Erdoğan madem bizi eleştirin ki doğruyu bulalım dedi, buyurun işte eleştiri: Körtarafı ünlü medyatörlere örnek olsun inşallah! Zatıâlileri aldatıldı mı bilemem. Lakin aldattığı kesin! Dediklerimi belgelemeye her an hazırım istenirse.
Biz farklıyız; istişareye önem verecek, halka dayalı siyaset yapacağız dediği için ta 2000’de elini sıkıp millet sizi bekliyor dediğim günden beri hasbî yol arkadaşı olmaya çalıştım. Ancak ne yazık ki bir türlü başaramadım. Sonunda iyice anladım ki ben de aldatılanlardanım.
Geçen günlerde kimse tanımıyor diye 1 ay yanında gezdiğim bir prensi sosyal medyada yazmış: Halkın gücünün üstünde güç tanımadım diyormuş Reisi!
Sanırsın ki noter gözetimli halk oylamasıyla Ak pak listeler yapılmış, bu listeyle halktan oy isteyemem diyen il başkanı görevden alınmamış(!) 2002 iktidarındaki ekibi darmadağın, kendisine ağır ithamlarda bulunanları da baş tacı etmemiş(!) Garip guraba iktidarıyım diye diye yatırım prenslerine para musluklarını sonuna kadar açarken 2024’ü 10 bin TL. aylık reva gördüğü emekliler yılı ilan edip kaş yapayım diye göz çıkarmamış(!) Sürekli U dönüşleriyle de milletin güvenini sarsmamış!
22 yıl süren bu yola devam diyor ya hâlâ, yar başındayız milletçe! Hata-kaza-bela-ceza dertleri çeke çeke yol bitti artık! Geldik gidilemez yar başına milletçe. Buradan kim atlatır bizi?
Karizma marizma diye kimseyi kurtarıcı görmemeli de uyanmalı artık, siyasete BİLGİLİ VE İŞ BİLİR İNSANLARI çağırmalı hatta onları zorlamalı!
Batı rönesans, reform, bilim atılımları yaparken Osmanlının uzun gerileme süreci sonunda uğradığımız 7 düvel saldırısından kurtulmamızı sağlayan Atatürk askerdi. Millî birlikle güçlükleri yenmemize önderlik etti, geçmiş asırların gevşetici zihniyetini değiştiren atılımlarla çağla yarışacak çağdaş cumhuriyeti kurduk. Lakin çok partili hayatımızda emperyalizmin bukalemun casuslarının hedefi olmaktan kurtulamadık. Onların etkisiyle atlattığımız badireleri de Atatürk’ün gösterdiği millî ülkü olan bilim-sanat rehberliğinden uzaklaştırılışımızı da çok yazdım.
Terör ve dış tehlike nedeniyle savunma atılımları dışındaki alanlarda bilim ve teknolojide yeterli sayılamayız. Son microsoft olayı milletler rekabetinde bilimin ve iş bilirliğin bağımsız güç olabilmedeki önemini açık ve net gösterdi. Yönetimin de bilimsel düşünceye bağımlılığını ve herkesin her şeyi bilemeyeceğini, güçlü iktidarların her alandan bilgili-iş bilir insanlardan oluşmasının şart olduğunu da tabi.
Karizmatik liderlere iltifat devri geçti. Atatürk de karizmatik önderdi ama hep bilimin-bilir kişinin rehberliğinde yürüdüğü için bahtiyarım ki milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım diyebildi 10.Yıl Nutku’nda. Onu örnek almadılar. Çok partili hayatta ise dün dündür, bugün bugün kaypaklığıyla Merhum Özal’ın zenginleri severim, benim memurum işini bilir diyebilecek aldatma kültürü yüklü kapitalizme adapte zihniyeti de iyice yerleşti gidiyor. Bu kap kaç zihniyeti iktidarlara sızıp milleti sömürme yolunda sadece kendini kalkındıran iş insanı sayısını artırıyor. Hele kaçınılamaz hizmet eğitim ve sağlıkta özelleşmenin halkı nasıl mağdur ettiğini de git gide daha iyi fark etmeye başladık.
İş bilmeye değil, devleti-milleti sömürme yoluna sapan sapana! Rantiyeciliğe de hiç ses çıkaran yok! İş adamı geçinen birini dinledim. Diyor ki ben rantı iyi yerlere bina yaparım ama satmam, kiraya veririm. Rantiyeciliğe savaş açmış Merhum Erbakan Hocasının değil, Demirel-Özal yolundan gide gide Erdoğan’ın freni de tutmaz oldu. İktidar direksiyonuna iyice yapışmış feryat figan diyor ki Pahalılığın farkındayız(!) Tek çaresi böyle demek oldu şimdi. Ne acı!
Azıcık adı duyulanlar da kendini karizmatik kurtarıcı lider sanıp parti kuruyor ya böyle olmaz, olamaz! Ülkemizde görev yapmış bir Hırvat Teknik Direktör şöyle diyor: Türkiye’de temel problem şu: Bilgili insanların yetkisi yok, yetkili insanların bilgisi yok! İlginç ve düşündürücü dıştan bir gözlem mi, değil mi? Herkes çevresinin bilgili ve iş bilir insanlarını siyasette bir araya gelmeleri için zorlamalı, ehil insanlar ekibini iktidara getirebilmeliyiz artık.
YORUMLAR