Uluslararası Af Örgütü, 28 Mayıs 1961 yılında Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’ne dayanarak insan hakları üzerinde çalışmalar yürütmeyi, her türlü insan haklarını savunmayı ve insan haklarını savunmaya teşvik etmeyi kendisine amaç edinen ve dünya çapında 10 milyona yakın üyesi bulunan Londra merkezli olarak kurulan uluslararası bir sivil toplum örgütüdür.Uluslararası Af Örgütü, uluslararası sözleşmelerin ihlalleri ve insan haklarıyla ilgili kampanyalar düzenleyerek kamuoyunu faaliyete geçirmeye çalışmaktadır.Uluslararası Af Örgütü’nün kurucusu Peter Benenson’dur.Peter Beneson, Portekiz’de “Özgürlük” adlı makaleyi okurken ülkelerin vatandaşlara yönelik haksız davranışlarına karşın etkilenerek bu örgütü kurmuştur.Yükarıda da ifade ettiğim gibi Uluslararası Af Örgütü, 1961 yılında Londra merkezli olarak kurulmuştur.Uluslararası Af Örgütü’nün 150’den fazla ülkede 10 milyona yakın üyesi vardır.55 ülkede de devamlı olarak insan hakları konusund garantinin sağlanabilmesi amacıyla şubeleri bulunmaktadır.Bu şubeler, bir sekreter ve şube çalışanlarıyla birlikte üyelerinin insan hakları alanındaki çalışmalarını koordine eder ve Londra’da bulunan genel sekreterlikle üyeleri arasında köprü görevi görür.Söz konusu ülkelerdeki şubeler, örgütün en üst mercii olan ve iki yılda bir toplanan Uluslararası Konsey Toplantısı’na temsilciler gönderir.Uluslararası Konsey Toplantıları’nda Uluslararası Af Örgütü’nün politikaları ve çalışma sisitemi belirlenir.Ayrıca Uluslararası Af Örgütü kapsamında, örgütün devam eden işlerini yürüten Uluslararası Yürütme Kurulu da bulunmaktadır.Uluslararası Yürütme Kurulu da Londra merkezlidir ve Genel Sekreter’in atamasından sorumludur.Bu kurulun, mevcut genel sekreterliğini Salil Shetty yapmaktadır.Uluslararası Af Örgütü, dünya çapında insan haklarını savunarak her insanın kendi inancını savunmasını, dilini konuşmasını ve özgür bir şekilde kendini ifade ederek kendi yaşamını sürdürmesini desteklemektedir.Bu kapsamda örnek verecek olursak;Amerika Birleşik Devletleri’nde siyah-beyaz ayrımının ortadan kalkmasını vs, dünya çapında ise mağdur ülke ve insanların kendi haklarını özgürce kullanabilmelerini desteklemektedir.Bunun gibi birçok örnek daha verilebilir.Uluslararası Al Örgütü, işkenceye ve haksızlıklara yürüttüğü çalışmalar sayesinde 1976 yılında Erasmus Ödülü’nü, 1977 yılında Nobel Barış Ödülü’nü ve 1978 yılında ise Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ödülü’nü almıştır.Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye ile ilişkilerini değerlendirecek olursak;Türkiye, Uluslararası Af Örgütü’nün işkence, haksızlık ve kötü davranışa karşı hakkaniyete dayanarak almış olduğu kararlarını her zaman desteklemektedir.Bu vesileyle Uluslararası Af Örgütü’nün insan haklarına dayalı çalışmalarını daha çok arttırmasını ve tüm dünyada daha adil ve daha yaşanılabilir bir düzenin oluşmasını temenni ederim.
Diyaeddin ULUCAN
YORUMLAR