Nöbetçi Eczaneler
HABER/Başkent Postası: Muhsin AKIL
İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması için 15-16 Ağustos tarihlerinde Katar/Doha’da yapılan müzakerelere Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Bill Burns, Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ve Mossad Direktörü David Barnea’nın başkanlığındaki heyetler arasında yapıldı.
Müzakereler devam ederken İsrail’in savaşın şiddetini artırın talimatı vermesi asıl niyet ve amacın ne olduğunu ortaya koydu! İki gün süren müzakere sürecinde de İsrail ve Hizbullah tarafından karşılıklı saldırılar devam etti.
Hamas’ın Siyasi Büro üyesi İzzet Er-Rişk “Bu karar, Gazze Şeridi’ndeki halkımıza yönelik faşist saldırıların yeniden yoğunlaşması ve savunmasız sivilleri hedef alma konusundaki vahşiliklerinde ısrar etmelerinin göstergesidir.” dedi.
Müzakerelerde iki koridor gündeme getirilecekti. Birisi Gazze’yi ikiye ayıran Netzarizm Koridoru diğeri Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Philadelpia Koridorları’ydı. Hamas Müzakerelerde iki koridorla ilgili olumlu bir sonuç beklerken İsrail Başbakanı Netanyohu ise bu iki koridor üzerinden Hamas’a baskı yapılmasını istemişti. Yani iki koridor üzerinde denetim mekanizmasının kurulmasını istiyordu. Amacı Gazze’ye yeniden saldırabilme hakkını elinde bulundurmak!
Diğer yandan Güney Afrika’nın İsrail hakkında Uluslararası Adalet Divanı’a açmış olduğu davanın müzakereler sürecini olumlu etkileyebileceği beklentisi de vardı. Bilindiği gibi Türkiye de Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (ICJ) İsrail’e karşı açmış olduğu soykırım davasına (ICJ Tüzüğü’nün 63. Maddesi gereğince) müdahil olmak için resmi başvuruda bulunmuştu. Mahkemeden çıkacak sonuç Türkiye’yi de bağlayacaktı. Türkiye dışında da bazı ülkeler davaya katılma talebinde bulunmuşlardı.
Bugüne kadar Türkiye ve Filistin Yönetimi dışında Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davaya katılacağını beyan eden İspanya, İrlanda, Belçika, Mısır, Libya, Meksika, Kolombiya, Şili, Küba, Maldivler, Kolombiya, Nikaragua gibi ülkeler de başvuruda bulunmuştu. Fakat bazı ülkelerin başvuruları ACJ tarafından hala onaylanmadı.
İsrail Başbakanı B. Netanyahu müzakereleri ‘komplike’ olarak değerlendirdiği ifade ederken hala ağır bedel ödetmekten söz etti. Hamas yöneticisi Sami Ebu Zuhri ise müzakerelerde hayali olumlu bir atmosfer oluşturarak zaman kazanmaya çalıştıklarını ifade etti. Bu iki ayrı açıklama bile müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı hakkında az-çok bilgi veriyordu.
Hamas, 2 Temmuz’da anlaşmaya varılarak BM Güvenlik Konseyi tarafından da onaylanan “Biden Planı” uygulanabileceğini belirterek bu konuda kesin bir tarih verilmesini istedi. ABD Başkanı J. Biden Planı üç aşamalı bir plandı. İlk aşaması kapsamlı ve kesin bir ateşkes ile İsrail’in Gazze’de nüfusun yoğun olduğu bölgelerden çekilmesi, mahkumların serbest bırakılması ve Gazzelilerin evlerine dönmesini içeriyordu. İkinci aşamasında ise İsrail kuvvetlerinin Gazze’den çekilmesi, erkekler dahil olmak üzere Hamas’ın elindeki tüm rehinelerin serbest bırakılmasını kapsıyordu. Son aşaması ise Gazze Şeridi’nin yeniden inşası ve öldürülen İsrail rehinelerin cesetlerinin iadesiydi.
Bu arada İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları, İsrail’e ortak bir ziyarette bulunarak müzakerelerle ilgili diplomatik görüşme gerçekleştirdiler. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, İsrail yetkililerinin kendilerini bilgilendirerek bir anlaşmanın eşiğinde olduklarını ve 315 gündür süren savaşta rehinelerin evlerine geri dönmesi, Gazze’ye yardımların başlaması ve çatışmaların sona ermesi için anlaşma vaktinin geldiğini söylediklerini ifade etti. Ayrıca müzakereleri etkileyecek herhangi bir eylemin kabul edilemeyeceğini sözlerine ekledi. İsrail Dışişleri Bakanı Katz da benzer bir açıklama yaparak İran’ın İsrail’e saldırması halinde müttefiklerinden yardım etmekle birlikte İran’a karşı saldırıya katılmalarını da isteyeceklerini söyledi.