Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Begüm Vural Kimdir? İşte O Röportaj

“Mesleğimin en sevdiğim tarafı, insanlara yardım etmenin verdiği huzuru hissetmek. Danışanlarımın  “Sizinle konuşmak çok iyi geldi.”  cümlesi bana o kadar iyi geliyor ki; mesleğimi bir iş olarak değil,hayatımın zevk aldığım  bir parçası olarak görüyorum böylece. İnsanları yargılamadan dinlemeye ve onları anlamaya dönük sakin yapımı seviyorum.”

"Mesleğimin en sevdiğim tarafı,

1.Bize kendinizden bahseder misiniz? Begüm Vural kimdir? Ne iş yapar?

Tabi. İstanbul Eminönü’nde dünyaya geldim. Aslen Balkan göçmeni olan bir ailenin kızıyım.İlk ve ortaöğretimi İstanbul Gaziosmanpaşa ilçesinde tamamladım. Vefa Poyraz Lisesinden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa’da “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” ile “Türkçe Öğretmenliği” bölümlerini eş zamanlı şekilde ve örgün eğitimle çift anadal öğrencisi olarak okudum. İstanbul Üniversitesi’nden  yüksek onur derecesi ile bölüm birincisi olarak mezun oldum. Şu anda da psikolojik danışmanlık mesleğini icra ediyorum. Çeşitli kurumlardan “İnsomnia(Uykusuzluk Bozukluğu)  İçin  Bilişsel Davranışçı Terapi”, “Çocuk Resimleri Analizi” , “Bdt Temelli Klinik Batarya “, ” Temel Grup Psikoterapisi Becerileri “, “Aile Danışmanlığı” , “Meditasyon”, ” ACT- Kabul ve Kararlılık” ,” Psikanalitik Psikoterapiler”, “Duygu Odaklı Çift Terapisi” ,”Çözüm odaklı terapi”, “Psikoterapide İlk Görüşme ve Klinik Uygulama Teknikleri”, “Borderline Kişilik Bozukluğu Kliniği ve Terapisi ” alanlarında eğitimler aldım. İlerleyen dönemlerde farklı eğitimler almaya devam edeceğim. Şu an Psikoloji tezli yüksek lisans eğitimime devam etmekteyim.

2.Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları neler?

Mesleğimin en sevdiğim tarafı, insanlara yardım etmenin verdiği huzuru hissetmek. Danışanlarımın  “Sizinle konuşmak çok iyi geldi.”  cümlesi bana o kadar iyi geliyor ki; mesleğimi bir iş olarak değil,hayatımın zevk aldığım  bir parçası olarak görüyorum böylece. İnsanları yargılamadan dinlemeye ve onları anlamaya dönük sakin yapımı seviyorum. Karakter olarak da kendimi psikolojik danışmanlığa ait hissediyorum. Psikolojinin birçok yönü aslında benim mizacıma oldukça uyumlu. Bu uyumu çok seviyorum. Psikolojik danışmanlığın yeniliklere ve yoruma açık bir meslek olması  da mesleğimin sevdiğim yanlarından biri. Çünkü yeni şeyler öğrenmeye açık biriyim. Psikolojiyle ilgili güncel gelişmeleri takip etmek,farklı teknikler hakkında bilgi edinmek ve bu şekilde kendimi geliştirmek beni mutlu ediyor. Mesleğime kendi yorumumu katmak da işimin sevdiğim taraflarından. Danışanlarımla samimiyet kurmayı severim, aşırı resmi havaya bürünmem. Anlaşılır bir dille ,gerçek hayattan somut örneklerle danışma sürecine kendi yorumumu katarım. Tüm bunlar işimi sevmemde etkisi büyük olan özellikler. Kısacası psikolojik danışmanlık benim hayat anlayışım , yaşamımın bir parçası.

3.Psikolojik yardım alma konusunda çekimser olan kişilere nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?

Evet,insanlar toplumsal önyargılardan dolayı psikolojik yardım alma konusunda çekimser davranabiliyor. Psikolojik destek almayı olağanüstü bir durum olarak karşılıyorlar. Halbuki psikolojik yardım almak; bireylerin yaşam döngüsü içinde karşılaştığı problemlerle baş edebilme becerisi kazanabilmesidir; yani çeşitli sosyal becerileri öğrenme ve güç durumlarla baş edebilme yetisi kazanabilmektir. Terapi süreci aslında kendini tanıma ve öğrenme sürecidir. Ve tüm bunlar insan olarak kazanmamız gereken en doğal yetilerdir. Dolayısıyla psikolojik destek almak,bireyin daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama kavuşabilmesi için gerekli olan oldukça olağan bir durumdur.
İnsanların psikolojik yardım alma konusuna sıcak bakmamalarının bir diğer sebebi de çevreleri tarafından yargılanmaya alışmış olmaları.İnsanlar toplum tarafından çok yargılanıyor ya da belli özellikleri nedeniyle etiketleniyor. Böylece psikolojik destek alırken de eleştirileceklerini düşünüyorlar. Halbuki terapi süreci, danışanınızı olduğu gibi kabul etmenizle başlar. Psikolojik danışman,  danışanını her ne yaşarsa  yaşasın yargılamaz; dini,ırkı ve dünya görüşü ne olursa olsun danışanına tarafsız bir gözle bakar ve onu etiketleme yoluna gitmez.  Koşulsuz kabul ve empati, terapi sürecinin vazgeçilmez ögeleridir. Dolayısıyla psikolojik destek alma ihtiyacı hisseden bireylerin, yargılanmayacakları ve profesyonel bir bakış açısıyla anlaşılabilme duygusunu yaşayacakları  bir ortamda danışmanlık hizmeti alacaklarının farkında olarak terapi sürecine sıcak bakmaları sağlıklı olacaktır.

4.Peki sizi en çok zorlayan şeyler?

İnsanların psikolojik destek süreci hakkında çok fazla bilgisinin olmaması,bu süreci tavsiye verme anlayışıyla özdeşleştirmeleri ve bu konuda çarpık düşüncelere sahip olmaları beni zorlayan konulardan biri diyebilirim. Danışanlar psikolojik yardım almaya geldiklerinde psikolojik danışmanlardan sorunlarına yönelik öğüt alma eğilimindeler. Halbuki terapi süreci, danışanınıza günlük yaşamda karşılaştığı sorunlarla baş edebilme becerisi kazandırabilme işidir. Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan birine öğüt vermek,terapi sürecine aykırıdır ve profesyonel bir davranış değildir. Psikolojik danışmanın görevi, danışanına kendi yaşamını sağlıklı şekilde yönetebilme becerisi kazandırabilmektir. Ben de danışanlarıma benden öğüt beklediklerinde,  kendi yaşamlarını kendilerinin yönetmesi gerektiğinin ve bu konuda bir psikolojik danışman olarak onlara rehber olacağımın sinyalini veriyorum. Çünkü bir psikolojik danışman olarak, ömür boyu danışanımızın yanında olup ona öğüt veremeyiz; bu tür bir davranış psikolojik danışmana karşı bağımlılık geliştirir ki bu istenmeyen bir durumdur. Terapi sürecinin amacı, danışanın yaşamını çeşitli beceriler sayesinde yönetebilme  becerisi kazanabilmesidir.
Bir diğer konu da, insanların hap bilgiye ihtiyaç duyması ve psikolojik destek alma konusunda sabırlı olmamaları. Psikolojik destek bir süreçtir ve bunu anlama konusunda sıkıntılar yaşanabiliyor, hemen her şey anında düzelsin istiyoruz. Oysa psikoloji oldukça soyut bir bilimdir. Bedensel bir rahatsızlığınız olduğunda çeşitli tahlil ve testlerle ne tür bir hastalığınız olduğunu öğrenebilir ve tıbbi tedavilerle ilk günden itibaren iyileşme hissedebilirsiniz; çünkü her şeyi somut olarak görebilirsiniz ve tedavi süreci belli standartlarla devam eder. Halbuki terapi süreci, bedensel hastalıkların tedavi sürecinden çok daha karmaşıktır. Çünkü insan ruhuyla çalışıyorsunuz ve bu oldukça soyut ve yoruma açık bir çalışma.Dolayısıyla tek bir görüşme ile her şeyi tam olarak analiz edemezsiniz, birkaç görüşmeyle ve gözlem gücünüzle bu süreci yönetebilirsiniz. Psikolojik testler de kullanabilirsiniz ama test sonuçları yüzde yüz doğru sonuç vermeyebilir. Bu noktada psikolojik danışmanın gözlem ve yorum gücü konuşur. Yani psikolojik destek; hızlıca çözüme kavuşan, tek bir görüşme ile halledilebilen, anında teşhis koyulan bir durum değildir. Tam tersine konunun içeriğine göre seanslar halinde devam eden, psikolojik danışmanın gözlem ve yorum gücünün kritik öneme sahip olduğu bir süreçtir ve zaman alır. Ben de danışanlarıma anında çözüm beklediklerinde bunları anlatmaya ve yansıtmaya çalışıyorum. Psikolojik destek ile ilgili yanlış düşünceleri kırmaya çalışıyorum. Bunları anlatmaya çalışmak her ne kadar beni zorlasa da mesleğimin yoruma ve gözlem gücüne dayalı yanından hoşlanıyorum. Çünkü işime kendime has yöntemlerle yaklaşmayı , yorumumu katmayı , danışanımı gözlemlemeyi ve tüm bunları birlikte değerlendirip analiz etmeyi seviyorum. Zaten psikolojik danışmanlık,sevmeden yapabileceğiniz bir meslek değildir. Hayat anlayışınızla,karakterinizle akademik bilginizle bir bütündür.

5.Sosyal medya hesaplarınızı da okuyucularımız için paylaşır mısınız?

Tabi, @psikolojikdanismanbegumvural hesabımı takip edebilirsiniz.