CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu üyesi Av. Aysu Bankoğlu, ilk olarak 1930 yılında belediye seçimlerine katılma ile başlayan “kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanması” sürecine ilişkin, bu anlamlı günün yıl dönümünde açıklamalarda bulundu. Bankoğlu, beyanlarında şunları kaydetti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kadınlar, ilk olarak 1930’daki belediye seçimlerine katılma hakkı kazandı. Bahsettiğim bu aydınlık süreç, “muhtar” olma ve “ihtiyar meclisi”ne seçilebilmeyle devam etti. Her alanda, kadın erkek eşitliğinin de öncüsü olan Ulu Önder Atatürk, 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla birlikte Türkiye’nin en büyük dönüşümlerinden birini başlatmıştır.
Günümüz Türkiye’sinde, özellikle mevcut hükümetin kadına bakışı malumdur. Eşitlik anlayışından uzak böyle bir bakışla mücadele, sadece partimiz CHP’nin değil; pek çok sivil toplum kuruluşunun da önceliğidir. Cinsiyet ayrımcılığının karanlık bir Orta Çağ zihniyeti olduğunu, bu bakış açısının bedelini en çok da son 18 yılda, canıyla ödemek zorunda kalan binlerce kadınla gördük; ne yazık ki görmeye de devam ediyoruz.
Bu olumsuz tablonun altında yatan asıl sebeplerden biri; ülkeyi yönetenlerin kullandığı ayrıştırıcı, kavgacı ve özellikle ahlâki konulardaki baskıcı üsluptur. Kadına yönelik bakışlarını her fırsatta açıkça dile getirenlerin özünde kabul etmediği, etmek istemediği “eşitlik” meselesi, bizim için tartışmaya kapalıdır. Kadın varlığının güç kazanmasının en önemli göstergesi, aslında kadın temsiliyetinin güçlenmesinde yatmaktadır. Bunun için daha çok kadınımızın siyaset alanında yer alması, kadınların haklarını arayan sivil toplum kuruluşlarında görev alması ve destek vermesi şarttır. Bu karanlık zihniyetle mücadele ederek güçlenmenin yolları bunlardır.
Günümüzde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın temsiliyeti bakımından dünya genelinde 124. sırada olmamız da Atatürk Türkiye’sine yakışmayan bir tablodur. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bariz göstergesi olan bu veriler, sorunların çözümü anlamında da kadınların hak arayışını zayıflatmaktadır.”
Bankoğlu, kadınların evde, tarlada, fabrikada, okulda, orduda yani istisnasız her yerde en büyük emekçi olduğunu belirterek açıklamalarını şu şekilde tamamladı:
“Kadınların daha çocuklukta başlayan ve devamında da bitmeyen büyük sorumlulukları karşısında, 21. yüzyıl dünyasında eşitlik savaşı veriyor olması bile “ilkel”dir. “Eşit işe eşit ücret”in olmadığı bir ortamda, aynı işe talip olan erkeğin, çoğunlukla yine bir erkek karar verici tarafından tercih edilmesi, kadınların, anne ve eş olarak ağır sorumluluklar altına sokulurken kendileri hakkında maddi ve manevi hiçbir pozitif ayrım yapılmaması kesinlikle kabul edilemez. İşte tüm bu sıkıntıların çözümü ve cevabı yine biz kadınlardadır. Gücümüzün gerçek anlamda farkına vardığımız ve birlik olduğumuz zaman, bu sıkıntılar büyük ölçüde çözülecektir.
Kadının güçsüz olduğu bir ülkede, başarının ve mutluluğun olamayacağını elimizden geldiğince anlatmaya ve göstermeye devam edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kararlılığımızın tüm kadınlara güç vermesini, tüm kadınların, onların hakları için mücadele verdiğimizi bilmelerini istiyorum.
CHP olarak hazırladığımız “Siyasi Partiler Kanunu Teklifi” kapsamında, kadınların siyasette “yüzde 50” temsiliyetle yer almasını sağlayacak olan önerimizi, sivil toplum kuruluşlarının dikkatine sunmuş bulunmaktayız. Bahse konu Teklif’i, ilerleyen günlerde, TBMM’ye de sunacağız. Meclis’teki tüm milletvekillerinin, tıpkı Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki aynı ruh ve bakış açısıyla, Teklifimizi kabul etmesi adına çağrımızı buradan da yinelemek isterim.
Elbette tüm kadınlarımızdan da destek beklerken son olarak şu hususu hatırlatmalıyım: Kadınlar haklarını, sorunlarını ve gereksinimlerini erkek karar vericilerden değil; hemcinslerinin savunuculuğu ile aramalıdır. Çünkü dünyayı kadınlar değiştirecek; ancak bu şekilde adaletli bir sistem oluşacaktır. Bu vesileyle, bizlere seçme ve seçilme hakkını tanıyan Ulu Önderimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.”