12 EYLÜLDEN 15 EYLÜLE İLERLEMEK

Ey vatansever! 15 yıllık Tarih Kurumu Başkanlığında başarılı etkinliklerinden, 3 dönemlik vekilliğinde de Meclisin bilgi ağabeyliğinden çok iyi tanıdığımız Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, kutlanası siyasî yola çıkıyor. Elden ele davetiyesi! 15 Eylül 2024, KUTLU PARTİ Genel Merkez Binasının açılış günü. 

“Çok partili hayat haktı, halk irade sunacaktı; önlere simsarlar çıktı, mühre noter kulpu taktı(!)” diye şiirleştirdiğim yakınmayı 10 yıldır 7 bölge kanaat önderlerinden dinledikçe şöyle cevap verirdim hep: “Evet sende tac-ı devlet, kendin aday seç vekil et; devral bu hakkın inat et, bitsin simsarlı siyaset(!) 

Yusuf Hoca, tarihimizin ders verici birikimini bir köşede sessizce bekletmemeli önerime, siyaseti kiminle yapacağım demişti. Benim gibi yakınan çok oldu ki koydu taşın altına elini de çıktı vatanseverlerin KUTLU diyebileceği yoluna. Dikkatlice uzun dinledim kendisini ve anladım ki halkın şiirleşen yakınmasını ve vatansever aydınlara özlemini dile getiriyor.

Millî tarih ve kültürümüzü çok iyi bilmez mi ki ülkemizin aile kökenlerine varana kadar araştırmış bilim insanı? Edebî eserlere de konu olmuş tarihî olayların hangi ders alınası somut sonuçlar getirdiğini en iyi bilen tarihçiler ve onlarla el ele olan edebiyatçılar değil mi? Yusuf Hoca, Atatürk’ten sonra gelen liderlerin millet güvenini sarsıcı aldatma kültürüne düşüşlerinin kayıtlarını tutmamış olabilir mi? Verdikleri sözlerde duramayanları; örneğin 2 anahtar vaat ederek veya halkçıyım diye diye milleti ekonomik krize düşürenleri, dün dündür, bugün bugün sözüyle dönekliği meşru miras bırakanları, devlet işinde olmayacak duygusallıkla ABD darbecilerine bahane sağ-sol çatışmasının yayılma nedeni 1974 affı dersini bilgi hazinesine almamış mıdır? 

Bu sorularla düşününce şöyle cevap vermek gelmez mi akla? 7 düvelin saldırısına uğramıştık. Çanakkale’de daha Yarbayken iyi yetişmişliği milletçe fark edilen asker önderliğinde Kurtuluş Savaşı verdik. Şimdi yıldırım hızıyla ilerleyen bilim-teknolojiye hakim, gücü göz önündeki her alanda yetişmiş insanlarımıza yön tutabilecek LİDER NİTELİKLİ BİLİM İNSANINA ihtiyaç var.

Günümüzdeki SON U DÖNÜŞLERİ soruldu Hocaya yanımda. Siyaset iyice kirlenince uzak durmaya karar vermiştim ya git gide kaos ve kargaşaya  yol açabilecek kırmızı çizgi de aşıldı aşılacak! Aldatma, dönme, yalan dolan yaygınlaştı gidiyor. Gördüm ki 7 bölge feryat figan! Hiç kirlenmemiş yeni bir vatansever kadroyla ve sorumlulukla çıktık bu kutlu yola. İnancım odur ki er geç yüce milletimiz bizi fark edecektir dedi. 

Yarın 12 Eylül. Kaos ve kargaşaya son veriyorum bahaneli darbe olalı 44 yıl geçti. Kapalı toplum yapımızda ekonomi felçti. Siyasîler bir türlü organize sağ-sol çatışmasını fark etmiyor, birbirlerini suçluyordu. Şimdi de ekonomi felç. Geçim derdi, suçlamalar, kavgalar, boşanmalar, kadın-çocuk cinayetleri arttı. Günlerdir 8 yaşındaki Narin Kızcağızın cinayeti konuşuluyor. Devletin Başkanı takipçisi olacağını ve faillere en ağır cezanın verileceğini açıklıyor. Millî yapımızın tarihî, kültürel, bilimsel incelemesini yapabilen komisyonlarla bütünleştirilmiş GÜSE (güvenlik, sağlık, eğitim sistemi) kurma çabası var mı? 

Herkes çatışma yolunda birbirini kirletmek için öküz altında buzağı arıyor. Teğmenlerin Atatürk’e bağlılığını dile getirmeleri bile tartışma-suçlama konusu oldu. Önceki Savunma Bakanı hakkında tartışma izledim ekranda. Demiş ki eğitimin amacı bilgi değil, Allah korkusu ve kuldan utandırmak. Doğruysa dehşet! Savunma sanayinde bilgi-teknoloji atılımlarımız varken edilecek söz mü bu? Tahrik sözlerle kör dövüşü senaryosunda oyuncu mu olacak siyasetçiler yine? 12 Eylül öncesinin farklı bir versiyonu bölünmüşlük ortamı mı organize? İzin verir mi millet? 12 Eylülden 15 Eylüle ilerlemez mi, yani bilim insanı Yusuf Hocanın liderliğini görmek istemez mi? Düşünelim!