Tarihi şanlı zaferlerle dolu Büyük Türk Milletinin İstiklal mücadelesinin bizlere armağanı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. Yıl dönümünü hep birlikte kutlamanın gururunu yaşıyoruz. Kahraman milletimiz bundan 101 Yıl önce bağımsızlığına göz diken düşman unsurlarına karşı verdiği kararlı ve onurlu mücadeleyle; kendi kaderi üzerinde hiç kimsenin müdahil olamayacağını kanıyla ve canıyla göstermiştir. Köleliği elinin tersiyle iten, esareti reddeden ve boyunduruk altına alınmayı asla kabul etmeyen bu yüksek ruhun Cumhuriyetle bütünleşmesi bizlere en büyük armağandır.
Bağımsız ve hür yaşama arzusuyla her türlü yokluk ve zorluğa rağmen büyük bir inanç ve iman gücüyle elde edilen bu zaferi sürekli kılmak isteyen; milletimizi bu mücadeleye götüren şartları ve zafere kadar geçen süreci çok iyi bilen, hedefi tam bağımsızlık ve muasır medeniyetler seviyesini aşmak olarak belirleyen Muzaffer Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk bu ideale ancak Cumhuriyet ve demokrasi ile varılabileceğini görmüştür. Nitekim milletimizin kendi geleceği hakkındaki tek söz ve yetkiye sahip olması, bu muazzam hamleyle gerçekleşmiş ve egemenlik gerçek sahibine böylelikle kavuşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’ni tıpkı kuruluş felsefesinde olduğu gibi; tam bağımsız, güçlü ve demokrasi içinde bir dünya devleti olarak yaşatmak için bugün hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti nice yüzyıllar boyunca ebediyete kadar yaşayacak ve bu kutlu emanet her daim dimdik ayakta kalacaktır. Bu tarihi hüküm; Türk milletinin 29 Ekim 1923 tarihinde verdiği milli bir karardır ve müzakeresi asla söz konusu olmayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor; başta Cumhuriyetimizin Banisi Muzaffer Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı minnet ve şükranla anıyor, tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Mürsel Yıldızkaya