Muhsin AKIL
Şu anda iktidarda olan AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 2001’de kuruldu. 2002 genel seçimlerinde 365 milletvekili çıkartarak tek başına iktidar oldu. AK Parti 2022 yılından bu yana geçen 22 yıl içinde (biri hariç) katıldığı tüm seçimlerden birinci parti çıkarak tek başına iktidar olmuştur.
AK Parti iktidarı, aradan geçen 22 yıl boyunca Türkiye’nin kaderini değiştirecek büyük projeleri gerçekleştirdi. Dış politikada, savunma sanayinde, terörle mücadele olağanüstü başarıların altına imza attı. Fakat son yıllarda ülkedeki enflasyon, hayat pahalılığı, fiyat artışına çözüm bulmada maalesef sınıfta kalmıştır. 31 Mart yerel/belediye seçimlerini kaybetmesi de bu yüzdendir.
Kira ve temel gıda artışlarındaki olağanüstü/fahiş fiyatlar toplumun genelini canından bezdirmiştir. Asgari ücret ve emeklilerin maaşları, kira ve temel gıda fiyatlarını bile karşılayamıyor. Kira fiyatlarında zam oranının yüzde 25’ten yüzde 65’e çıkartılması bile kiracıların hayatını kabusa çevirdi. Ya bir de işsiz-güçsüzlerin, emekli maaşı bile olmayanların, hatta sokakta yatıp-kalkanların hali!..
AK Parti’nin düşünce anlayışı muhafazakar bir parti olduğunu tescil ediyor. Bilhassa şu andaki Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatip kökenli ve muhafazakar (dindar) olması bize ister-istemez (aslı Hadis olan zaman içinde adeta atasözü haline gelmiş “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözünü hatırlatıyor! İktidar/hükümet, toplumun/milletin sosyal yaşamından sorumlu olduğuna göre milletin/vatandaşın büyük bir kısmının açlık sınırında kıvrandığını görmüyor mu?! AK Parti iktidarı bu sorunu çözmekle mükellef değil midir?!
Açlık sınırında can çekişen milyonlar var! Aldığı maaş ile kirasını bile karşılamayanlar var… Onurunu incitmemek için utancından ekmeğe, gıdaya ve ihtiyacı kadar paraya muhtaç olduğunu en yakınlarından, eş-dost-arkadaş ve komşularından gizleyenler var… Bu yüzden yuvası/ailesi dağılanlar, intihar edenler ve intiharı düşünenler var… Borçlananlar, faize bulaşanlar, işyerini kapatıp batanlar var… Gerçi tok olan açın halinden ne anlar!..
Bir de normal işçiler, memurlar ve rutin maaş alanlarla ile hak etmediği halde çok yüksek maaş alanları bir karşılaştırın!.. Adam vekil, adam danışman, adam üst düzey yönetici, genel müdür, başkan vs. (hak etmediği halde) birkaç yerden maaş alıyor. Ve maaşlar arası büyük bir uçurumun olduğu apaçık ortada iken AK Parti iktidarı bu konuda hiçbir adım atmıyor! Herkes halinden memnun… Hani bir söz var “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!”. İlla ki dokunulması mı gerekiyor?! Keşke siyasi ve yargı gücümüz olsa da dokunsak! Ancak yazarak dokunabiliyoruz…
Gerçi bizler AK Parti iktidarını bu konularda eleştirirken geçmişte yapmış olduğu takdir edilecek icraatlarını görmezlikten gelemeyiz. Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerek. Bilhassa ülkenin sağlık sorunlarını hallederek halkımıza büyük bir nefes aldırttı. Engelliler, Down sendromu çocuklara ve ailelere devlet olarak sahip çıktı. Aynı şekilde ilk ve orta öğretimde okuyan çocuklarımızın kırtasiye (kitap, kalem, defter vs.) ihtiyaçlarını karşıladı. Bilhassa yangın, sel ve depremlerde mağdur olan yüzbinlerce vatandaşımızın yanında oldu. Yangın, sel ve deprem mağdurlarına sahip çıktı. Depremde ıkılan binaların yerine yeni binalar yaptı. Bu konularda AK Parti iktidarını takdir ediyoruz.
Son olarak bir sözümde İslami duyarlı sivil toplum örgütleri/kuruluşlarınadır. Türkiye’de tüm İslami vakıflar, dernekler, kuruluşlar ‘açlık ve susuzluk’ konusunda yurtdışındaki (Afrika örneği) açlıkla boğuşan yoksul halklara duyarlıdır. Duyarlılıklarına sözümüz yok. Keşke aynı duyarlılığı bir de kendi ülkelerindeki aç ve yoksul insanlara gösterebilseler! Elbet ki gösteriyorlar ama sadece Ramazan aylarında!.. Demek istiyorum ki sözünü ettiğimiz İslami duyarlı vakıflar, dernekler veya kuruluşlar muhtarlar, yerel belediyeler üzerinden kim hangi sokakta, hangi mahallede, hangi şehirde aç-yoksul yaşadığını öğrenmek için gerçek bir araştırma yaparak yardım elini onlara da uzatsalar.