Arthur Schopenhauer’un dediği gibi “Yalnızlık özgürlüktür. İnsan yalnız olabildiği sürece bütünüyle kendisi olur. Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez: Çünkü insan ancak yalnız olduğunda özgürdür.”
Özgün varoluş, düşünüş ve hayat tarzını oluşturmak, derin zihinsel bir ütopyanın kapısını aralamak kendinle baş başa kaldığında ancak mümkün olabilmektedir. Duru bir zihin, yoğun bir odaklanma ihtiyacı duyar insan. Farkındalıklar oluşturabilmek için insanlardan ve yüzeysel ilişkilerden uzak durmak gerekebilir. Maske takmak zorunda kalmadan, insanların sizi yargılamasına fırsat vermeden bir kenara çekilmek, bazen en doğru eylem olabilir. Edilgen bir tavır takınmaktansa uzaklaşmak iyi gelebilir. Özgünlüğü yakalamak vakarla bütünleştirebilmek yalnızlığı cazip kılabilir.
Yalnız kalma sebepleri arasında; aile bağları, ebeveynlerin çocuklar üzerinde bıraktığı etki en önemli sebepler arasındadır. Yetişme tarzının oluşturduğu çocukluk travmaları etkisini ölünceye kadar devam ettirebilir. Bazen hatırlamak bile istemeyebileceğimiz hatıralarınız olabilir. İnsanlardan, çevreden zarar görmüşseniz eğer, kendinizi izole etmek istersiniz. Görülmekten hoşlanmaz köşe bucak kaçarsınız insanlardan.
Franz Kafka’nın babasına yazdığı mektupta değindiği şiddet örneği yalnız, içe kapanık bir ruh hali oluşturabilir. “ Çocukluk yıllarımda aklımda kalan sadece bir anı var. Sen de hatırlayacaksındır. Bir gece su içmek için sızlanıp duruyordum. Belki gerçekten susamıştım, belki seni kızdırmak, biraz da kendimi eğlendirmek için yapmıştım bunu. Birkaç öfkeli tehdidin işe yaramadıktan sonra beni yatağımdan alıp evin avlusuna koymuştun ve beni pijamalarımla orada öylece bırakıp kapıyı kapamıştın… Bundan yıllar sonra bile ruhuma işkence eden o anı beni rahatsız etti.”
Önemsenmediğinizde, fikirlerinize değer verilmediğinde izole olma arzunuzu tetikleyebilir. Değersiz görüldüğü hissine kapıldığınız ortamlarda bulunmak istememeniz en doğal hakkınızdır. Ailenin çalışma ortamının arkadaşlık ilişkilerinin bozulmasının en önemli sebepleri arasında kişinin kendine empoze edilen değersizlik hissine kapılmasıdır.
Duygusal bağ kuramama, empati oluşturamamanın travmatik tezahürleri kapılabilirsiniz… İnsanlar, kalabalıklar ruhunuzu daraltabilir uzaklaşmak isteyebilirsiniz… Hislerinizi olumsuz etkileyebilecek duygusallıklardan uzaklaşmak isteyebilirsiniz… Kişi, terkedilmiş, bırakıldığında da yalnız kalmayı seçebilir…
İnsan bazen statükonun dar kalıplarında sıkışıp kalamamak, popülizm ve oportünistlerin manipülatif anlayışlarından uzaklaşmak için yalnızlığa ihtiyaç duyabilir. Benliğini oluşturabilmek, gerçek içsel dünyasına dönebilme özgürlüğü oluşturmak isteyebilir. Herman Hess’in dediği gibi: “Gençlik bencillikle biter; olgunluk başkaları için yaşamakla başlar.” “Bir insanın gerçek mesleği, kendine giden yolu bulmaktır.” Diyerek bize yol göstermektedir. Mantaliteni benliğine hakim kılmak; “sen” olabilmek, kişiliğini kemale erdirmek için çaba harcamak gerekir.
Yalnız kalmak istemekle; toplumsal kuralların katı, alışılmış hayat tarzının, öğretilmiş çaresizliğinin belirleyici olduğu bir kültürün özgürlüğünüzü kısıtladığını düşünebilirsiniz. Verimli olmanızın özgür düşünmenizin, farklılıkların farkındalığına varmanızın önünde engeller oluşturduğu kanaatine varmış olabilirsiniz. Bunca hengamenin içinde kamplaşma, kutuplaşma, otoriterleşme eğilimlerinden uzak durmak isteyebilirsiniz. Erdemli olmak için iç dünyanıza dönerek olgunlaşma yolunu seçmek eğiliminde olabilirsiniz. İletişim çağının kültürleri harmanladığı ve farklı hayatların tekdüze anlayışlarının sığlığına mahkum olmamak için bu yolu seçmiş olabilirsiniz. İdeolojik sadakatlerin beklendiği; katı, fanatik bir itaatin öngörülü dünyasından uzak kalmaktansa yalnızlığı seçmek belki de en iyisidir diye düşünebilirsiniz..
Yalnız kalmak o kadar da kötü değildir. Bunca bencilliklerin, kişisel hırsların, egoist tutumların olduğu ortamlarda uzaklaşmak daha iyi gelebilir. Psikanalist Donald Winnicott’a göre, “kendi başına olma kapasitesi gelişmiş insanların yalnızlığı yıkıcı olmuyor, tam tersine yararlı ve üretici bir deneyime dönüşebiliyor.” Sonuç olarak yalnızlık, her insanın zaman zaman karşılaşabileceği bir durum olsa da, uzun süreli yalnızlık duygusunun yıpratıcı da olabileceği de unutulmamalıdır.
YORUMLAR