Olacağı buydu. Aç, fakir ve neredeyse bir asır boyunca bütün İslâmî değerlerine saldırılmış bir millet (açık oy, gizli tasnif) gibi saçmalıkların sona erdiği ilk seçimlerden itibaren önüne konulan seçim pusulalarında hangi yuvarlağın içine mühür basacak düşünmedi bile.
Evet o karanlık günlerin bittiği andan itibaren bu millet sürekli olarak siyasî partilerden zahiren en Müslüman görünenine bastı mühürü. Önce Menderes, sonra Demirel (Çoban Sülo) sonra Özal ve nihayet Erdoğan götürdü parsayı.
Arada Demirel gibilerden yediği kazığa mukabil inadına Ecevit’e (CHP’ye, DSP’ye) oy verdiyse de, “CHP olmasın da kim olursa olsun” alışkanlığı tamamen kaybolmadı.
CHP Cumhuriyet tarihiyle başlayan bir sabıka kaydına sahip çünkü. İslâma muhâlif CHP’nin gerçek serbest seçimler sonrası kazanma şansı yoktu artık. Yine de anamuhalefet olmayı ilânihâye sürdürdüler.
Zira yalnız Müslümanlar değil, Kur’ân’ı postalları altında çiğnemiş, námûs düşmanı bilmem kimlerin çocukları da üremişlerdi. Yàni o zalimler güruhu gâvurların mebzûl miktarda devamı vardı.
Yirmi yıl iktidar ve iktidar nimetlerini toplamak… İslâm buna müsaade etmiyor ama görmemişlere, cibilliyetsizlere mani olabilir misin? Gâvur imana gelir ama bu mahlûkatın önüne set çekemez, iştihalarına mani olamazsın. Geçmişte bu kesime (belki böyleleri yüzünden dinden imandan olmuş) Tevfik Fikret ne demişti?
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Ve yediler… Geberinceye kadar yediler. Ülkeyi ve devleti bitirdiler gâvur kesimle rezaletlerde yarışarak. Oysa Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ne diyordu? “Hayırlarda yarışın” diyordu değil mi?
Bu görgüsüzler, bu münafıklar haram helâl demeden yemede yarıştılar, lükste yarıştılar, vur patlasın çal oynasın eğlencelerde yarıştılar. Fakir ne yapıyor, gariban ne halde ne duydu (hissetti) ne işittiler…
Bugün dine, dindara muhâlif (CHP’li, Atatürkçü) bir köşeyi okurken kendi kendime dedim ki, “neredeyse tamamı doğru, en az yarısı ise doğruluğu isbat edilebilir. Fotoğrafları videoları var. O hâlde bu güruhu neden savunayım, neden suçlarına ortak olayım?”
Yeter artık, hem kendinizi hem milleti, ümmeti rezil ettiniz. Sizin yüzünüzden hakarete bile uğruyor Müslümanlar. Artık birine Allah için iki kelâm edemiyor, bir kötülüğe mani olayım diyemiyorsunuz. Birini ikaz ettiğinizde cevapları hazır: “Sen önce sizinkileri düzelt…”
Sivridilli sözcü yazarının beni ağlatacağına inanabilir miydim?
“…..düşeslere baroneslere özeniyorlar, türbanın üstüne tüylü şapka takıyorlar, (……..) Lâle Devri saraylarında mevlit yapıyorlar. (……..) Helâl bira var. (……..) süperlüks cipleriyle, meşale fışkıran şelaleleriyle, Arapça kıvrak müziklerle klipler hazırlıyorlar, (……..) Beş yıldızlı otelin salonuna tavandan gondolla sarkıtılarak giriyorlar, (……..) buna “helâl düğün” deniyor.
Helâl selülit kremiyle İslâmî esaslara uygun masaj var, Taylandlı masöze türban takıyorsun, İslâmî esaslara uygun olmuş oluyor! “Helâl makyaj” var! Abdeste mani olmuyor diye reklâmı yapılan ruj var. Abdeste mani olmayan oje var. “After umre party” yapıyorlar.”
Ve daha birçok İslâmcı marifeti (!) sıraladıktan sonra ne diyor biliyor musunuz? “Bana sorarsanız tesettür sosyetesinin parmaklarında pırıl pırıl parlayanlar pırlanta değildir aslında… Akp’yi iktidara getiren başörtülü kızların gözyaşlarıdır.”
Samimiyetine inansam, yeni tanıyor olsam gidip alnından öpeceğim, bu kadar doğru söylediği için…
Başım hiç bu kadar utançla eğilmemişti… Bendeniz artık hiçbir siyasî partiye oy vermeyeceğim. Elbette herkes kendi bilir ben böyle karar aldım. 10.04.2022
YORUMLAR