Dün tazesi tazesine CB’nın PCR hakkındaki fikirlerine katılmadığımızı yazmıştık. Akabinde İçişleri Bakanlığı da valiliklere, “Bazı Faaliyetler İçin PCR Testi Zorunlululuğu” tâmimi (uydurukçası genelgesi) gönderiverdi.
Tâmimde, CB başkanlığında toplanan «Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde» pandeminin seyri, aşılamada kat edilen mesafe, yerli aşı geliştirilmesine yönelik çalışmalar ve aşılama faaliyetlerine ilişkin toplumun bazı kesimlerinde (kahir ekseriyetinde demek daha doğru olurdu) gözlenen tereddüt ve Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri göz önünde bulundurularak bazı tedbirlerin alınmasına karar verildiği ifade ediliyordu.
Bu sözde tedbirlerin en ilim dışı ve zalimce olanı da 6 Eylül’den itibaren seyahat firmalarınca da HES kodu üzerinden vatandaşlardan “aşı/geçirilmiş hastalık veya azami 48 saat önce yapılmış (sonucu negatif) PCR testi” isteneceği abukluğu.
“Büyüklerin taksîrâtı (kusurları, hataları) küçüklerde daha büyük bir suç, (günah, hata) olarak tezahür eder” meâlinde, biraz da kaba bir söz vardır hani. Durum sanki biraz öyle gibi geldi bana.
Oysa hakiki demokrasilerde görüşler yukarıdan aşağıya (büyükten küçüğe) emirler, ultimatomlar olarak değil, alt makamlardan yukarı «karar teklifleri» olarak çıkar.
Dost acı söyler mucibince hep uyarıyoruz ama dinleyen kim?
Meşhur fıkralardandır, Nasreddin Hoca (rahmetullahi aleyh) komşusuna Akşehir kadısının (hâkiminin) takdir ettiği “100 sopa vurulması” hükmünü duyar duymaz koşar huzura çıkar: Adamı tam falakaya yatıracaklarken hoca destursuz içeri girer ve Kadı efendiye kükrer:
“Efendi, efendi… sen ya sayı saymayı bilmiyorsun, ya da hiç dayak yememişsin, 100 değnek vurulan adam telef olur, muhtemelen ölür” der. Büyük bir âlim olan Nasreddin hocanın bu hikmetli sözü Kadı efendiyi sarsar dâva yeniden görülür ve ceza 10 değnek olarak değiştirilir.
Min gayr’i haddin bendeniz de sayın CB başta olmak üzere ricâl-i devlete “efendiler siz ya hiç «PCR testi» yaptırmadınız ya da size özel bir kıyak yapıldı bu testte…” diyeceğim.
PCR (Polymerase Chain Reaction) yàni Türkçesi ile «Polimeraz Zincir Reaksiyonu (tepkimesi)» evvelen Covid19 için tamamen gereksiz bir tatbikat. Bunu Prof. Dr. Serhat Fındık pek güzel açıklıyor izleyin lütfen.
Polymerase, kelime mánâsı olarak; polimerize etmek, birçok enzimi birleştirmek, sentezlemek demek. Malûm olduğu üzere şu zorbalıkla yaptırılmak istenen Covid (korona) aşıları, «mRNA aşıları ve İnaktif aşılar» olmak üzere iki katagoride.
Biraz kimya ve biyoloji bilenler anlayacaktır; polimeraz, mRNA’nın 3 ucuna çok sayıda nükleotit ekleyen bir enzim. DNA polimeraz ve RNA polimeraz olarak iki çeşidi varmış onun da. DNA (deoksinükleotit)ya da RNA (ribonükleotit) asitlerini katalizleyen enzimleri birleştiriyor «Polimeraz Zincir Reaksiyonu».
Gûya virüsün varlığını ve bünyemizin enfeksiyona nasıl cevap verdiğini gösteriyormuş. Gûya Asemptomatik yàni hastalığın belirtilerini göstermeyen Covid 19 taşıyıcısı kişilerin belirlenmesini sağlayacakmış.
Biraz daha açalım: PCR testi, küçük bir genetik örnekten çok sayıda kısa DNA kopyaları incelenmesini sağlıyor. Ya da belki genetik kodlarımıza müdahale edip kopyalanmasına imkan veriyor!. Ve insanların canını da acıtıyormuş.. Hattâ bu tür eziyetli tıbbî operasyonlar fobisi (korkusu) veya alerjisi olan kimi insanlarda ölümcül bile olabiliyor.
Kat’i bir üslupla söyledim çünkü bir yakınım neredeyse öleyazmış test olurken. Hem çok eziyetli hem de büyük korku verdiğini anlattı uzun uzun.
Yahu Müslüman idareciller (!) Allah’tan korkun!.
İKAZ: “Allah’tan korkun!.” hitabımıza “hadi oradan” dediyseniz iman tazeleyin! Yok eğer Allah korkusuyla hemen secdeye kapandıysanız sizde ümit var ve bu vahim yanlışlardan döneceksiniz demektir. O gün geldiğinde de mazideki târiz ve tenkidlerim için seve seve özür dilerim. 21.08.2021
YORUMLAR