Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Zelzele ile terbiye…

İnsanoğlu kendini terbiye etmez, yàni yatay yoldan kendine gelmez, azgınlık ve fenalıkta (münkerde) sınırları aşarsa dikey plandan terbiye olur. İnsanlık tarihi bunun yüzlerce misâliyle doludur.

Zelzele de sair afetler gibi bir afettir ve bütün afetler dikey plandan gelen terbiye edicilerdir.

Lut kavmi, bugünkü LGBT gibi işler yapıyorlar, Peygamberleri (Hz. Lut aleyhisselâm) onları uyarıyor ancak dinlemiyor, daha da ileri gidiyorlardı.

Nihayet Allah iki meleğini gönderdi Lut (a.s)’a. Bu iki meláike (a.s) kapıya geldiğinde azgınlar bunları görüp Lut’a (a.s) “bu güzel delikanlıları bize ver” dediler. Lut (a.s), “sizi bu çirkin lâ’net işten men ediyorum, size kızlarımı nikâhlayım” dediyse de ısrar ettiler.

Melekler Lut’a (a.s), “sen şöyle çekil biz zaten senin kavmini helâk etmeye gelen melekleriz” dediler. Bir sayha oldu ve o lâ’netlenmiş kavim taş kesildi veya belki üzerlerine laserli yakıcı ışıklar değmiş gibi bir sarsıntı ile anında helâk oluverdiler. Dikey  plandan terbiye budur.

Uyarıcılar hep bunu anlattılar: “Kur’ân bunların kıssalarıyla dolu ibret alın” dediler. Alınmadı. Kur’ân’da anlatılanları hikâye sandılar. Hálâ da pek ders alınmış sayılmaz.

Oysa dikey plandan gelen bir terbiye idi bu zelzele de. Allah uyarmış, Allah’ın adamları uyarmış ama emr-i mâruf ve nehy-i münker vazifesini yapanların sayısı iyiden iyiye azalmıştı.

Allah gani rahmet eylesin Necip Fazıl Kısakürek üstâd,

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

* * *

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

Diyordu. Hattâ Lut (a.s)’ın kavmini de “Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!” diyerek hatırlatıyordu aynı şiirinde:

Allah’ı (c.c) ve Peygamberini (sallallahü aleyhi ve sellem) dinlemeyenler başkasını dinler mi? Bir toplum dikey planla terbiye edilebilir hale gelmişse artık orada ne dinden ne ahlâktan eser kalmamıştır.

“Kahramanmaraş ve etrafındaki vilayetlerde çürüme bozulma İzmir, İstanbul, Ankara gibi ileri boyutlarda değildi, bu ceza niye?” falan diye cahilce, kıt imanla zevzeklik yapanlar var.

Bunlara Enfâl Sûresi 25. àyeti, tefsiriyle birlikte okumayı tavsiye ederim:

Âyet-i celîlenin meâli şöyledir: “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalınız zulmedenlere çatmaz (âmmeye de sirayet ve hepsini perişan eder). Hem bilin ki Allah, şübhesiz azabı çetin olandır.”

Maraş ve civar illerin halkı tek fertleri istisna olmamak üzere, beş vakit namazında, fuhşiyattan uzak tertemiz insanlar olsaydı bile yetmezdi…

Neden? Şu tek àyet cevap olarak yeterli, görebilenler için tàbîî.  

“Yalınız zulmedenlere (kötülere, dinsizlere, günah içinde boğulmuşlara) çatmaz” hitabının dehşetini hissetmiyor musunuz?

Bakın hálâ devam ediyor artçı depremler. Unutmadan, bu depremlerin bir artçısı da İstanbul (beklenen) büyük depremi olabilirmiş. Deprem uzmanları söylüyor ben naklediyorum. Maraş’taki deprem, Marmara fay hattını da tetiklemiş olabilirmiş. 11.02.2023

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER