Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Zulmün zaferi olmaz

Hazreti Ali’ye (kerremallahü veche) atfedilen bir söz var: “Zalim zulmünde ısrar ediyorsa bilin ki sonu yakındır. Mazlûm zulme ısrarla direniyorsa bilin ki, zafer yakındır.”

Atalarımız zulm ile abad olunmaz mánâsında “zulm ile âbad olanın sonu berbâd olur” demişler. Burada âbad, iki mánâsıyla birlikte kullanılmıştır.

Birinci mánâsı, sonsuz, sonu gelmeyen, ilânihaye demektir. İkinci mánâsı ise bayındır, mâmur, şen neşeli olmayı ifade eder..

Birinci mánâ ile söz “zulm ilânihaye sürmez, ergeç yıkılır”, ikinci mánâsıyla da, “zulm ile mâmur olunmaz, huzur neşe hasıl olmaz, bilâkis berbâd olunur” demek olur.

Dünya tarihi boyunca zalimlerin kalıcı bir zaferi olmamıştır. Zulmedenlerin sonu daima hüsran olmuştur. “Allah zalimler güruhuna hidayet vermez” meâlindeki âyetler[1] de bunları ifade ediyor bize.

Nedir zulm ya da zulüm? Zulüm, adâlete aykırılık, hak edene hakkını vermeme, (haksızlık, adaletsizlik) ve cevr’ü cefâ, eziyet mánâsına gelir.

Allah insanoğluna Peygamberler (a.s) göndermiş, hak ve adâleti emretmiş, bunun ölçülerini de göstermiştir. İnsàn başıboş bırakılmamıştır. (àyet)

Fakat insanoğlu dünya hayatının daha ilk günlerinden itibaren Şeytan aleyhillânenin doğruluktan saptırması ile yoldan çıkmış, zulm ile âbad olacağını sanmıştır. Kâbil ve Hâbil (Âdem (a.s)’ın oğulları) arasında cereyan eden hadise yeryüzünün ilk zulmü olmuştur.

Hâbil-Kābil hadisesi Kur’ân-ı Kerîm’de isim verilmeden şu şekilde nakledilir: “Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Hani onlar (Allaha) yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi de ikisinden birininki kabul olunmuş, öbürününkü kabul olunmamışdı. O (evvelkisi, kardeşine): «Seni elbette öldüreceğim» demişdi (Berikî de şöyle) söylemişdi: «Allah, ancak (kendisinden) korkanları(nkini) kabul eder»”. (Mâide Sûresi, 27. âyet).

Hadîs-i şerîf’te ise, “Haksız yere öldürülen hiçbir kimse yoktur ki onun kanından Âdem’in birinci oğluna bir pay ayrılmasın. Zira cinayeti âdet edenlerin ilki odur” buyurulmak suretiyle bu olaya atıfta bulunulmuştur.

Yeryüzünde cinayetler devam edip geldi. Savaşlar çıktı. Bu savaşlarda Allah’ın hak ölçülerine göre yaşayan topluluklar zaman zaman mağlup olsalarda galib geldiler, zulm ilelebed devam edemedi.

Allah’tan başka galib olan ve olacak olan da yoktu çünkü. Lâ galibe illallah.

Allah zalimleri gönderdiği Nebi (peygamber) ve Resûllerle (kitap verilen elçiler) uyardı. Zülmü yasakladı. Lâkin zalimler her devirde oldu ve bugünkü dünyada her devirden daha fazla var!.

Bunun sebebi de Müslümanların birlik olmayışları, bir büyük birlik içinde zalimlere karşı ısrarla direnmeyişleridir. Zalimin gücü karşısında boyun eğip, “bükemediğin bileği öpeceksin” ezikliği ile yanında yer alanlar bile var.

Oysa birlik olunsa ve baştaki Hz. Ali (kerremallahü veche) sözündeki gibi ısrarlı bir direniş gösterilse şüphesiz ki zafer inananlarındır.

Kur’ân söylüyor bunu. Yàni Allah’ın va’di bu istikamette. Âl-i İmrân Sûresi 139. âyet-i celîlede şöyle buyurulur:

“(Ey mü’minler), gevşemeyin, mahzun (da) olmayın, Siz eğer (gerçekden) mü’min iseniz (düşmanlarınıza gaalib ve onlardan) çok üstünsünüzdür.”

Zalimler için yanıyor Cehennem. Zulm ile âbad olunmaz. Zulme rıza da zulümdür. Müslüman zulmetmez, zalime yardım etmez. 24.04.2021

111141 0000000zlmzfol

————————————
[1] Âl’i İmrân Sûresi, 86. àyet ve benzerleri.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER