı.
Runyun bendenize ‘Başkan beni azarladı, başına bak neler geldi’ demişti. Ahmet Salih Korur Masonların Üstad-Âzam’ı idi. Adnan Menderes’in başına felâketler getirmiştir. (Hutbenin metni, önlü arkalı bir sayfa olarak küçük bir matbaada tarafımdan bastırılıp dağıtılmıştı. Bir nüshasını bulana aşk olsun.)”
* * *
Muhterem okurlarım, tarih olmuş günler-uzak veya yakın tarih- yalnızca mazi değildir. İbret sahifeleridir ve fevkalâde değerlidir onlar. Tekrar olacak ama, tarihten ibret almayanlar zîrüzeber olmaya mahkûmdur.
Merhûm Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil hocamız da merhûm üstad Mehmet Şevket Eygi de bu ibret levhalarını anlatıyor.
Kitabına merhûm Adnan Menderes’e ait “Politika yolunda ilerledikçe anladım ki, iktidar ateşten bir gömlekmiş” sözüyle başlayan hocanın anlattıkları uğursuzların (din düşmanlarının) yaptıklarını hiçbir abartıya yer vermeden anlatan bir tarih vesikası (belgesi) mahiyetinde.
Lâkin gel gör ki, kitabın yeni baskıları (bizlerin yazacağı yeni takdim ve önsöz) yazılarıyla yapılmamış, bugünler tam da zamanı olduğu halde yeni yorumları yapılamamıştır. Sözün kısassı, böylesi belge eserler layık olduğu ilgiyi görmemiştir.
Hoca eserini kaleme alırken bugünleri görmüş gibi, daha “önsöz”de esef ediyor, hakaret mülahaza edilmesi gereken ağır bir cümle yazıyordu:
“Bu eser, bugünkü Türkiye’nin iç siyaseti ile ilgilenen Fransız okuyucularına hitap etmektedir…”
Dikkat!.. “Fransız okuyucularına!” Türk okurlara değil. Neden? Zira o günlerde de iç siyasette dönen dolapları merak eden ziyâlılarımız (bugünkü gibi) fevkalâde az idi.
Menderes merhûm iktidarın ateşten gömlek olduğunu asılmasına günler kala değil, işin başında anlamış olaydı salben idam edilmeyecek, tecrübe ve ihtarları dikkate alarak ilerleyecek, Türkiye uğursuzlarından yavaş yavaş kurtulmaya başlayacaktı belki.
“Gerçekten, Mecliste Nisan ayının sonundan beri, birbirine rakip iki büyük parti; Başvekil Adnan Menderes’in başkanlığındaki Demokrat Parti ile, İsmet Paşa tarafından idare edilen CHP arasında sinirlerin gerginliği had safhaya varmıştı. Meclis müzakerelerinde bir celsenin iki taraf mebuslarının birbirlerine yumruk ve tekme atmalarıyla kapanması nadir hallerden değildi.”[1]
Yazılarımda (tek başıma kalsam da) bu türden hatırlatmalara devam edeceğim. İmdi bir lahza günümüze gelip hadiselerin benzerliğini görelim:
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CB Erdoğan’a hitaben “sonu umarım Adnan Menderes’e benzemesin” demişti. 27 Mayıs’ı yaptıran CHP ile arasında nüans bile yok bugünkülerin. Bu cümle onun ispatıdır. Tekmeli yumruklu celseler zaten günlük meclis vaka’yı adiyesi…
Ve bu uğursuzlar yalnızca CB Erdoğan’ı değil, Müslümanların tamamını tek tek salbetmek istiyor… Muhtemeldir ki, gece rü’yâlarında, gündüz kulislerinde bunları sayıklıyorlar. Ágâh olun. 08.07.2021
—————————————————–
[1] Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, (İstanbul Üniversitesi Anayasa Hukuku Profesörü, Müstafi Senatör, İstanbul Milletvekili) 27 MAYIS İHTİLÂLİ VE SEBEPLERİ, Çevirenler: Av. M. Ali Sebük, Av. İ. Hakkı Akın, İstanbul 1966, sa: 19.
YORUMLAR