Basın’ın amiralleri (!)

Bizde yerli ve millî bir basın hiç olmadı denilemez elbette. Lâkin yüzde bin doğru olan bir şey varsa o da amiral (!) basınımızın (medyamızın) tarih boyunca yerli ve millî bir duruşunun hiç olmadığıdır.

ABD Afganistan’dan çıktı ama dünya kamuoyunun desteğini alarak yeniden girmek için çıktı. 

Netekim bugünlerde bu “yeniden işgal”in yeni ayarları yapılıyor! Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Afganistan’da mevcut durumla ilgili çok az seçenek olduğunu iddia ederek, “başka şansımız yok, Afganistan’a da geri döneceğiz” dedi.

Evet iktidarda Demokrat Parti var ama bu ABD’nin dünya politikasında büyük çapta değişiklik demek değil. Hem ABD’de federal hükûmet yapısı bizdeki gibi değildir.

ABD Federal Hükûmeti (veya yönetim), üç organdan oluşur: yasama, yürütme ve yargı. Yàni bizdeki «Bakanlar Kurulu» anlamında değil, «yönetim» anlamındadır iktidar. ABD Kongresi, federal hükûmetin yasama organıdır. Kongre çift meclislidir, ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’sundan oluşur.

Siyasi güç, federal hükûmetle eyalet hükûmetleri arasında bölüşülmüştür. ABD yönetiminde öyle bir mekanizma vardır ki ABD devlet politikası seçimle gelenler tarafından kolay kolay değiştirilemez.

Binaen’aleyh ABD’nin Afganistan için büyük planı hálâ geçerlidir. ABD uzakdoğudaki bu önemli İslâm coğrafyasını rahat bırakmayacaktır. Hattâ Taliban da ABD nihaî hedefi için IŞİD gibi planlı olarak peydahlanmış bir güç. Vaziyetin cemaziyelevvelini bilenler bize hak verecektir.

Bizdeki basının ABD ve İngiliz dümen suyunda olduğunu cümle âlem bilir. Yakinen takip edenler bunu da farketmiş olmalıdırlar. Bugünlerde ABD, Afganistan planı için Türkiye’ye Afgan kadınları üzerinden ayar vermeye çalışıyor.

İki gün öncesinde Hürriyet’in başmanşet haberi «Cesur Yürek 50 Kadın» idi. Gazetenin yazarları da bu haber üzerinden yazıyorlardı sırayla. Biri “Onlar için o kadar çok korkuyorum ki” demişti.

Oysa eminim ki onlar da bu 50 cesur (!) yürek kadının ABD kontrolünde bir eyleme giriştiklerini tahmin edebilmişlerdir. Amiral gazetenin haberi şöyle idi (değiştirmeden, kısaltmadan aynen alıntıdır):

“Saçlarının yarısını dışarda bırakan eşarplar takan, boyunlarına mor şallar bağlayan makyajlı, güneş gözlüklü Afgan kadınlar, ellerinde ise güller taşıdı. Önleri demir bariyerlerle kesilen kadınlara, Taliban’ın ağır silahlı özel birliği ‘Bedri 313’ güçleri müdahale etti. Kendilerine silah doğrultulan kadınlar, “Korkmuyoruz” diyerek karşı koydu…”

Ve fakat ne Taliban kadınlara bir tek mermi sıktı, ne de kadınlar “bizi eve kapatamazsın” dışında bir söz ettiler. Yalandan üzerlerine biraz gaz sıkılan kadınlar dağılıp evlerine gidiverdiler.

Buna muvâzaa denilir. Yàni danışıklı dövüş. Belli ki bu tür muvâzaalar biraz daha devam edilecek. Tá ki dünya yeniden “yeter artık müdahale edilsin” moduna girenceye dek…

M. Kemal Paşa sefirlere verdiği bir yemekte İngiliz sefirinin yemek servisinden şikayeti üzerine “bu millet uşaklık hariç her işi mükemmel yapar” demiştir.

Anlaşılan o ki bazı dönmelerin bundan haberi yok. Belki de uşaklık ruhlarına sinmiş, M. Kemal paşaya inat, gâvura uşaklık ediyorlar. Sorsan utanmadan bir de Kemalist olduklarını söylerler…

Feşmekan ünlü herifin kendisinden 40 yaş küçük sevgilisi türünden haberlerle ağırlıklı olarak magazin basını halini almaları da bunlara efendilerinin emri olmalı.

Yàni dikkat edeceksiniz, muhtemelen magazinde bile Afganistan türü bir Çapanoğlu çıkabilir. Basın’ın amiralleri gibi laflar sizi aldatmasın. Bence bunlara «Basın’ın Uşakları» denilmeli. 07.09.2021