Birisi taç kapısı ve iki tahliye kapısı olmak üzere 3 kapısı, 35 penceresi olan camide 47 ahşap direk, tavanında ise 480 adet tali kiriş bulunuyor. Beyşehir Gölü’nün karşı tarafındaki Anamas Dağları’ndan getirilen sedir ağaçlarının 5-6 ay gölde ıslatılıp, fırınlanmasının ardından adeta betonlaşmasıyla elde edilen sütun ve kirişler, bu sayede ilk günden beri hiç değiştirilmeden camiyi ayakta tutuyor.
Beyşehir Eşrefoğlu Camii, tek bir çivi çakılmadan yapıldı
Ortasında yer alan “karlık” denilen havuza çatıdaki karların doldurulmasıyla ortamın nemlendirildiği ve bu sayede sütunların çatlayıp kurumasının engellendiği 719 yıllık cami, bu özelliği ile diğer camilerden ayrılıyor. Tepedeki karın, açık alandan aşağıdaki havuza kürenmesiyle oluşan nem dengesinin, sedir sütunların uzun süre ayakta kalmasını sağlıyor.
Tavana yapılan kumandalı sistemle cami yine havalandırılıyor. Geçmişte, biriken kar ve buzun halka da dağıtıldığı havuzun, ayrıca camiyi serin tutarak, klima görevini de yerine getiriyor. İlk girişte insanı etkileyen anıtsal taç kapısı, üstün ahşap ve çini işçiliğiyle Selçuklu mimarisinin en nadide örneklerinden Eşrefoğlu Camii, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağında yer alıyor. Üstelik çivi ve tutkal kullanılmadan yapılmış eşsiz minberi, tamamı çini kaplama mihrabıyla dikkat çeken cami, ziyaretçilerini hayran bırakıyor.