AK Parti kuruluşunun 23 yılında Milletvekili ve Belediye Başkanı transfer etti.
Ama görünen o ki millet transferi yok.
Çünkü ekonominin kötü gidişatı bu milleti AK Partiden uzaklaştırdı.
AK Parti önceki gün Türk siyasetine girişinin 23’üncü yılını kutladı. Kongre Merkezi’nde son derece sade bir şekilde düzenlenen törenin AK Parti açısından en anlamlı tarafı milletvekili ve belediye başkanı transferleriydi…
Öyle anlaşılıyor ki 31 Mart seçimlerinde yaşanan mağlubiyetin ardından İYİ Parti’den iki milletvekili ile bir belediye başkanının, Yeniden Refah Partisi’nden 7 belediye başkanın ve bağımsız belediye başkanlarının transfer edilmesi, AK Parti’de yeni bir heyecan dalgası oluşturmuş.
Hiç kuşkusuz milletvekili ve belediye başkanı transferleri, siyasi tarihimiz açısından hiç de yabancısı olduğumuz bir durum değil. Çok hoş karşılanmasa da belli dönemlerde milletvekilleri başka bir partinin ismiyle halktan aldıkları yetkiyi siyaset pazarında farklı bir partinin kullanımına sunmuşlardır.
Meselenin etik boyutu tartışılabilir elbette, ancak esas önemli olan AK Parti’nin bu transferlerden nasıl bir fayda temin edeceğidir… Bir iktidar partisi devlet imkanlarını dağıtma mekanizmasının başında bulunduğu için çok rahatlıkla vekil transfer edebilir, belediye başkanlarını da transfer edebilir.
Ama bugün itibariyle millet nezdinde giderek itibar kaybeden AK Parti’nin en temel meselesi transfer değil ki… Amasız, fakatsız ifade edelim AK Parti’nin acilen halk transferine ihtiyacı var. Çünkü bu parti son dönemdeki icraatlarıyla, hızla geniş halk kitlelerinin güvenini kaybediyor. Geçmişte yüzde 50’ler civarında oy alan bir partinin, şimdilerde yüzde 30’ların altına gerilemesi bunun en önemli göstergesidir. Dolayısıyla AK Parti’nin en acil meselesi vekil transferi değil, bir zamanlar kendisine gönül veren milyonların kalbini nasıl kazanacağı olmalıdır.
Peki bunu nasıl başaracak?
İşte esas mesele de bu… Zira ekonomide uyguladığı fantezi modeller yüzünden ülke derin bir ekonomik kriz yaşıyor, emekliler, asgari ücretliler, orta ve alt gelir grupları adeta fukaralıkta yarışır hale gelmiş durumdalar.
Devlette liyakatin esamesinin bile okunmadığı, hukukun zaafa uğradığı, adaletsizliğin zirve yaptığı, yolsuzlukların önemsenmez hale geldiği, eğitimin içler acısı halde olduğu, mülakat ayıbı yüzünden gençlerin umutlarını kaybettiği, dış politikada makuliyet pusulasının kaybolduğu bir ülkede insanlar kendilerini güvende hissedebilirler mi?
Erdoğan törendeki konuşmasında toplumun değişim taleplerini gördüklerinin altını çizdi ve bu değişimin ruhunu okumaya çalıştıklarını belirterek şunları söyledi: “Ülkemizdeki değişimle beraber toplum kesimlerinin siyaset kurumundan talepleri de farklılaşmaya başladı. Sadece ekonomiyle ilgili beklentilerde değil, hak ve özgürlükler alanında, kültürde, iş hayatında, kamusal alanda, özellikle gençlerimizin kendilerini tanımladığı alt kimliklerde de ciddi bir değişim yaşanıyor. Bunu görüyor ve doğru biçimde okumaya çalışıyoruz.”
Evet teorik olarak doğru bir tespit… Ama gerçek şu ki instagram yasağından daha yeni kurtulduk, ayrıca yarın başka bir yasağın gelmeyeceğinin garantisi de yok. Peki hal böyleyken AK Parti, her gün yeni yasaklara ve hak ihlallerine maruz kalan, evine ekmek götürmekte zorlanan insanların kalbini yeniden kazanmayı nasıl başaracak dersiniz…
Nitekim şu anda yapılan kamuoyu araştırmaları, bize bu transferin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. AK Parti açısından daha da endişe verici olan, hızla gençleri kaybediyor olmasıdır.
Bu konuda KARAR’da Sema Kızılarslan’ın haberi bize önemli ipuçları veriyor. Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor) ve KONDA’nın araştırmasına göre 18-30 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 65’i 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı’nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemiş.
Gençlerin yüzde 25’i ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vermiş.
Parti düzeyinde ise AK Parti’ye oy veren genç seçmen yüzdesi 15. Gençlerin en çok oy verdiği parti yüzde 50 ile CHP. Gençlerde 14 Mayıs oy tercihi AK Parti’de yüzde 15’ten yüzde 11’e, CHP’de ise yüzde 35’ten yüzde 24’e gerilemiş durumda.
u saatten sonra bir mucize olur mu ama AK Parti’nin bu jakoben zihniyet yapısıyla geniş halk kitleleriyle buluşması pek mümkün gözükmüyor. Erdoğan’ın da konuşmasında ifade ettiği gibi AK Parti’nin “yeni bir siyaset diline, yeni bir siyaset tarzına ihtiyacı had safhadadır.”
AK Parti Genel Merkezi bunu görmelidir.
Mehmet ÇATAKÇI
AK PARTİ SİYASİ TRANSFER DEĞİL HALKI TRANSFER ETMELİDİR….
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR