Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

«Anıtkabirsever» projesi

Gençlik yıllarımda, Kadıköy’de dükkân dükkân dolaşıp parti propagandası yaparken, 80 yaşlarında bir Avukat ağabeyle tanışmıştım. O zamanlar hasseten gıcık kaptığım kimselerin adını hemen unutuyordum. Zaten not tutmak gibi bir alışkanlığım da tam olarak yoktu.

Lâkin aslında adam bana çok mühim şeyler söylemişti… Önce gıcık kapmama sebep olan o sivri lafıyla başlayım: “Oğlum ne böyle kendini heder ediyorsun, değmez uğraşma, bu millet pi..’tir…”

Kızdım adama ve “bunu nasıl söylersiniz?” dedim. “Daha çok gençsin, yaşlanınca anlarsın, bir adam vardı böyle böyle demişti dersin” dedi ve Atatürk’le ilgili halkın bir sözünü de misâl olarak (?) söyleyip kalktı… Bu sözden yazı sonunda bahsedeceğim…

Önceden tanıdığım, hukukumuz olan o masrafçı dükkânının sahibi merhum ağabey avukat gidince bana döndü ve “Ercan bey oğlum, o adam Menderes’in idamına şahitlik etmiş eski bir ağır ceza avukatıdır, çok şeyler yaşamış acı şeyler hepsi. Mazur gör evlâdım” dedi.

Sonra devam etti… “Aslında bu millet çok nankörleşti demek istiyordu. Kendisini gençliğimden bu yana tanırım, kötü biri değildir. Dediği de yalan mı, baksana her sahada ne kadar nankörüz. Bize bu devleti bırakan ceddimizin tamamını unuttuk da bir tek adamı anıp duruyoruz” dedi.

Konu üzerinde epey sohbet ettik. Çayların biri gidiyor biri geliyordu. Dükkân sahibi ağabey gün görmüş geçirmiş seviyeli bir tüccar ağabeydi. Söz bir ara Anıktkabir’e de geldi. Bana “gezdin mi Anıtkabir’i?” diye sordu. Cevaben, “ağabey, Ankara’ya 12 Eylül darbesi yıllarında gitmiştim. Subaydım, istesem en mahrem yerini bile görürdüm. Lâkin içimden gelmedi, şöyle bir dolaşıp üstünkörü bakıp çıkmıştım” dedim.

Tebessüm etti ve “ben de olsam aynısını yapardım. Adam ölmüş gitmiş, antik Yunan tapınakları gibi, Mısır firavunlarının piramidleri gibi bir kabir yaptırmak orada yatan kişi için en büyük zillet. Zira gerçekten büyük kahramanlar, hakikaten değerli insanlar böyle şeylere ihtiyaç hissetmezler, o da hissetmemiş zaten. Bu yalakaların marifeti” dedi.

* * *

Cemal Kutay gibi Âfet inan da Atatürk’ün bir Anıtkabir istemediğini söyler. Kendisi için nasıl bir kabir arzu ettiğine dair yazılı bir vasiyet bırakmayan Atatürk, sağlığında Âfet İnan, Cemal Kutay gibi zatlarla sohbetlerinde bazı ipuçlarını vermişti…

Meselâ tarihçi Prof. Dr. Afet İnan, “Atatürk’ün kabri için, sağlığında benim bildiğim, iki yer bahsedilmişti. Biri Millet Meclisi’nden istasyona inen cadde üzerindeki yer. Diğeri Çankaya’daki köşkün mermer havuzu. Bir akşam Atatürk’ün etrafında toplananlar arasında, onun fâni oluşu üzerinde durulmuş ve (……..) ‘milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın’ demişti…”

Âfet İnan ayrıca şunu ilâve eder: “Bugünkü Anıtkabir yerine gelince, orası için olan hatıram da şöyledir: M. Kemal, Ankara’yı karış karış gezer ve her yerini çok iyi tanırdı.  (……..) Hakikaten bu yer eski ve yeni Ankara’nın en merkezi bir tepesidir. (……..) Atatürk’ün de sağlığında bilhassa kaleye karşı beğendiği en hâkim yerdir. Aynı zamanda Atatürk’e kabir olarak seçilen bu yer, öteden (Frigyalılardan) beri Anadolu toprağında yaşayanlara mezar olmuş bir yerdir. Dolma bir yığıntıdır…”

Gelelim bizim Anıtkabir sevdalısı küçük Hira’nın hikâyesine… Gûya Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Mehmet Şerif Karahan isimli bir vatandaş, “En büyük hayalim Anıtkabir’i görmek” diyen kızı Hira için Anıtkabir ve Aslanlı Yol’un kardan maketini yapar…

Bu sosyal medyadan servis edildikten sonra televizyonlar Ana haberlerin birinci sırasına koydu. Ardından da elbette istismar geldi… Netekim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mansur Yavaş, âileye seslenerek “Sizi (Ankara’da) ağırlamaktan onur duyarım” dedi.

Müslümanlar (!) geri kalır mı? Millî Savunma Bakanı emriyle subaylar acilen âileyi buldu ve baba ile kızı Hira’yı Ankara’ya (gerçek Anıtkabir’e) MSB’nın dâvetlisi olarak bizzat götüreceklerini söylediler… Ve medya bu haberi de birinci sıradan yüzlerce kez duyurdu…

İmdi gelelim o yaşlı avukatın bilerek sona sakladığım sözüne… Milletimizi ağır bir hakaret ifadesiyle yaftalayan yaşlı avukat Atatürkçülüğünü de şöyle beyan etmişti: “Bu millet Mustafa Kemal Paşa’yı sever, Atatürk’ten nefret eder. Oysa asıl Atatürktür sevilmesi gereken…”

Yorumlar size ait olsun… Anlattıklarımın tamamı hakikattir. 01 Şubat 2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER