Bu çok ince, hassas, naif ve çok önemli konuyu Dünya Değişim Akademisi’ndeki Değişim Uzmanına
sorduk çok derin bilgiler edindik bu bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
” Zerafer sağ lob insanın niteliklerinden biridir. Zihnin dişil yönü aktif olduğunda zerafet
ortaya çıkar. Zerafer bir mutluluk, bir kozmostur. O yüzden kaos içinde olan zihin kosmos
yaratamaz yani gerçek zerafete ulaşamaz.
Bireye zerafet katan en etken unsur aşktır. Aşk kişiyi huzurla doldurur, sevince boğar ve yaşamı müziğe,
şiire, şarkıya, dansa dönüştürür. İnsanın gözleri değişir. Aşkla dolu gözler yepyeni bir derinliğe sahiptir.
Aşık olan insanın yüzü güzelleşir, kokusu bile değişir: O aşk kokmaya başlar. Onun sözleri şarkıya
yürüyüşü ise zerafet dolu dansa dönüşür. O artık aynı insan değildir, o yeniden doğmuş aşk insanıdır. Bir
insanın yaşamına aşk girince yaşamı dönüşür çünkü aşk bir anda dönüşüme neden olur. Aşk ile birlikte
insanın varlığına bahar girer ve özün çiçekleri açmaya başlar, yaratıcılık meyvelerini verir ve yaşam
zarifleşir.
Aşk evrensel boyuta ulaştığında, kişi mutlak olanın sevgisine kavuşmuş insana dönüşmeye başlar. Böyle
bir insanın çevresinde dünya ötesi güzellikte bir atmosfer vardır. O bu dünyaya ait olmayan bir ışığa ve
zerafete sahiptir. Onun sevgisi bu dünyaya ait değildir ve onun çekim alanına giren herkeste bunu
hisseder. Sevmek için insanın özvarlığında olan varoluşsal sevgi tezahür ettirilmelidir. Sevgi bir eylemin
sonuçu değil, bir tezahürün sonucudur. Böylece, enerjinin dönüşmesi sayesinde tüm zerafetiyle ruh ve
bütün güzelliğiyle madde bireyin iç dünyasında buluşur ve kaynaşır. Ruh maddenin kaynağı madde ise
ruhun sonucudur. Ruh ile madde, neden ile sonuç kaynaşınca tüm farklılıklar aşılır. Bu aşkınlık
sayesinde aydınlanma şimşeği çakar ve aydınlanma ışığında zerafet dolu bir bilge doğar. Bir bilge öz –
doğanın ve doğa – doğanın buluşması ve birleşmesidir. Beden ile ruhun buluşması ve ayrımların aşılması
gerçek zerafetin doğmasıdır.
Zihnin kadın yönü sezgisel olduğu için zerafet, erkek yönü ise mantıksal olduğu için verimlilik içerir. Bu iki
yönün sürekli çatışması sonucu verimlilik zerafeti yener çünkü dış dünya sezgiden daha çok mantığa
önem verir. Ancak, birey tekâmül yolunda güven ve teslimiyet içinde ilerleyince büyük bir ahenk
içerisinde varoluşa uyum sağlamaya başlar o zaman eylemler neşe ve zerafet içinde icra edilir.
Tekâmül yolunda adanmışlık bir zerafet başarısıdır! Bütünleşme yolu zarif bir yoldur ve bütünleşme
yolunda eril ile dişil enerjiler uyumlu hale gelince alıcılık ve duyarlılık ortaya çıkar. O zaman birey
varoluşsal başarıya direnmez. Yani mutlak bir dirençsizlik ve zerefet ortaya çıkar.”
YORUMLAR