-Batının anlayamadığı yakınlaşma…
-“Türkiye neden Azerbaycan’a bu kadar yakın? Azerbaycan ile Türkiye’nin akıl almaz yakınlığı Dünya’yı ...

-“Türkiye neden Azerbaycan’a bu kadar yakın?
Azerbaycan ile Türkiye’nin akıl almaz yakınlığı Dünya’yı yöneten ülkelerin liderleri tarafından ‘anlaşılamaz’ olarak tarif ediliyor.
Dünya’da uluslar arası ilişkiler şöyle tarif ediliyor, “ Uluslar arası ilişkilerde dostluk yoktur, ülkelerin menfaati vardır…”
Evet bu tanım tüm dünya için geçerli olabilir ama Türkiye ile Azerbaycan için geçerli değildir.
Çünkü Türkiye ile Azerbaycan’ın ilişkileri dostluktan çok daha ileridedir… Ülke menfaatleride söz konusu değildir… Burada batının anlayamayacağı bir ilişki vardır… Batı ülkelerinde aile kavramı ve aile değerleri Türklerinki gibi değildir. Türklerde aile kavramı her şeyin üstünde gelir… Türklerde, Önce Vatan, bayrak ve aile çok önemlidir… Ailede de anne ve babadan sonra kardeş gelir…
30 yıl önce batının desteğiyle işgal ettiği Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’dan geri almaya çalışan kardeşimiz Azerbaycan için ne yapsak azdır…
Değil, İHA’lar, SİHA’lar gerekirse NATO’ya rağmen , Batı’ya ve Rusya’ya rağmen Azerbaycan’a asker dahi gönderebiliriz…
Neden mi?
Henüz temmuz ayında yayınladığım “İstiklal Yolu” isimli kitabımın 37’nci sayfasında bu konu detaylarıyla ve hikayesiyle gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla “ Azerbaycan’dan gelen mektup Mustafa Kemal’i duygulandırdı” Kardeş kardeşe borç vermez başlığıyla büyük ilgi gören bir makele şeklinde yer vermiştim…
Türkiye- Azerbaycan ilişkilerini anlamakta zorlanan Batılı ülkeler tarihi bir kez daha okumaya ve satır aralarını iyi anlamaya davet ediyorum;
Gelin şimdi hep birlikte, Türkiye-Azerbaycan’na neden bu kadar yakın olduğunun sadece bir kısmını mercek altına alalım.
-“Kardeş kardeşe borç vermez paşam…”
-Milli Mücadele’nin dış kaynaklarını ele alan araştırmacılar, her nedense Azerbaycan, Özbekistan ve Pakistan yardımlarını göz ardı etmişlerdir. Sovyet Rusya yardımları içinde dahi bunlar kaydedilmemiştir. Dönemin Ankara gazeteleri incelendiğinde henüz İstiklal Savaşı başlatılmadan önce o yıllarda Sovyetler Birliği baskısı altında olan Buhara Hükümeti (Özbekistan) ve Bakü Hükümeti (Azerbaycan) çok ciddi yardımlarda bulunmuşlardır.
Hatta Azerbaycan’da “Türkiye millî bağımsızlık hareketine yardım fonu” oluşturulmuş ve halkın bizzat yardımı da sağlanmıştır.
Azerbaycan’da Sovyet Rusya hakimiyeti kurulduktan sonra Azerbaycan Devrim Konseyi Başkanı Neriman Nerimanov’un siyasetinde, Türkiye- Rusya- Azerbaycan stratejik olarak önemli bir konuma gelmişti. Nerimanov, Azerbaycan’ın menfaatlerini Mustafa Kemal Türkiye’si ile iyi temaslar kurarak bunu Sovyet Rusya ile ilişkilendirmekteydi.
Nerimanov, Azerbaycan hükûmetinin başkanı olarak ilk icraatlarından biri Türkiye’ye Mustafa Kemal’e müracaat etmek olmuştur. Gönderdiği mektup, iki halk arasındaki ilişkiyi “kardeş silahı ile silahlanmak” olarak değerlendirmekteydi.
17 Eylül 1921’de Bakü’de özel “Kızılay” yardımlaşma faaliyeti sonucunda elde edilen bütün gelir Türkiye’ye gönderilmiştir.
İki devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek için Bakü’de ve Ankara’da karşılıklı temsilcilikler açıldı. Azerbaycan Ankara özel temsilcisi İbrahim Abilov 22 Ekim 1921’de güven mektubunu şahsen Mustafa Kemal Paşa’ya takdim etti. Azerbaycanı’nın Ankara’da açılan elçiliğine bayrak çekilirken Mustafa Kemal Paşa yaptığı konuşmada, “Sefir Hazretleri; Azerbaycan sancağının Türkiye sancağının yanında, Türkiye semalarında dalgalandığını görmek bütün milletimiz için büyük bir bayramdır. Bize böyle bir bayram yaşattığınızdan dolayı samimi teşekkürâtımı tekrar ederim” demiştir.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 31 Ekim 1921 tarihli sayısında ise şöyle yazıyordu, “Cihan harbinde en çok severek döktüğümüz kan, Azerbaycan istiklali için akan Türk kanıdır.”
Nerimanov, “Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti bizim dostumuzdur ,dahası kardeşimizdir…” diye beyanat vermekte ve “Eğer bütün dünya ile savaş meydana gelse bile Azerbaycan, Türkiye ile müttefik olacaktır…” diyerek karşılıklı güvenin öneminden bahsetmekteydi.
10 Nisan 1922’de Nerimanov, Moskova’ya gönderdiği bir mektupta, “Bütün vasıtalarla Ankara hükûmetine yardım etmek gerekir ki, onlar kendi millî bağımsızlık mücadelelerini sona erdirsinler. Eğer bunun için gereken imkanlarımız yoksa o zaman biz Azerbaycan halkı olarak cephede savaşarak kardeşimizin yanında yer alacağız…” diyordu.
Bekir Sami Bey önderliğindeki heyet önce Bakü’ye ardından da Moskova’ya giderek anlaşmaya varıyorlardı.
Türkiye- Sovyet Rusya diplomasisinin icra yolu Bakü’den geçiyordu. Bu siyasi işbirliğinin düzenlenmesinde Nerimanov, Azerbaycan’a ait olmayan konularda da yardımcı oluyordu.
Mustafa Kemal Paşa, Neriman Nerimanov’a bir mektup göndererek borç para talebinde bulundu. Mektup 17 Mart 1921 tarihinde Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi olan Memduh Şevket Bey tarafından Nerimanov’a ulaştırıldı. Nerimanov, bazı bakanların muhalefetine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın isteğini samimiyetle karşıladı ve gereğini yaptı.
Nerimanov 23 Mart 1921 tarihinde, Atatürk’e yazdığı cevabi mektubunda, birbiri ardınca kazanılan savaşlar ile Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden bu başarıları kazanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetini, onun başkanını ve kahraman Türk ordusunu kutladığını bildirdikten sonra, “Paşam, Türk Milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir.” diyordu.
Derhal hazırda bulunan 500 kilo altın Bakü’den Tiflis üzerinden Batum’a buradan da Sovyetlere ait gemilerle İnebolu’ya getirilerek kağnılarla Ankara’ya ulaştırıldı. TBMM Hükümeti bu altının 200 kiloğramını devlet bütçesine ayırdı. Geriye kalanı silah ve mühimmat alımı için kullandı.
Bakü Hükümeti 23 Mart 1921’de 30 vagon mazot, 2 vagon benzin, 8 vagon gazyağı; 2 Mayıs 1921’de ise 62 vagon petrolü yine Tiflis ve Batum üzerinden Türkiye’ye göndermiştir.2 Nisan 1921’de Bakû’daki Türk temsilciliğine Azerbaycan halkı tarafıdan 1 milyon altın ruble bağışlamıştır.
Aynı yılın Mayıs ayı içinde Azerbaycan Dışişleri Komiseri M.D. Hüseyinov, Türkiye’ye gönderdiği bir telgrafta, “Bundan sonra Azerbaycan Hükümeti kardeş Türk halkına yürüttüğü bağımsızlık savaşı müddetince vatanı uğrunda hayatlarını kaybetmiş askerlerin yetim çocuklarına barınacağı sığınaklar (yetimhane) için her ay 62 vagon petrol ve 3 vagon gaz yağı göndermeyi taahhüt ediyor.” diye yazıyordu.
Azerbaycan Neriman Nerimanov’un konsey başkanlığı döneminde bu taahhüdüne sonuna kadar sadık kalmıştır. Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yolu ile Azerbaycan dokuz bin tondan fazla gaz yağı ve 350 ton benzin gönderdi.
Bunların dışında Özbekistan’ın Buhara Hükümeti tarafından Türkiye’ye yardım olarak gönderdiği Sovyetlere teslim edilen altınların, silah ve cephanenin Türkiye’ye nakledilmesinde Neriman Nerimanov’un önemli katkıları olmuştur.
Azerbaycan’dan gönüllü birlikler gelip Türk ordusuna katılmış, bu askerlerin içinde Türk ordusunda generalliğe kadar yükselen isimler bulunmuştur.
Sonuçta kazanılan zafer öncelikle Anadolu’nun yiğit evlatlarının ve Türk Dünyası’nın samimi ve karşılıksız katkılarıyla sağlanmıştır…
Şimdi anladınız mı Türkiye ile Azerbaycan’ın arasındaki kan bağını…
Son olarak Azerbaycan demek Türkiye demektir… Türkiye demekte Azerbaycan demektir… Bu kardeşliği uluslar arası ilişkilerde tarif etmek mümkün değildir. Hele hele aile ve kardeş kavramı zayıf olan batı bunu hiçbir zaman anlayamıyacaktır.
Bu vatanı kurarken, 100 yıl önce Türkiye’nin yanında yer alan kardeşlerimizin şimdi öz yurtlarını kurtarmak için verdiği mücadelede yanlarında olmayıp ta ne zaman olacağız?
GÜNÜN SÖZÜ:
“Kardeş, anne ve babadan kalan en değerli mirastır…”