Geçen gün önemli bir hadise yaşandı. ABD’nin bugün resmî olarak yemin ederek göreve başlayacak seçilmiş başkanı Joe Biden’ın Dışişleri Bakanı adayı Antony Blinken, kendilerinden önceki Trump yönetiminiin aldığı ve “Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde «soykırım» boyutlarında «insanlığa karşı suç» işlediği suçlamasına katıldıklarını açıkladı.
ABD-Çin ilişkileri sahasında, «Uygur Soykırımı» hakkında önceki yönetimin aldığı suçlayıcı karara katılıp katılmadığı sorulduğunda A. Bilinken evirip çevirmeden o karara katıldığını, “Benim de değerlendirmem bu şekilde olurdu…” sözleriyle dile getirdi.
Bu değerlendirmenin hem Uygur Türkleri hem insanlık için değeri var. Zira kendisi de bir süper güç olarak birçok zulme imza atmış sabıkalı ABD hiç değilse rekabeten de olsa Çin’in insanlık suçu işlediğini dile getirmek suretiyle dünyanın dikkatini çekiyor.
Bunu Türkiye’nin de en yüksek sesle dile getirmesi gerekirdi. Hem de USA’dan çok önce. Fakat maalesef Türkiye Osmanlı’dan sonra ciddî bir kimlik erozyonu yaşadı ve Müslüman kardeşlerinin derdiyle ilgilenmedi.
Osmanlı sonrası mazlumlar sahipsiz kaldı. Türkiye’nin başkalarına yardımı yalnızca NATO üyesi olarak Kore Savaşı’na dahli olmuştur.
Son günlerde itibar ve kuvvetimiz artıyor gibi. İnşá’allah artık Türkiye’nin sesi daha gür çıkacak ve yeniden mazlumların hamisi olacaktır devletimiz.
USA (ABD) mazlûm Doğu Türkistan’ın hamisi olur onların kurtuluşuna vesile olursa buna da seviniriz elbet ancak kıyamete kadar bu utançla yaşarız, «neden biz yapmadık, bu şerefe biz nail olmadık» diye…
(İkinci yazı) Zaman izafidir…
AA’nın haberinde vardı: Kanada’nın York Üniversitesinden astronomi ve fizik profesörü Paul Delaney, Dünya’nın dönüş hızının arttığını ve bu değişimin yeryüzünde zamanın yavaşlaması anlamına geldiğini belirtmiş.
Bilimsel hesaplamalara göre, 2021’de ortalama bir gün, 24 saatlik (86 bin 400 saniye) normal bir güne göre 0,05 milisaniye daha kısa olacakmış.
Bunlar önemlidir lâkin bendeniz size daha mühimini söyleyim mi? Zaman da tüm diğerleri gibi Allah’ın bir mahlûkudur. Ve zaman izafidir.
Mürecceptir (tecrübe ile sabittir) her kişi için zaman farklı geçer. Yeni evli mesut bir çift için başka, yaşlanmış türlü hastalıklarla boğuşan bir karıkoca için başka, hapishanede başka, hürken başka geçer zaman.
Ne diyordu üstad, şairler sultanı Necip Fazıl Kısakürek o ünlü Zindandan Mehmed’e Mektup şiirinde?
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
Zaman bizim için vakittir. İş vakti, namaz vakti, öğle vakti, kavuşma vakti, sahur vakti, iftar vakti gibi. Yahya Kemal Beyatlı, bir şiirinde “Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te” derken, bestelenmiş mısralarında ise, “Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç” diyordu.
“Bir vakitler bu fakiri kim tanımazdı?” derken bir devri anlatır zaman… Geçmiş zaman, gelecek zaman, vade olan zaman (ecel)…
“Bu zamanda gençler bir tuhaf olmuş” diyen ihtiyarın anlattığı da devirdir. Onların devrinde öyle miydi ya? Büyüklere fevkalâde saygı gösterilir, küçükler himaye edilir ve sevilirdi.
Zaman çağdır, devirdir, saattir, andır, hayallerdeki vakitlerdir, gençliktir, yaşlılıktır, mürüvvet (olgunluk) zamanlarıdır…
Asr-ı Saadet, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yaşadığı altın çağdır. Bir de Kur’ân’da geçen kıyametin kopacağı «saat» vardır.
Vakt’ü saat geldiğinde öleceğiz. Sonra diriltileceğiz. Rûz-ı cezâ (hesap, kıyam, mahşer günü) insanların hesâba çekileceği gündür. 20.01.2021
YORUMLAR