Nöbetçi Eczaneler
Bir seneyi daha geride bıraktık. Bugün 1 Muharrem 1443.
Pandemi, seller, orman yangınları… Türlü tabiî felâketler yanında yine Müslüman Türkiye’ye hiç yakışmayan bin türlü can sıkıcı cinayet, trafik kazaları ve sair türlü hadiseleriyle bir sene daha geride kaldı.
Ömürlerimiz su gibi akıp gidiyor. Her fani için saat ilerliyor. Ne mutlu ömrünü hayırlara sarfedenlere. Ne yazık o ömrünü ziyan edenlere…
Ak Parti sonrasına hazırlıklar…
Daha dün denilebilecek kadar yakın zaman öncesinde Ak Parti’ye yalakalıkta sınır tanımayan nice basılı (mürekkepli) veya internet gazetesi, bunların köşe yazarlarından bazıları, siyasî arenada dolaşan kimi kişiler, yazar, çizerler,
Kanaat önderleri, hattâ sıradan vatandaşlar…
Kimi başörtüsünü atarak, kimi yazıp çizerek, ani bir dönüşle Ak Parti ve Erdoğan’a saydırmaya başladılar!
Akil insanların çoğu (bendeniz dahil) bunun Ak Parti sonrası için bir hazırlık olduğu görüşünde.
“İnşá’allah yanılıyorumdur” da demeyeceğim, bütün bunlar Ak Parti ve Erdoğan sonrası için bir hazırlık aslında. Pekâlâ neden böyle bir hazırlık? Erdoğan ve Ak Parti gidici mi?
Hayır elbette hayır. Nohut kadar beyni olan biri bunun böyle olmadığını görür. O hâlde? O hâlde bunlarda ya beyin yok, ya da…
Ya da (ki benim kanaatimin mihveri budur) bunlarda basiret (aklî görüş) dünya menfaatine olan hırsları sebebiyle gözdeki körlük gibi yok olmuştur.
Basîret (sağlam aklî görüş) ferasete, feraset de basîrete akrabadır. Ya da şöyle söyleyim, biri diğerinin olmazsa olmazı, hattâ teminatıdır.
Feraset, idrâk kabiliyeti, zihin uyanıklığı, bir şeyi meselâ bir kimsenin ahlâk ve seciyesini kolayca anlayabilme yeteneğidir. Feraset seziştir. Muhtelif huy ve tabiatları ilmen bilmek, yàni bilgelik ile (sonradan) hâsıl olabilen türü de vardır.
Yine bence bu hazırlıkları yapanların neredeyse tamamında itikadî şüpheler de vardır. Yanlış anlaşılmasın, Ak Parti bir dindarlar kulübü değil. Başından beri içinde “bakara makara” diyeninine kadar harbi ve hafi her türlü münafık vardı, bundan böyle de olacaktır.
Ak Parti gibi, geçmişte merhum Özal’ın ANAP’ı ve merhum Erbakan hocanın Refah Partisi de böyle idi. Siyasi bir parti hele hele kitle partisi olmuşsa (başka türlü iktidar olamaz zaten) bunlar mukadder.
Leskofçalı Gālib, “Varan aksâ-yı hüsn-i i’tikāda inhirâf etmez / Temâşâ kıl hatt-ı mihverde Gālib inhinâ yoktur” (sağlam itikadın nihaî makamına varan artık oradan yamuk yollara sapamaz. Ey Galib, bak, seyret ki, merkez hattında, yàni o sağlam itikatta hiçbir bükülme, eğrilik yoktur) der.
İtikadımızı sağlamlaştırabilsek sapmalar olmayacak fakat partiler zaten sağlam itikaddaki kişilerle değil, çoğu menfaatperest, hattâ birazı haramî olan ve (bize mahsus olarak) şark kurnazı tiplerle ayaktadır.
Hem zaten sağlam itikadla başlayanlar dahi bir süre sonra popülistleşir, tavizlere başlar. Sonra taviz tavizi doğurur ve nihayet başlangıç hiç hatırlanmaz olur!..
Muhterem okurlarım, bırakınız kim neye hazırlanıyorsa hazırlansın.
Her koyun kendi bacağından asılır. Ne ben senin hesabını vereceğim, ne sen veya bir başkası benim hesabımı…
Kim ne eder kendine eder, ne ekersen onu biçersin…
Dünya hayatı ahiretin tarlasıdır. Dünya menfaatlerinin tamamını birimize uzun bir ömürle birlikte verseler, sonra da ona ahiret menfaatinin bir kırıntısını gösterseler ahirettekileri tercih ederiz.
Yeni yılda ahirete yönelik çabalarımızın artması duâsıyla… 09.08.2021
YORUMLAR