Kamu görevlilerinin alım gücünün yükseltilmesi talebiyle yürüttükleri mücadeleye dikkat çeken Başkan Hisarkaya, “Biz diyoruz ki, ekonomik çözümlemeler sadece sermaye kesimine dönük olmamalı. Bilakis, ekonomik sistemin temel yapısı, yeniden dağıtım ilkesi çerçevesinde, emek kesimidir. Ekonomi sadece finans üzerinden okunamaz. Ekonomi politikaları bilakis üretim ve dağıtım konusunu merkeze alarak şekillendirilmelidir. Yani reel ekonomi merkeze alınmalı, finansal denge de bu çerçevede oturtulmalı” şeklinde konuştu.
SABİT GELİRLİNİN ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR
Ünal Hisarkaya, ek zam konusunda emek tarafının görüşlerinin tam olarak rakamlara yansımadığını dile getirdi, istişare mekanizmasının eksik bırakıldığı eleştirisinde bulundu.
Döviz kurlarındaki düşüşün fiyatlara yansımadığını belirten Memur-Sen Antalya İl Başkanı Ünal Hisarkaya, “Marketlerde fiyatlar el yakıyor, enerji ve petrol fiyatları konusunda bırakın indirimi, yükselişler devam ediyor. Stokçulukla ilgili bazı tedbirler var. Fakat bu tedbirlerden istenilen sonuçlar alınamıyor. Kısmi de olsa fiyat istikrarına rağmen, stokçular bir şekilde boşluk buluyorlar. Dolayısıyla sabit gelirlilerin alım gücü, yine erimeye devam ediyor. İşte bütün bunların önüne geçmek için ‘istişare mekanizmasını’ güçlü bir şekilde işletmek gerekiyor. Bir meseleyi konunun taraflarıyla istişare etmeden halletmeye çalışmak bazı zaafların, hatta istismarların kapısını aralıyor” ifadelerini kullandı.
MÜCADELEMIZ ÜCRET SENDİKACILIĞINDAN İBARET DEĞILDIR
Memur-Sen’in sendikal anlayışında mali ve sosyal haklarla ilgili çalışmalar yapmak, kazanımlar üretmek ve bordrolardaki rakamları yükseltmekle sınırlı olmadığına dikkat çeken Başkan Hisarkaya, “Çalıştığımız, hizmet ürettiğimiz alanın, yürüttüğümüz kamu hizmetinin çerçevesiyle ilgili değerlendirmeler, eleştiriler, öneriler, teklif ve tepkiler üretmek de var. Sendikacılığın sadece üye kaydederek yapılmayacağını, toplu sözleme imzalamakla sınırlı kalamayacağını, mali ve sosyal hakları artırmanın, çalışma şartlarını insan onuruna, saygın iş anlayışına uygun hale getirmenin yeterli olmayacağını çok iyi biliyoruz. Bizi diğerlerinden ayıran başka bir husus daha var: Biz bütün mazlumların, bütün ezilenlerin ve nihayet dünya ölçeğindeki emek kesimlerinin da yanındayız. Biz, dünyanın farklı ülkelerinde yaşananları, denge değişimlerini, nimet-külfet dengesinin küresel boyuttaki vahametini takip etmek durumundayız” diye konuştu.