Yüzde yüz millî (yerli) bir uçak yapmak bundan onlarca sene öncesinde de mümkündü. Lâkin hain zihniyet mani oldu yapamadık. O yıllarda bağımsız bir ülke olsun diye NATO ile girdiğimiz Kore bu işlere hemen başladı ve bugün dünyaya hem otomobil hem cep telefonu ihraç eden devasa bir sanayiye sahip oldular.
Bu konulara iktidar ne zaman yönelse ağır tenkitler, hattâ hakaretler yapılıyor. Sosyal medya (içtimâî muhabere) zeminlerinde sular kaynıyor.
Oysa Türkiyenin hálâ yüzde yüz yerli ve millî bir otomobil ve uçak sanayii olmaması büyük ayıptır, dehşetli bir eksikliktir, vatan hainliğidir.
Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası iflas ettirilip kapatılmamış olsaydı, Boing ve Airbus ayarında olmasa bile bizim de bir uçak sanayiimiz olacaktı.
Bu işlere 1990’larda bile başlamış olsaydık yerli ve millî sanayiimiz önemli bir mesafe almış olacaktı. Hainler mani oldu, hain zihniyet halka ve idarecilere sürekli eziklik pompaladı.
Türkiye’nin, Güney Kore ayarında millî ve yerli bir otomobil sanayii yoksa, İHA ve SİHA seviyesinin üstüne çıkmış bir uçak sanayi yoksa, buna sebep olan zihniyet vatan haini bir zihniyettir.
Ak Parti iktidarı bütün bu menfiliklere rağmen sonunda bu işlere yöneldi, peş peşe İHA ve SİHA’lar yaptık, hattâ bunları artık ihraç bile ediyoruz. Dünya büyük takdirle bizi izliyor ve herkes bizden satın almak için sırada.
Biz niçin hakkıyla sanayileşemedik? Evvelâ ahlâk ve seciye kaybıdır sebep. Ülke menfaatini üç kuruşluk batasıca kendi menfaati ile takas etti, bazı sözde üniversite bitirmiş okumuşlarımız.
Eğitim sistemimiz ve üniversitelerimiz hálâ çok yetersizdir, çağ dışıdır. Ve birinci sektörümüz inşaat işinde bile akılsızlık hâkim.
Betonlaşıyoruz hızla. Gökdelen dedikleri ucubelerde yaşamak için bir servet ödüyor bazı beyinsizler. Bu sektör trilyonlarca doları donduruyor. Sermayemizi ihracata yönelik sanayie yatırmadıkça adam olamayız.
Kültür durumumuz, ufuk açımız da çok yetersiz.
Eğitimde ezbere ağırlık vermek yerine meselâ sanayileşmeye bizden geç başlayan Güney Kore’nin akıllara durgunluk ve hayranlık veren kalkınmasını anlatan resimli kitapçıklar olsa çocukların elinde.
İlköğretimde çocuklara daha alfabe eğitimi verilirken bir yandan da vatansever bireyler olmanın yolları anlatılmalı. İyi bir Türk’ün iyi bir Müslüman olduğu minik dimağlarına tarihi misâllerle yerleştirilmeli.
Çocuklarımız, «andımız» bağırarak değil, öğretmenlerinin bayrağa ve istiklâl marşına saygısını, beş vakit namazlarını aksatmadan kıldıklarını göre göre öğrenmeliler millî seciyeyi.
“Ne mutlu Türküm diyene”, “bizi Atatürk kurtardı, o olmasa yoktuk” gibi teranelerle değil, gelecekte çürütülemeyecek, doğru, gerçek, sağlam temellere dayamalıyız eğitimi.
Çok eski maziye gitmeye de gerek yok. İnternette videosu var. Benim yaşlarımda bir adamın amcasına ait diplomalar. Mekteb-i ibtidai (ilkokul) ve ortaokul diplomaları. Ve orijinal öyle fotokopi falan değil. Osmanlıcaya vakıf o ağabey yazılanları tek tek okuyor. Derslerin isimleri şöyle:
Kur’ân-ı Kerîm, Tecvid, İlmihal, Ahlâk, Sarf-ı Osmanî, İmlâ, Kıraat, Hesap, Coğrafya, Tarih-i Osmanî (kendi tarihi), Sülüs (yazı, bugün güzel sanatlarda veya edebiyat fakultelerinde okutulan ders) ve Elişi.
Allah aşkına herkes izlesin: TIKLAYIN. Diplomayı veren devlet kısmında, “Devlet-i Aliyye-i Osmaniye” (Büyük Osmanlı Devleti, imparatorluğu değil) yazıyor. Diploma üzerinde çocuğun aldığı derslerin neler olduğu, öğretmenlerinin (bugünkü gibi değil, her dersin ayrı ihtisas hocası var) isimleri, imzaları ve verdikleri notun kaç olduğu yazıyor.
Demek ki eğitim sistemimiz, devrimler öncesi Osmanlı eğitim sistemi öyle geri bir eğitim değilmiş. Zaten bizim aklıevveller akıl erdiremese de Batı bunları asırlar önce keşfetmiş ve eğitim sistemlerinde taklit etmiş bile.
Modern Batı’da çocuğa ilk önce şahsiyet kazandırılır, millî tarih ve coğrafyası öğretilir, bilgiler tasvirlerle, çizgi filim ve benzerleriyle zihinlere nakşedilir. Çok fazla beyin enerjisi mi gerekiyor, onu da ithal eder. BEYİN GÖÇÜ diye bir şey var. Ali, topu at, uçak yap… 17.07.2021
YORUMLAR