KESK, EĞİTİM SEN, BASK ve HÜR-SEN gibi sendika ve konfederasyonların aldığı karar ile memurlar bugün iş bıraktı.
Ankara’da ise KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) önderliğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Öztürk ve KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak’ın yaptığı açıklamalar ve yapılan açıklamalarda talep ve beklentileri dikkat çekti.
Toplanıp bakanlığa doğru yürüyüşe geçen memurlar, sloganlar ve pankartlarla Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önüne yürüdü. “Zam, zülüm, işkence işte AKP!”, “Genel Grev, Genel Direniş”, “ve “Sermayeye değil emekçiye bütçe!” sloganları ile bakanlığa yürüyen sendikalar burada toplanarak basın açıklaması yaptı.
Yapılan açıklamada KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Öztürk memurlara yapılan ücretin, memurları sefalete terk etmek olduğundan bahsederek minimum maaş beklentilerinin 79 Bin lira olduğunu açıkladı. Ahmet Öztürk yaptığı açıklamada şu sözleri söyledi:
“Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Erdoğan-Şimşek programına göre değil, gerçek enflasyona göre zam istiyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz.”
Kamu emekçileri, bu ülkenin eğitimini, sağlığını, yerel yönetimlerini, altyapısını ve sosyal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Ancak, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zam politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir yaşam sürebildiğimiz ve grevli toplu sözleşme hakkımızın tanındığı bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Eşit işe, eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz.”
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak memurların taleplerini açıkladı:
“Bir gün kayyuma uyanıyoruz, bir gün belediye başkanına uyanıyoruz. Bir gün asgari ücretin açlığa ve sefalete itilmesine uyanıyoruz. Bir gün kamu emekçilerinin yoksulluğu, açlığa, sefalete terk edilmesine uyanıyoruz.
Biz AKP iktidarının bize dağıttığı sefalet ücretlere tamam demiyor, karşı çıkıyoruz. Her geçen gün etkisini arttıran enflasyon ve ekonomik kriz milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. En temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamakta zorluk çekiyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile ifade etmiyor. Maaşlarımız mum gibi eriyor.
Vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliye yansıması, insanca yaşanacak bir ücret talebi kamu emekçilerinin ortak talebi haline gelmiştir.
Özetle; savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvik değil; halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe talep ediyoruz.”
Ayfer Koçak’ın ardından ASİM-SEN Genel Başkanı Özgür Karaca söz aldı.
“Gerçeği yansıtmadığı açıkça belli olan TÜİK verileri üzerinden belirlenen maaş artışı kamu emekçilerine karşı adete alay etmektir. Bu durum emekçilerin alın terine karşı büyük bir saygısızlıktır ve asla kabul edilemez. Vergilerin emekçilerden toplanır sermaye sahiplerinin vergi borçlarının affedildiği bir düzeni reddediyoruz. Bizler emeğimizin gerçek karşılığını istiyor, insanca yaşanacak bir ücret ve emekçileri koruyan adil bir vergi düzenlemesi talep ediyoruz. Bizler grevli bir toplu sözleşme hakkı talep ediyoruz.”
Türk Tabipleri Birliği adına Merkez Konseyi Genel Sekreteri Önder Okay konuştu:
“Bütün illerde meydanlarda kendilerine dayatılan bu yoksulluk bütçesini ve yoksulluk zammını protesto eden bütün emekçiler, hepinizi selamlıyorum.
Sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali olarak tarif edilir. Bu bütçe bu zam ve yıllardır sürdürülen bu dayatılmış, yalıtılmış enflasyon rakamları ile verilen zamlar bu ülkede sosyal iyilik halini ortadan kaldırmıştır. Bu ülkede çocuklar okula aç gitmektedir. Bu ülkede emekliler açlık sınırı altında yaşamaktadır. Bu ülkede kamu emekçileri, işçiler ürettiği değeri bu yalan enflasyon rakamları ile ha bire mutlu bir azınlığa transfer etmeye mecbur edilmişlerdir.
TÜİK bir halk sağlığı sorunudur arkadaşlar. TÜİK bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Halkın sağlık hakkı için mücadeleye devam edeceğiz diyoruz. TTB bütün emekçilerin yanında, mücadelelerinin yanında olmaya devam edecektir. Başka bir Türkiye mümkün. Mücadeleyi başka bir Türkiye’yi kurana dek sürdüreceğiz diyoruz.”